AS BİRLİDİR AMA DESTEDE EN DEĞERLİSİ ODUR
Riyad’da oluşturulan koalisyona Türkiye’nin imza atmamasının ardından 49 elçilik çalışanımızın serbest kalması arasında bağ kuranlar herhalde yanılmamış oluyorlar sanırım ya da dillendirdikleri ilintide doğruluk payları bir hayli fazlaca kanaatimce.
Uluslar arası diplomaside kurallar günlük hayatımızda olduğu gibi basit şekilde işlemiyor. Ülkeler arası diplomaside elindeki kozları zamanında ve yerinde kullanırsan kaybettiğine karşılık daha iyi bir sonuç alıyorsun yeri gelince.
Son olayların ışığında vatandaşlarımızın ülkelerine ve ailelerine sağ ve salim olarak kavuşmaları, ister salıverilme olsun ister başarılı bir operasyon ile kurtarılmaları olsun bu ülkemiz için son derece başarılı siyasi ve diplomatik bir hamledir.
Türkiye’nin güneyi Suriye ve Irak şu anda kaynayan bir kazan adeta. Her ülke orada çıkarı olan her ülke demek daha doğru bir tanım olur, kaynayan o kazana bir şeyler atmakta. Ancak ortaya çıkan yemek ne yeniliyor nede içiliyor tadı açısından.
Önüne gelen herkes kazana bir şey attığından damak tadına uygun bir lezzete kavuşmak imkânsız. Bu yemek birilerinin karnını bayağı ağrıtacağa benziyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılmak için ABD’ye giden Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ABD Başkan yardımcısı Biden tarafından görüşme talebi iletilmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan Sayın Obama ile 1,5 saat Riyad’da görüştük bu görüşme teklifi ilginç der gibiydi demeçlerinde.
Anlaşılan Amerikalı diplomatlar henüz görüşme karşısında netice alamamışlar ki Sayın Cumhurbaşkanı ile tekrar görüşmek istiyorlar.
Bu görüşmeden daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’ya yaptığı ve Obama ile görüşmesinde gündeme gelen maddelerin ele alınacağı ve bir uzlaşıya varılması gündeme geleceğe benziyor.
Dünyada artık bir Türkiye faktörü olduğu gün gibi aşikâr ve diğer küresel oyuncular tarafından kabul ediliyor. Küresel güç olarak, Türkiye’nin adı geçilmeden adım atılmayacağı artık diğer küresel güçler tarafından kabul edilmiş durumda.
Ortadoğu’daki koalisyonun eksik uzvu şu aşamada Türkiye olduğu belli çünkü koalisyon adım atamıyor.
Diplomatlarımız bunun çok iyi farkında ve daha önce eksik kalan taleplerimizin AB’den, ABD’den ve diğer Ortadoğu’da eli olan ülkelerden yerine getirilmesi beklenen elzem bir durumdur.
Türkiye’nin elinin güçlü olması birilerinin zoruna gidiyor tabi ama yapacak bir şey yok artık.
TÜRKİYE ARTIK KÜRESEL BİR GÜÇ ve buna diğer küresel güç olan ülkeler alışmak zorundalar.
Güneyimizde adı henüz konmamış aktörlerce adı konmamış bir oyun oynanıyor.
İlk önce Türkiye’yi hem ekonomik hem de siyasi açıdan zorlayan güney sınırımızdaki meseleyi palyatif çözümlerle değil kalıcı ve yerel çözümlerle halletmemiz gerekmektedir.
Bu mesele palyatif çözümlerle geçiştirilecek bir mesele değildir.
Irak ve Suriye sınırında Türk askerinin kontrolünde Suriye ve Irak sınırımız içeriye doğru paralel en az ellişer km. lik tampon bir bölge oluşturulmalı ve burası ile alakalı tüm giderleri NATO karşılamalı.
Tüm mülteciler buralarda konuşlandırılmalı, buralara elektrik, su ve barınma konusunda site tarzı yeni yerleşim birimleri ivedilikle inşa edilmeli. Zira önümüz kış ve bu halkı çetin bir sınav bekliyor.
Buralar, ayrıca mali yükümlülüğü azaltacak, ekonomik yönden halka gelir getirecek tarzda işlerle takviye edilmeli.
Böylece hem yöre halkına iş imkânı sağlanmış olur hem de yörenin ekonomik ve sosyal açıdan gelişmesi sağlanmış olur.
Bu şekilde yavaş ve sağlam adımlarla bu yöreler medeni bir toplumsal hayatla buluşması sağlanmış olur.
Ülkemizde bulunan diğer mülteciler de belli merkezlerde bu şekilde konumlandırılarak ekonomiye katkı sağlanabilir. Ülkemizde şu anda ciddi bir işgücü bulunmaktadır. Emek yoğun işler için bulunmaz bir avantaj, değerlendirilirse ekonomik ve sosyal açıdan ciddi mesafeler kat edileceği kanaatindeyiz.
Vesselam. Kalın sağlıcakla.