Türkiye'de İslami kesimle ilintili, kendilerini 'entelektüel' olarak gören bir güruh var. Bunların bir kısmı da ‘ilahiyat’ kökenli… Aslında teolog desek daha doğru olur. Bir kısmı da sosyolog ya da felsefeci… Bütün ilahiyatçılar, bütün sosyolog ve felsefeciler kapsam içerisinde değil elbette… Haddi zatında bu alanlar fevkalade de önemli…
Bunların pek çoğunun İslam’ın temel hükümlerinden haberi bile yok... Böyle bir gündemleri de yok zaten… Bu tür işler avama ilişkindir zira... İlmihal de neymiş mesela... Yusuf Kaplanın isabetli bir tesbiti var bunlar için: “Fikir ve oluş çilesi çekmeyen, bunun ne demek olduğunu bilmeyenler; elbette önce mücahit, sonra müteahhit, sonra da her şeye müsait olurlar...” Bu arkadaşlar İslam’ı düşünsel düzeyde öne çıkaracağız diye dinin ameli, hatta itikadi yönünü düşünsel olarak açıklayamadıkları için göz ardı, hatta duruma göre ‘red’ ederler. Yani İslam’ı modernist yorumlama çabası gibi bir dertleri var.
Bu 'hastalıklı' ruh hali İmam Gazali döneminde de belirginleşmişti. Hatırlarsanız o dönem İslam dünyasında felsefik tartışmalar had safhadaydı. Gazzâlî, bunları “zekâ ve anlayışlarını akranlarının zekâ ve anlayışlarından daha üstün gören, bu sebeple dinî emir ve yasakları önemsemeyen, ibadetleri küçümseyip terk eden, zan ve şüpheye kapılarak dinle bağlarını koparan bazı kimseler gördüğünü anlatır. Bu filozofların (…) şeriatları ve inançları inkâr ettiklerini, din ve mezheplerin ayrıntılarını kabule yanaşmayıp bunların sonradan meydana getirilmiş kanunlar ve aldatıcı hilelerden ibaret olduğuna inandıklarını nakleder.” (tırnak içi alıntıdır. İslam Ansiklopedisi)
Bugünkü sözüm ona entelektüeller (havas demek istemiyorum) amelsiz bir İslam olsun istiyorlar. Allah’ın dinini Allah’a rağmen savunma gibi bir anlayış bu... Bunun adı İslam filan değil... Bunun adı İslam adına bilerek ya da alet olarak, iyi niyetli ya da kötü niyetli 'tanrısal' bir inançtır. Deizm denen tehdit işte tam da bu…
Deizm sekülerizmin kamuflaj giydirilmiş hali… Bu anlamda ‘İslam akıl dini’ diyerek her şeyi ‘pozitifleştirmek’ aslında dini ‘sekülerleştirmek’tir. Zira pozitivizm denen akım tam da bu konu ile ilgilidir. Sekülerizm ise, dini sadece toplum ve devlet hayatından değil bireysel uygulamalar bakımından da anlamsızlaştırmaktadır. Bu durumda ortaya çıkan, tam da İslam düşmanlarının istediği şeydir; kendisini ‘Müslüman’ olarak tanıtmak ama seküler yaşamak… Eğer buna din kisvesi giydirmişseniz ve bu kisve de İslam’la ilişkilendirilmişse din bir etnisite gibi kültürel sınırın ötesine gidememektedir. Daha açıkçası uzun vadeli bir plan çerçevesinde hayattan çıkarılmaktadır. Zira amelsizlik önce 'deizmin' sonra ateizmin provasıdır.
Kur’an İslam’ı, ılımlı İslam, deizm, tarihselcilik, dinler arası diyalog, akıl dini gibi tanımlamalar esasen aynı kaynaktan besleniyor olup, birinci ve gizli amacı önce Müslümanların hayatından ameli çekip almak, ki bunu büyük oranda başarmışlardır, sonra da birincil kaynağı tartışmaya açarak (buna da başlamışlardır) Allah'ın dinini altını oyarak yok etmektir. Allah dinini elbet korur da bugün alet olanlar ve tehlikenin farkında olmayanlar bunun hesabını nasıl verir, bilemem.