Sonuçsuz tartışmalar, hiçbir netice vermeyen eylemler daha doğrusu eylemmiş gibi gösterilen eylemsizlikler, kısacası ortada serseri mayın gibi dolaşıp durmak genellikle avara kasnak olarak nitelendirilir. Bir takım sonuçların ortaya çıkması tesadüflere, bizim dışımızdaki bir takım eylemlere ve çevrelere bırakılmıştır. Yani avara kasnaklığı iş edinmiş olan kişi, topluluk ve ülkeler kesinlikle düzen kurucu veya belirleyici olamazlar. Düzen kurucuların kuyruğuna takılıp giderler. Halbuki onurlu olan belirleyici ve düzen kurucu olmak/olabilmektir.
Özelliklede tarihte asırlar boyu düzen kurucu ve belirleyici olmuş bizler için bugün dedim-dediden öte gitmeyen tartışmalar, boş laf ve gevezelikle zaman geçiriliyor olması üzerinde toplum olarak düşünmek gerekir. Eğer bir defa başımızı iki elimizin arasına alıp geçmişimizi değerlendirerek bugünümüzü kontrol edebilir, geleceğimize dönük plan ve projelerin peşine düşebilirsek sanıyorum bu ülkenin düzen kurucu olmaması için sebep yoktur. Önemli olan karar vermek ve verilen karar doğrultusunda harekete geçmektir.
Elbette bu konuda başta siyasi kadrolara daha sonrada bu ülkenin eğitimli insanlarına büyük görev düşüyor. Yani düşünen insanların düşünmeye başlaması sorunlarımızın önemli bir kısmını kısa zamanda halledecektir. İhtiyaç duyulan şeyleri kendimiz üretmek yerine ithalat yoluyla karşılanması ihtiyacı giderir ama bizi de dışa bağımlı hale getirir. Elbette hiçbir ülke hiçbir şey ithal etmeden ihtiyaçlarını gideremez. Zaten günümüz dünyasında sadece insanlar değil, uluslar arasında bir işbölümü oluşmuştur. Ülkeler ihtiyaçlarını birbirlerinden karşılarlar. Bir diğer ifade ile kendinde olmayanı olan ülkeden ithal eder. Ancak, dışarıdan aldıkları dışarıya sattıklarından fazla olursa o ülke giderek borçlanmaya başlar. Borç ile abat olunamayacağını sanıyorum hatırlatmaya bile gerek yoktur. Çünkü, beraberinde emir almayı da getirir.
Bu arada bazı ülkelerin dışarıdan aldıkları sattıklarından çok fazla olmasına rağmen ciddi bir sıkıntı yaşamamaktadırlar. Söz gelimi ABD bu ülkelerden birisidir. Aldığı ile sattığı arasındaki açığı dolar basarak yada başka ülkelerin zenginlerine el koyarak karşılayabilmektedir. Ancak, söz gelimi Türkiye para basarak bazı sıkıntılarını atlatmaya kalkıştığında hemen karşı çıkmaktadırlar. Bunun sebebi ise ABD'nin düzen kurucu ve belirleyici olmasıdır. Denebilir ki belirleyici ülkeler yeryüzünde son sözü söyleyenlerdir. Güçlü olmanın yolu da buradan geçmektedir. Yani şanlı tarihimizdeki başarılarla övünmek hakkımız olabilir ama onunla yetinmek bugün belirleyici ülkelerin hakkımızda karar vermesini engellemez. Bu bakımdan geçmişteki başarılarla övünürken, başarısızlıklarımızı da sorgulamak ve gelecekte belirleyici olmanın kararlılığıyla hareket etmek gerekiyor. Aksi halde daha dün kurulmuş veya bağımsızlığını kazanmış ülkelerin hakkımızda verecekleri kararı beklemek zorunda kalırız. Söz gelimi bugün dünyanın jandarmalığını üstlenmiş ABD'nin tarihi ile bizim geçmişimiz mukayese edildiğinde bu devletin daha çocuk yaşta olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dünün düzen kurucu ve belirleyicisi olduğumuz halde bugün belirleyicilerin verdikleri kararlarla ayakta durmayan çalışan bir devlet durumuna düşüşümüzün elbette pek çok sebebi vardır. Bunların içinde bizden kaynaklananlar olduğu gibi bizim dışımızda özellikle Osmanlı'yı parçalamak için oluşturulmuş ittifakların payı büyüktür. Ancak hiçbir sebep bugünkü halimize razı olmanın mazereti olamaz/olmamalı. Söz gelimi geriye dönüp baktığımızda yeryüzünde 16 devlet kurmuş olmakla övünürken bu devletlerin neden yıkıldığını düşünmek durumundayız. Çünkü geçmişte 16 büyük devlet kurmuş olmak bugün büyük ve belirleyici devlet olmaya yetmiyor. Bu arada dünkü ihtişamımızı düşünürken bunu kaybetmiş olmanın ezikliğine ve kompleksine de düşmemek gerekiyor. Aksine geçmişimiz bizi ileriye itmeli, harekete geçmemize vesile olmalıdır.
Durup dururken bunları niçin yazdığıma gelince..
Yıllardan beri özellikle siyasilerimizin karşılıklı laf yarışını izliyor ve ortaya bu ülkenin gelişmesine yönelik ciddi bir program ve proje koymadıklarını görmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu arada bu ülkeyi düzen kurucu ve belirleyici hale getirecek projelerin de halktan gizlendiğini unutmamak gerekiyor. Sermayeleri batılıları taklitten öte gitmeyen bir takım telkin ve tavsiyeleri aşamayan bir aydınlar(!) grubu ,bunların kontrolündeki lafazanlığı siyaset sanan bir takım siyasi kadrolar bu ülkeyi belirleyici ve düzen kurucu olma noktasından uzaklaştırıyor. Ne gariptir ki toplumu oyalamak ve avara kasnaklık etmek içinde hergün başka bir konu bulup ortaya atıyorlar. İnsanımızda benim adamımım senin adamını döver havasında bu tartışmalara seyircilik ediyor ve alkış tutuyor.