Ayakkabı Bombardımanı

xxx444

Bağdat'a sürpriz bir veda ziyareti yapan Bush asıl sürprizle basın toplantısında karşılaştı.

Umduğunu değil bulduğunu yedi, Dabılyu:

-Bir çift ayakkabı!

*

Kürsüde Irak Başbakanı Maliki ile el sıkışan Dabılyu Bush'a “Veda ziyaretine geldin ha köpek, bu da sana Irak halkından güle güle öpücüğü!” diye bağırarak ayakkabılarını fırlattı, El Bağdadiye televizyonunun 29 yaşındaki muhabiri Muntazar El Zeydi:

Böylelikle, 20 Ocak'taki devir teslim törenini dahi beklemeden Bush'u “göndermiş” oldu!

Dabılyu “ayakkabı füzeleri”nden “eskiv”ler yaparak “yara almadan” kurtuldu…

Irak'a sayısız bomba yağdıran ve 1 milyonu aşkın sivilin ölümünden sorumlu ABD “Başkomutanı” Bush'a iki atımlık “ayakkabı bombardımanı” gerçekleştiren “protestocu televizyoncu”nun ayakkabılarına el konulmuş:

Ne diye mi?

“-Delil” diye!

Sam Amca'nın Adamları, bu saatten sonra -ayakkabıya “bomba” Iraklı medya mensubuna da “terörist” muamelesi yaparlar, muhtemelen…

Munzatar'ın sorgusu sürüyormuş; merkezi Kahire'de bulunan El Bağdadiye televizyonunun yöneticisi muhabirlerinin “hayatından endişeli” imiş…

-Belli mi olur, bir bakarsınız “Irak'tanamo”ya düşürürler, Munzatar'ın yolunu…

Başkanlığı sürecince “Doktor Strangelove”un “Beyaz Saray Temsilcisi” gibi çalışan Dabılyu'nun bütün bombalarına karşı hepi topu bir çift ayakkabı:

Gezegenimizde ABD'nin Irak'ı işgaline her karşı çıkanın veya Bush'tan nefret eden her bir dünyalının sembolik olarak bir çift ayakkabı fırlattığını düşünsenize, bir an için…

İşte asıl o vakit adamakıllı bir protesto, sahici bir “ayakkabı bombardımanı” olurdu!

*

ABD işgalinin ilk haftalarında, kimi Iraklılar “Saddam'ı aşağılamak için” heykellerine terlikle vuruyorlardı.

Dabılyu ve adamlarını sevinçten dört köşe yapan görüntülerdi, bunlar…

Beş yılda köprülerin altından çok sular akmış; Bush Saddam'ı bile aratır olmuştu, Irak'ta…

Sonunda, “ayakkabı yiyerek aşağılanma sırası” Dabılyu'ya gelmişti.

Hem de bir medya mensubunun ayakkabılarıydı, bunlar!

Bush'un iliştirilmiş medyası ise ortalıkta gözükmüyordu.

Ya “içimizdeki iliştirilmişler” tayfası?

Irak işgal edilirken sevinç çığlıkları atıyorlardı; Saddam'ın devrildiğini resmeden manşetleri çerçeveletip “gururla” gazetelerinin duvarlarına asmışlardı…

Tezkereciliğin kralını yapıyorlar; Ebu Garib Skandalı'nı yok farz ediyorlardı.

Ne oldu, filmin sonunda?

-Bush'ları yenildi, “ayakkabılık” oldu!