Yeni hicri yılınızı, mübarek Muharrem ayınızı ve Aşure gününüzü tebrik ederek selam verelim...
Bizim ülkemizde aşure, hem acının hem de farklı bir ikram ve neşenin zamanıdır. Türkiye’de olup da aşure yemeğinin tadına bakmayan yoktur. Sevmeyen var mıdır bilmem? Lakin bize özgü bir gelenek olduğu tartışılmaz. Her ne kadar bunu Hz. Nuh’un (AS) gemisi ve oradaki yiyecek sıkıntısıyla ilişkilendirsek de bu yerel ve kültürel bir ögedir.
Burkina Faso’da Müslümanlar aşurede neler yapar diye merak ettik. Yerli arkadaşlardan aldığımız bilgiler, bize gerçekten ilginç geldi. Elbette onlar, bizim gibi kazanlarla aşure yemiyorlar.
Buyurun beraber bakalım:
- Kurban bayramında kesilen kurbandan küçük bir parçanın bu güne kadar kalmış olması lazım. (Böyle bir âdetin bizim köyde de olduğunu hatırlarım. Rahmetli anneannem aşureye küçük bir parça da olsa kurban kavurması koyardı.) Hiçbir yeri kalmadıysa da ayaklarının veya derisinin yerel imkânlar içinde saklanmış olması muhtemel. Zira bu coğrafyada hayvanın derisi, özel olarak temizlenir, kurutulur ve sonra yenir. Bu kalan parçadan yemek yapılır ve bu günlerde yenir.
- Bu günlerde çok yemek yenilmelidir. Azla geçinmeyi bilen Afrika için aşure gününde fazla yemek çok garip doğrusu. Zira geceleyin meleklerin gelip insanları tartacağına ve onlara ağırlıklarına göre sevap yazacağına inanırlar. Bunu sizin eleştirmenize gerek yok. Zira bu bilgileri veren arkadaş bile, “Bunlar hurafedir. Lakin eskiden beri böyle inanılır.” demeyi ihmal etmedi.
- Muharrem ayının 9. gününden ayın sonuna kadar özellikle pirinç yerler. Köylerde pirinç az yetişir. Kıymetli bir yiyecektir. Her zaman yenilemez. Bu ayın hürmetine pirinç yenir ve ikram edilir. Olay, pirincin kutsiyetinden değil, pirincin değerinden kaynaklanıyor. Çok özel günler için ayrılan kıymetli yiyecek bu…
- Kabileler arasında özel atışma ve sözlü sataşmalar olur. Bu atışmalar, Muharrem ayının sonuna kadar devam eder. Bunda en önemli şey şu ki bu atışmalarda asla kızmak yoktur. Her kabile, bir diğerine sataşacak ve o da sabredecek veya cevap verecek. Bu konuda kavga yok, alınma yok… Haram ay olunca karşı tarafı kızdırarak ve kızgınlıkta sabrederek mi idrak etmiş bilmem Afrikalı... Bu adet, bana bizim âşık atışmalarını anımsattı.
- Sadece sözlü değil, sulu atışmalar da var. Çoğu insan, evinde veya yanında az da olsa su taşır ve bunu bir arkadaşının üzerine dökerek ona şaka yapar. Suyun bu kadar az olduğu bir yerde şaka için suyun seçilmesi de manidar. İçmeye zor bulurlar. Ancak aşure şakasına suyu bulacaklar. Bu konuda net bilgiye ulaşamasak da bunun Hz. Hüseyin’in (RA) susuz bir şekilde şehit edilmesiyle alakalı olacağını sanıyorum. Okuldaki arkadaşlar bizi uyardı: “Öğrencileri böyle bir şaka ile görürseniz kızmayınız. Zira genç bir delikanlı, yaşlı bir dedeye bu şakayı yapsa kimse buna kızamaz.” Ben de yanımda bir bardak suyumu hazır ettim. Ne olur, ne olmaz… Ama en ilginç bilgi de şöyle: Bu âdet Hristiyan nüfus arasında da yaygın. Kim kimi etkiledi, kim kime sattı bilmiyorum.
Anlaşılan ay aynı, ama yüklenilen yerel adetler ve yöresel kutlama yöntemleri farklı. Ancak işin en güzel yanı, (biz haram aya hürmetten diyelim) kızmadan, kavga yapmadan bunu idrak etmiş olmaları. Keşke tüm İslam âlemi böyle karşılasa Muharrem ayını...