Asla yapma bunu! Araya ağyar sokma…
Sevgimizi rüzgar almasın. O sadece sevdalı gönlün yanık kokusunu taşısın.
Benden sana, senden bana!
Yanan kalbin yaşadığı kor olma halini ağyar ne bilir ey can?
Araya sokma yabancıları. Hazımsızları, kıskançları, düşmanları…
İstemem ağyar, ey yâr!
…
Yâr olana merhamet yakışır! Şefkat yaraşır seven yüreğe… O kendi yumuşak, kadife kıvamında olmalı ki, sevdalı olduğu gönülde yumuşasın.
Günlük streslerden, sıkıntılardan o zaman sevdiğini kurtarabilirsin ey can! O zaman...
Araya merhametsizlik sokma. Kabalık girmesin.
Girmesin ki, arınsın kederlerden hayatımız. Gülsün yüzümüz. Işısın gözümüz.
Erisin karşılıklı merhamet ile ruhlar. Girmesin araya merhametsizlikten yana ne varsa!
…
Araya huzursuzluk sokma ey yâr!
Ben yanında huzur bulmak istiyorum.
Ve yanımda huzur bulmanı…
İşlemesin istiyorum saatlerin tik tak’ları… Dursun zaman… Gönlünde zaman içre zaman istiyorum…
Sana olan bakışımın içinde bin bakış daha yer alsın diliyorum.
Dilim gözüme tercüman olsun.
Gözüm gönlüme ayna…
Asude olsun her yer.
Sadece varlıkların cıvıltısı ve Huu sesleri olsun.
Bir de yâr sesi. Senin sesin büyüleyen tüm titreşimleriyle…
Sokma araya huzursuzluk…
…
Araya inançsızlık sokma ey yâr!
Yâr dediğin aşk ve inançsız olur mu ki?
Güvensizlik sokma. Güvensizlik aşk kuşunu yaralayan, imana şüphe düşüren çok kötü bir kurşun gibidir.
Gönülde yara alan güveni, imanı ve aşkı hangi tabip iyileştirebilir? Söyle hadi!
Başım omzunda olduğunda dünya bana en güvenli muhkem bir limandır!..
Kudursa da kem gözlü düşmanlar en küçük bir sarsıntının bile hissedilemediği kuşatıcı bir liman…
Ve ‘Sabahlar olmasın ne çıkar!’ diyebildiğim tek yer!
O nedenle gel araya huzursuzluk sokma sevdiğim. Güvensizlik sokma. İmanımı fitneye atma.
Yolumu yokuşa sürme.
…
Kem söz sokma dilimize ey yâr!
Güzel söylesin dilimiz… Şirin söylesin. Ben sana bahçeden yeni toplanmış papatyalar gibi kokan cümleler getireyim…
Her yaprağında sevdadan iz taşıyan…
Sen de bana güneşin ilk vurduğu andaki ayçiçeği gibi kelimeler getir… Her söz yeni bir sözü ateşlesin, canlandırsın. Havai fişek gibi her kıvılcımı yüreğime düşsün…
Her harfi bir yaramı onarsın, iyi gelsin.
Önce kelimelerin dokunsun ruhuma… Cümlelerin sevsin.
Araya kem söz sokma!
…
Sevdiğim!
Bana bildiğim bakışın gerek! En bildiğim bakışın… Dünyanın bana en güzel bakan bir çift gözüdür beni besleyen, sevdamı dalga dalga büyüten…
Araya yabancı bakışı sokma ey yâr!
Gözüne göz değmesin. Bilirsin ilkin göz alır yarayı.
Vurgunu da… Sonra başlar yürekte meydan savaşları…
Bana baktığın gibi bakma başka gözlere! Bilmesinler gözlerinde ne çok şey bulduğumu!
Bana bildiğim bakışınla gel. Hep öyle gel! Okyanusum olarak gel!
Çıkmasın meydan muharebeleri sevdiğim.
Araya yaban bakışı sokma ey yâr!
…
Araya ağyar sokma!
Sen ve ben bir dünyayız. Sensiz dünya ne çok fakir bir bilsen!
Ah bir bilsen!
Ne sokakları sokak, ne çeşmeleri çeşme…
Ne de baharı bahar.
Araya başka dünyalar sokma ey yâr! O dünya bana çok dar ve çok sıkıcı. Bin yıl önce terk edilmiş harabe gibi. Bülbülü olmayan ama baykuşu bol olan… Bana senin dünyan gerek. İçinde benim olduğum dünyan gerek.
Bildin mi?
…
Düşmanların, huzursuzların, sevgisizlerin ne işi var âlemimizde… Sokma onları çamurlu ayaklarıyla… Hırs bürümüş gözleri yâr eli tutmamış elleri ve sevda tatmamış yürekleriyle gelmesinler…
İstemem!
İstemem söz anlamaz aşksızları yüreğimde. Yüreğinde.
Senle benim dünyam sevdadan kurulu…
Araya ağyar sokma ey yâr!
Sokma.
Yâr isen!
15.08.2012canbolatugur@gmail.com/https://twitter.com/ugurcanbolat/ https://www.facebook.com