Askerler Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Yıpratıyorlar..!
Atilla Kıyat Paşam demiş ki, “Darbeden korkanları şu şekilde rahatlatayım. Eğer hakikaten bu doküman gerçekse, ve darbe yapmayı düşünen bir grup varsa ve bu kurmay albayın imzasıyla bu dokümanı hazırlayıp Ergenekon davasında gözaltında olan birine ulaştırdıysa siviller çok rahat olsunlar bu kadar salak insanların darbe yapmaları mümkün değildir. Darbe çok kötü bir şeydir ama zeki insanın, cesur insanın yapabileceği bir şeydir. O bakımdan çok rahat olsunlar eğer bu doğru bir dokümansa. Beni bağışlasın arkadaşlarım eğer böyle bir şeyi hazırladılarsa ne yapayım böyle nitelendiriyorum. Ama darbe yapmayı düşünenlerin de salak olması beni son derece mutlu ediyor.”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da demiş ki; “Konuşuldukça bu ülkede neler varmış, kimler ne yapmış, kimler kimlerle işbirliği yapmış, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü kimler dinamitlemiş, siyasi suikastlerin arkasında ne varmış, Türkiye’yi karıştıran güçler neyi hesaplamış ve AK Parti iktidarı bütün bunlara karşı nasıl dimdik ayakta kalmış bunu görüyoruz.
Emekli orgenerallere ait ses kayıtları ortaya çıktı. Aman Allah’ım neler konuşmuşlar, neler söylemişler. Allah’a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar. Siyasetle uğraşmışlar, darbelerle uğraşmışlar. Memlekette kendi kafalarına göre uygun buldukları işleri yapmak için maalesef yasa dışı güçlerle bile iş birliği yapmaktan çekinmemişler. Bu çok yanlış bir şey, ama eğer Türkiye’de AK Parti iktidarı olmasaydı, bunlara karşı hiçbir hükümet ayakta kalamazdı. Bizi biz yapan bunlarla mücadele etme noktasıdır."
Biri Askeri Adam diğeri de devlet adamı. İkisi de TSK’nın şu anki durumlarını kendilerine göre dile getirmişler.
Belki çoğu kişi Bülent Arınç’ın dediklerine karşı gelebilir ama sonuçta o da belli bir tecrübesi olan ve ailesi asker kökenli olan birisi.
Ergenekon Terör Örgütü’nden dolayı şu anda yatan ya da yatıp da çıkan birçok paşalarımız oldu.
Muvazzaf askerlerden de soruşturma açılan olmadı mı?
Oldu.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutarsız açıklamaları da oldu.
Toprağın altında fışkıran mühimmat için Sayın İlker Başbuğ Paşa “Soruşturma kapsamında bugüne kadar bulunan 45 adet silahın hiçbirisi TSK’daki envantere dahil değildir, ait değildir. Hepiniz askerlir yaptınız, silah ordunun namusudur. Her mühimmatın üzerinde sadece kafile numarası var. Kafile numarası demek, örnek; Silahlı Kuvvetler diyor ki ’6 bin tane bana lav üret Makine Kimya Endüstrisi’. 6 bin lavı üretiyor ve ürettiği 6 bin lava aynı numarayı vuruyor.” Demişti.
Ama 14 Mayıs günü MKE Genel Müdürlüğü bu silahlarla ilgili yaptığı açıklamada ise “Ergenekon soruşturması kapsamında el konulan çok sayıda bomba, mermi ve anti tank law silahı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın envanterinden çıktı.” diyerek sayın paşamızı yalanlamış oldu.
Son olarak da Taraf Gazetesi’nin yayınlamış olduğu "İrtica ile Mücadele" belgesinin hâlâ akıbeti belli değil. Ama ibre belgede bulunan imzanın Deniz Albay Dursun Çiçek’e ait olmasından yana.
Zaten bu belge TSK’nın başını çok ağrıtacağa benziyor.
Bunlardan anlaşılıyor ki, hâlâ askerler sivilleşmeyi sindirememenin sancıları içerisinde kıvranıyorlar.
Şimdi yukarıdaki yazdıklarımızı alt alta veya yan yana koysak, sonucunda ne çıkar?
TSK’nin gitgide güvenirliliğinin ve saygınlığının yitirdiğini anlıyoruz.
Bunu yapan da yine askerin kendisi.
TSK’deki zihniyet bu Cumhuriyeti asker kurduysa asker yönetecek.
Eğer bu zihniyet ortadan kalkarsa ve TC halkı Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının ismini fazla duymazlarsa, ayrıca askerler, sivil vatandaşı ve sivil vatandaşın değerlerini sindirebilirlerse işte o zaman TSK, TC içinde bulunan kurumlar arasında en güvenilir ve saygı gören ve sevilen bir kurum olmuş olur.
Bu halk sevmekle kalmaz hatta TSK’yı kendilerine baştacı yaparlar.
Eleştiri ve önerileriniz için;