KÖLN / ALMANYA.
İslâm Toplumu Millî Görüş teşkilatının (IGMG) iki yılda bir düzenlediği, bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Üniversiteliler Başkanlığı'nın Uniday etkinliği dolayısıyla -Star'ın klas kültür sayfasının editörü Bedir Acar, Türkiye'nin en özgün kültür portali Dünyabizim'in editörü Asım Gültekin, hikmetin kalesi Haberkültür'ün editörü Mahmut Bıyıklı kardeşlerimle birlikte- Almanya'dayız. Uniday etkinliğine Kanada'dan Avustralya'ya kadar ama yoğunluklu olarak Avrupa ülkelerinden 2600 civarında lisans ve yüksek lisans öğrencisi katıldı.
Avrupa'da bu çapta ve bu düzeyde bir etkinlik yalnızca Uniday etkinliği. Avrupa'da hiçbir kuruluşun yapamadığı, Avrupa'nın da, Avrupa'daki Müslümanların da geleceği açısından hayatî önemi hâiz yapı taşlarını döşeyen, sonuçları zamanla alınacak öncü, önaçıcı böylesi bir etkinliği düzenledikleri için, başta IGMG'nin onursal başkanı Yavuz Çelik Karahan, şu ân IGMG'nin başkanı, nezaket örneği Kemal Ergün, Genel Sekreter Oğuz Üçüncü ve mühasıran da bu çalışmanın mimarı, sıkı bir entelektüel ve dava adamı Celal Tüter kardeşim olmak üzere diğer gizli kahramanları yürekten kutluyorum.
Uniday etkinliği dediğime bakmayın: Önemli konferansların, sinevizyon gösterilerinin, sergilerin, yarışmaların, konserlerin gerçekleştirildiği çok yönlü bir etkinlik, Uniday çalışması.
* * *
Uniday toplantısı, Türkiye'nin en parlak televizyon sucularından Serdar Tuncer kardeşim tarafından sunuldu. Almanya'da IGMG'de yetişen genç ve parlak bir hafız arkadaşın (Fatih Çiçek'in), günün anlam ve önemini ifade eden aşırların seçildiği, herkesi mest eden nefis Kur'ân tilavetiyle başladı. Ardından IGMG Üniversiteliler Başkanı Celal Tüter'in kısa ama nefis konuşmasıyla açıldı. Celal Tüter, Avrupa'da yalnızca 50 yıldan bu yana olmadıklarını, Endülüs'ten itibaren Müslümanların Avrupa'da bulunduğunu, Avrupa'nın toparlanmasında, ayağa kalkmasında Napoli, Padua, Paris ve Oxford üniversitelerinde İslâm düşüncesinin ve Müslümanlar yoluyla Grek düşüncesinin öğretilmeye başlanmasının belirleyici olduğunu hatırlattı. Pergel metaforundan hareketle Avrupa'nın geleceğinde Müslümanların bundan sonra da varlıklarını hissettirecek, ses getirecek, kalıcı ve çaplı çalışmalar yapmalarının boyunlarının borcu olduğunu, salondaki öğrenci arkadaşların böyle bir yükümlülükle ve bilinçle donanarak sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğini söyledi ve yaptıkları işin, geleceğin Avrupa'sının şekillenme sürecinde kalıcı, köklü ve öncü çalışmalara önayak olacak bir kuşak yetiştirmenin ne demek olduğunun, böylesine tarihî ve ağır bir yükümlülüğü üstlenmelerinin ne anlam ifade ettiğinin bilincinde olduklarının altını çizdi özenle. Benzer gözlemleri Genel Sekreter Oğuz Üçüncü de kendine özgü ufku ve birikimiyle dillendirdi.
Ardından etkinliğin ana konuşmacısı Türkiye'nin yeni düşünür tipinin en parlak temsilcilerinden Mahmut Erol Kılıç, böylesine hayatî bir çalışmaya öncülük ettikleri için IGMG'yi kutladı ve genç arkadaşlara dünyanın bugün en fazla ihtiyaç hissettiği evrensel medeniyet fikrinin Anadolu coğrafyasında yeşertildiğini; bu evrensel medeniyet fikri ile derinlikli Alman düşüncesi arasında kurulacak bağlantılarda, gerçekleştirilecek yaratıcı fikrî atılımlarda buradaki gençlere çok önemli görevler düştüğünü vurgulayan nefis bir konuşma yaptı.
Bu arada küratörlüğünü Lüfi Şen'in yaptığı enfes bir Hilye-i Şerif sergisi gerçekleştirildi. 260 değişik branşta öğrenim gören öğrenci arkadaşların dikkat çeken çalışmalarının ve faaliyetlerinin tanıtılmasından sonra program Göksel Baktagir ve ekibinin ilk kez burada verdikleri "Doğu Rüzgârı" başlıklı enfes bir konserle sona erdi.
* * *
Avrupa'da 50 yılda üç tür insan tipimiz varoldu: İşçi, işadamı ve nihayet ilim adamı tipi. IGMG'nin belki bir kuşak geç hayata geçirdiği bu üniversiteliler çalışmasıyla, bizim hem Avrupa'ya, hem de dünyaya söyleyeceğimiz sözü söyleyecek, ses getirecek, geleceğimizin kurulmasına önemli katkılarda bulunacak öncü bir kuşağın tohumlarını toprağa düşürdüğünü görüyorum.
Yaklaşık iki yıldır verdiğim seminer ve derslerle çoğunu birebir tanıdığım, toprağa düşürülen bu öncü kuşak çalışması, meyvelerini 10-15 yıl içinde vermeye başlayacak. Pergelin sâbit ayağını muhkem bir şekilde vahye, sünnete, İslâmî ilim, irfan ve hikmet geleneğine basan; Türkçe'nin, Almanca'nın ve İngilizce'nin yanısıra klasik ilim geleneğimizi sırasıyla tevarüs, temellük ve "tecdid" edebilmek için Arapça öğrenen; pergelin diğer ayağıyla da Batı düşüncesi başta olmak üzere, insanlığın belli başlı medeniyet birikimlerinde gezinen, özgüveni gelişkin, bu dünyaya hakikatin öz sözünü söyleyebilecek, parlak ve öncü bir kuşağın gelişini haber vermek istiyorum size. Avrupa'dan yükselen bu sese kulak vermekte fayda var, diyorum.