Hayat şartları herşeye rağmen zor. Hayat mücahadelesi hiçte kolay bir mesele değil öyle değil mi?. Hele hele Almanya gibi bir yerde bu mücahadele daha da zorlaşıyor sanki. Kimisi evladından yakınırken, kimisi de anne ve babasından yakınıyor.
Maalesef yıllardır bu meselelerin kaynağına inmedik, yüzeysel inceledik ve işin aslını gözden kaçırdık. Gençlik dairesi dedik. Bu kurum hakkında yazılan çizilenlere, göçmen ailelelere karşı yapılan haksızlığa şahit olduk. Çocukları haksız yere ailelerin ellerinden alınması içler acısı bir durum. Buna bir dur demenin şart olduğunu ben de biliyorum. Yanan yürekler, kimliklerinden ve dininden uzaklaşan nice çocuklar.
Ben sadece madalyonun herzaman iki tarafı olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü biz sadece bir tarafına bakmayı seviyoruz. Çuvaldızı karşımızdakine daha kolay batırıyoruz. Kendimize batırılmasından hiç hoşlanmıyoruz.
Almanya´da yarım asırdır bulunan Türk göçmenler, işçi olarak geldi fakat işçi olarak geriye dönmedi. Almanya´yı kendi vatanı kabul etti. Kendi vatanını da asla redetmedi. Asimile edilmekten çok korktu ve kendi ekseninde çareler aramaya başladı. Dernek ve camiler kuruldu. Almanya´nın her bir tarafında güzel işler yapılmaya başlandı. Yavaş yavaş iş adamlarının sayısı arttı. Paralar kazanıldı, belki de istedikleri tarlalar, arsalar alındı. Vatan´da yüksek yüksek binalar dikildi.
Fakat…
Birşey unutuldu sanki…
Çocuklarımıza neler oldu?
Örnek 1: Anne ve babası işsiz, işsizlik parasıyla geçimini sağlıyor. Çocuk okul arkadaşlarını eve getirmeye utanıyor. Arkadaşlarına babam çalışmıyor işsizlik parası alıyor diyemiyor. Anne temizlik işine başlayınca da aynı ezikliği yaşıyor….
Örnek 2: Anne baba çalışıyor, genç okulda başarısız ve okulu iyi bir sonuçla bitiremeden yarım bırakıyor. İş bulamıyor. Devletten yardım talep ediyor, devlet bu yardıma kulak veriyor ve yardım almaya başlıyor. Seneler geçsede yardım parası tıkır tıkır işliyor. Genç idealsiz günlerine devam ediyor…
Örnek 3: Bir genç üniversiteyi çok iyi derece bitirmesine rağmen olması gerektiği yerde olamıyor. Sırf bu yüzden belki bir üniversite daha okumaya karar veriyor.
Örnek 4: Türk mentalitesine sahip nice aileler, kendi kültür ve değerlerinden asla ödün vermeyerek bugünlere gelmişler. Fakat yapılan bazı hatalar yüzünden, evlatlarını gençlik dairesine kaptıran nice aileler mevcut. Sadece bir örnek, erkekler yapar kızlar yapamaz diyerek, kız çocuklarını bu konuda çok fazla bunaltmışlardır. Namus meselesini sadece kızlara yakıştırıp erkekleri muaf tutan aileler vardır.
Örnekleri çoğaltabiliriz. Yazılacak o kadar şeyler var ki aslında. Biz yazımızı uzatmadan toparlamaya çalışalım.
Yapılan işlerde niyet halis olunca, yapılan işler verimli olur. Eğer vatan ve millete hayırlı evlatlar yetiştirmeyi kendimize dert edinmişsek, ve bu uğurda feda edebileceğimiz evlatlarımız varsa, dönüp bir daha niyetlerimizi kontrol edelim.
Onlara örnek oluyor muyuz? Anne baba veya koskoca devlet olarak?
Devleti eleştirmekte en doğal hakkımız. İyilik yapayım derken, gençlerimize bazen zarar verdiklerinin farkındalar mı aceba?
Biz devleti bırakalım şöyle bir kenara, aileden başlıyalım.
Fert değişirse aile değişir, aile değişirse toplum değişir, ve toplum değişince de bir dünya değişir.
Yukarıda vermiş olduğum örnekleri daha fazla açmama gerek yok sanırım. Herkes ne demek istediğimi çok iyi anladı bence.
EĞER BİRŞEYLERİN DEĞİŞMESİNİ İSTİYORSAK, önce büyük bir aynanın karşısına bir geçelim!...
https://twitter.com/i/connect
pinarkibar@hotmail.com