Ciddi bir sorunla karşı karşıyayım: Gazetedeki sütunumun üstündeki e-posta adresime her gün yüzlerce bana ait olmayan mesaj geliyor... Mesajlar öğretmen atamalarıyla ilgili, ama bana gönderildikleri halde çoğunun üzerinde ‘Sayın Uğur Dündar’ hitabı bulunuyor...
Nimet Çubukçu 55 bin yeni öğretmen ataması yapılacağı sözünü vermiş, ancak 10 bin atama yapmış; Ömer Dinçer ise “Öğretmen ihtiyacımız yok” açıklamasıyla hayırlı haber bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmış... Kimi “Sözlerinde dursunlar” öfkesini iletiyor, kimi “Milli güvenlik derslerini tarih öğretmenleri versin” önerisinde bulunuyor, kimi de “Beni makine öğretmeni olmam için okuttular, şimdi ne yapacağım?” diye soruyor...
S. Çamlı adlı bir öğretmen adayı “Bizi yayınınıza konuk edin” demekte...
İyi de Uğur Dündar’a hitaben yazılan mesajlar neden bana geliyor? Herhalde anahaberi sunduğu televizyon kanalıyla bizim gazetenin ad benzerliği yüzündendir... Doğrudan bana gönderilen hepsi birbirinin aynısı binlerce mesajı ne yapacağımı bilemezken, bir de başkasına hitaben yazılmış yüzlercesini alınca ne yapacağımı bilemiyorum.
Dün yanlışlıkla benim posta kutuma düşen kendisine ait mesajları Uğur Dündar’a otomatik yolla iletmeye karar verdim; ‘Gmail’ programında bunu sağlayacak bir seçenek bulunuyor nasıl olsa... Bir dostum, “İyi ama” dedi, “Acaba bilinen e-posta adresine ileteceğin mesajlar eline ulaşacak mı?” Meğer Star-TV’nin Doğuş Grubu’na satılması sonrasında anahaber kendisinden alınmış...
Yalnızca Kanal-7’nin ‘Haber Saati’ni izliyorum, başka kanalların haber bültenlerine bakma fırsatım olmuyor. Bu önemli değişikliği kaçırmışım. Araştırınca, Uğur Dündar’ın “Ben zaten Doğan Grubu’ndan ayrılmam, Aydın Doğan’a sadakatsizlik göstermem” açıklamasıyla karşılaştım.
“Ooo, çok eski bir açıklama o” dedi aynı dost... Doğuş Grubu’nun Star-TV anahaber bültenini ondan alma kararı sonrasında Aydın Bey’e ait ‘Kanal-D’ye geçeceğini hesap ediyormuş Uğur Dündar, ama olmamış... “Hiç değilse Arena’yı oraya taşıyayım” demiş, akış içerisine yerleştirememişler... CNN-Türk’te devam edeceğini sanıyormuş, galiba yönetim pek istekli görünmemiş...
Adı Aydın Bey’in etkisindeki TNT kanalıyla geçiyor Uğur Dündar’ın, ama sanmam... Hürriyet’in ‘büyük yazarı’ Yılmaz Özdil’e küçük gelir o kanal...
CNN-Türk’teki papyonlu deprem profesörünü konuk ettiği programda “Bu son Arena” diye ilân etmiş...
‘Papyonlu deprem profesörü’ Ali Mehmet Celal Şengör Harp Akademileri’nin açılışında ilk dersi veren kişiydi. Bu görevin Genelkurmay Başkanlığı tarafından kendisine verildiğini, konuşmasına “Bana verilen emir” diye başlamasından öğrenmişti Türkiye...
En son Hürriyet’te çıkan “Öğrenciliğimden beri porno izlerim, çok yararlı bir iştir, porno seyretmeyenlerin ne haltlar ettiklerini gazetelerde okuyoruz” demeciyle gündeme geldi Prof. Şengör...
Yaşar Büyükanıt’ın huzurunda yaptığı 2006 ders yılı açılış konuşmasının konusu ‘Atatürkçülük’ idi deprem profesörünün... TV ekranı karşısında oturmuş hayretten açılmış gözlerle kendisini dinlerken aklımdan geçen düşünceyi Kulis’ten ‘dünyaca ünlü’ olduğu iddiasındaki profesöre de yöneltmiştim: “Merakımı mazur görsün: Yoksa, Oxford’ta, California Institute of Technology’de, Salzburg’ta, College de France’ta da ‘Atatürkçülük’ dersi mi veriyor?”
Uğur Dündar son Arena programında işte böylesine özellikli bir profesöre yer vermiş sizin anlayacağınız...
Bazen isabetsiz öngörülerim oluyor. 2006 yılıydı. Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz ve Hikmet Çetin’in biraraya gelip Tayyip Erdoğan karşısında başarılı olabilecek bir lider arayışına girdikleri duyulmuştu. Ben de Harp Akademileri’nde askerlere Atatürkçülük dersi veren profesörü tavsiye etmiştim ‘Aranan kan bulunmuştur’ başlıklı Kulis’te...
Tutmadı bu öngörüm...
Acaba Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) yapısı değişeceği için rahatsızlık duyan A. M. Celal Şengör ile Aydın Doğan’la yolu ayrılan Uğur Dündar birlikte o boşluğu doldurabilir mi?
O zaman bana gelen e-postalarını göndereceğim bir adresi olacağı için sorunum biter...