Bazen kısa bir hikâye ile hem koca bir hakikati çok iyi özetler, hem de o konuda sayfalar dolusu izah yapsanız ulaşamayacağınız tesir gücünü kolayca yakalarsınız.
İşte o hikâyelerden biri:
Adam ava çıkmış. Saatlerce dolaştığı halde bir av vuramamış. Bir taraftan karnı acıktığı için, diğer yandan da eve eli boş döneceği için canı sıkılmış.
Bir ağacın dibinde dinlenirken bir inilti sesiyle irkilmiş. Sesi takip etmiş. Bir kayanın kovuğunda yatmakta olan ayakları topal, kötürüm bir tilki ile karşılaşmış.
Tilkinin de çok acıkmış olduğu her halinden belliymiş. Adam tilkiye iyilik yapmayı geçirmiş aklından ama kendi karnını bile doyuramamışken bir şey gelmemiş elinden.
Uzakça bir yere oturmuş, kendisinin açlığını unutup tilkiyi düşünmeye başlamış. Hadi ben biraz sonra köyüme gideceğim. Bu hayvan ne yiyip içecek? diye derin düşüncelere dalmışken uzaktan ormanlar kralı aslanın yaklaşmakta olduğunu fark etmiş.
Adam aslanın göremeyeceği şekilde gizlenmiş bir köşeye.
Ağzında büyükçe bir avla gelen aslan tilkinin yanı başında durmuş. Avını afiyetle yemiş ve sonra da kalkıp gitmiş.
Aslandan geriye büyük avın artıkları kalmış. Biraz kemik, aslanın beğenmediği yerlerinden birkaç parça et.
Tilki sürünerek aslandan kalan yiyeceklerin yanına gelmiş ve karnını doyurmaya çalışmış.
Adam tilkinin rızkının ayağına kadar gönderilirmiş olmasına hayret etmiş. Allah her canlını rızkını yaratır, canlı rızkını ararken, rızık da sahibini arar diye düşünmüş.
Sonra da, bir an inzivaya çekilmek, Allah'a zikir ve tespihle meşgul olmak geçmiş aklından. Ben ona iyi kul olursam tilkinin rızkını aslanla gönderen Rabbim benim rızkımı da bir vesile ile gönderir demiş kendi kendine.
Bu düşüncelerle meşgulken zihninde bir şimşek çakmış adeta ve şu fikir doğmuş gönlüne:
Be adam aslanın artığıyla karnını doyuran kötürüm bir tilki gibi yaşamaya özeneceğine, artığıyla başkalarının geçineceği aslan olmayı neden hedeflemiyorsun?
Adam kısa bir süreliğine de olsa yanlış fikirlere kapıldığı için tövbe etmiş. Asıl olan çalışmak, helalinden kazanmak ve başkalarına da yardımcı olmaktır diye düzeltmiş fikirlerini.
Yeni, doğru düşüncelerle silkinip kalkmış, açlığını unutmuş halde köyünün yolunu tutmuş..
* * *
Ecdadımız yüzyıllar boyu yerküre ormanının aslanıymış. Geniş coğrafyalara hizmet götürmüş, kazandıklarından başkalarını da bolca faydalandırmış.
Sonra yakın geçmişte bizler, uzunca bir dönem başkalarından medet uman, destekle yaşamaya fazlaca razı bir ruh haliyle yaşadık.
Dost düşman fark ediyor ki, kısa bir süreden beri kalkıp kıtalar dolaşmaya, ihtiyacı olanlara kol kanat germeye başladık.
Ortadoğu'yu, Balkanları, Kafkasları, Afrika'yı ilgilendiren bütün konular bizim konumuz anlayışı Türkiye'yi yönetenlerde hâkim olmaya başladı.
Başbakanlık Başdanışmanı ve Büyükelçi, Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu geçenlerde TRT-1'de Enine Boyuna Özel programının konuğu idi. Türkiye'nin son dönemlerde bölgemizin sorunlarıyla çok yakından ilgilendiği, dahası inisiyatif almaktan çekinmediği anlatıldı.
Gazze'de ilan edilen ateşkesin arkasında Türkiye'nin büyük emek ve çabalarının olduğu ifade edildi.
Davutoğlu'nun anlattıkları bize yukarıdaki hikâyeyi hatırlattı.
O özetle şunu söylüyordu: Siz bu bölgenin sorunlarının çözümüne katkı sağlamazsanız problem içinizde devam eder.
Türk yardım kuruluşları Filistin'deki acıların azaltılması için bölgedeler. Gazze'nin Refah Kapısından girmek için günlerdir çile çekiyorlar.
Ekipte doktorlar, yardım kuruluşlarının yetkilileri ve eski parlamenterler var.
Ne var ki, bir güç içeriye girişi engelliyor. Girişe izin vermeyen sahnedeki aktör Mısır yönetimi görünüyor ama Mısır'ı bu kadar sindiren, korkutan ve Gazze'deki acil ihtiyaçlara müdahaleyi geciktirten hangi güçlerdir acaba?
Görünen o ki birilerinin gözünde, Türkiye artık çok olmaya başladı, bölgenin sorunlarıyla can sıkacak kadar fazlaca ilgileniyor!
Yeni rol Türkiye'ye çok yakışıyor. Genetik kodlarında da, yeni misyonuna uygun göz kamaştırıcı işler yapabileceğinin potansiyelleri var.
Elbette sadece kükremeler bu ormanın aslan kralı olmaya yetmez.
Ormanın başka aslanlarının varlığını, kurt, tilki ve çakalların konsantrasyonumuzu bozmak için hep tetikte olacakları gerçeğini unutmadan, bizden hizmet ve destek bekleyenler için sağlam durmak ve gücümüzü artırmak zorundayız.