ARAKAN,

Dr. İbrahim ALTAN

1937 yılından bu yana defalarca zulüm, katliam ve tehcire muhatap olan Arakan Müslümanları yine aynı senaryo ile karşı karşıya. Arakanlılar son olarak 3 Haziran 2012’de başlayan olaylar sonucunda sayıları belli olmayan fakat 50 bin civarında olduğu tahmin edilen kayıp ile İslam Dünyası’nın gündemine oturmaya çalışıyor.

Kuzey Arakan Bölgesi’nde radikal Budistler tarafından evleri, köyleri, camileri, okulları, işyerleri yakılan yıkılan, talan edilen Arakanlılar kitleler halinde tek kaçabilecekleri yer olan Bangladeş’e sığınıyorlar. Bangladeş ise “ben zaten kendi halkıma bakamıyorum” gerekçesiyle hem deniz devriyesiyle hem de kara sınırlarındaki devriyeleriyle Arakanlılar’ın ülkeye girişini engellemeye çalışıyor. Bu engellemeler sırasında pek çok kişinin denizde ve nehirlerde hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Bütün engellemeler rağmen pek çok Arakanlı ise Bangladeş’e sığınmış durumda. Yeni gelenler bir yandan eskilerin yanına, kulübelerine,  yerleştirilirken diğer yandan yeni kulübeler yapılmaya çalışılıyor.

 

Deniz Feneri olarak canını kurtarıp kaçanların gıda vb. ihtiyaçlarının giderilmesi için Bangladeş- Arakan sınırında kurulan ikisi BM’ye bağlı, resmi, üçü gayrı resmi kamplardan bir tanesinde yağmur altında yardım dağıtımı gerçekleştirdik. İlk etapta 1500 ailenin gıdasını karşıladık ve yaklaşık 40 ton gıda malzemesi dağıttık. Gıda maddeleri; pirinç, un, kırmızı mercimek, süt tozu, yağ, tuz, şeker ve bölgeye has diğer gıdalar. Ayrıca bağışçılarımız tarafından Arakanlı mülteciler için emanet edilen zekât ve fitreler de kendilerine ulaştırıldı. Yardım dağıtımları sırasında herhangi bir kargaşa yaşanmıyor. Kendilerine kupon dağıtılanlar sıraya girerek yardımlarını alıyorlar. Yapılan yardımlar onlar için bir umut kaynağı olabilirse ne mutlu. İnşaallah en yakın zamanda tekrar bölgeye giderek mültecilere yönelik yardım çalışmalarımız devam edecek.

 

Mültecilerin kaldıkları kampların durumu içler acısı; tüm sosyal imkânlardan uzak, çok küçük kulübeler, belki sekiz belki on metrekare. Kulübe diyorum zira Bangladeş Arakanlı mültecilerin kalıcı olmasını istemiyor bu yüzden de ev yapılmasına müsaade etmiyor.  Bu insanların ise acilen eve ihtiyacı var. Kamplarda yaşayan insanların geleceklerinden bir beklentileri yok. Geldikleri yerde bıraktıkları aileleri için endişe duyuyorlar, onları düşünüyorlar. Eşi ve dört oğlunu kaybeden bir anne kızı ve torunuyla kaçabilmiş, damadı ise tutuklanmış. Şimdi damadının durumu onları derin endişeye sevk ediyor. Pek çok kadın başına kötü bir şey gelmemesi için uzun süre ormanda saklanmış sonra gizlenerek Bangladeş’e sığınmış.  Hatta baskınlar sırasında bazı kadınların bebeklerini alamadan ormana kaçtıkları ve bebeklerinin akıbetinden habersiz olduğu anlatılıyor. Yine başka bir hanım dört oğlunu kaybetmiş eşi ise kayıp. O da geleceğe boş gözlerle bakıyor.

 

Diğer taraftan Budistler özellikle camileri yakmışlar. Bunun sebebini irdelediğimizde ise aslında buralarda yapılan dini eğitim faaliyetlerinin engellenmek istendiği ortaya çıkıyor. Zira Arakanlılar Bangladeş’teki dini eğitim kurumlarında çocuklarını okutup tekrar Arakan’a dönmelerini sağlamışlar ve onlar da dini eğitim için seferber olmuşlar. Pek çok din adamı, âlim öldürülmüş pek çoğu da hapsedilmiş durumda. Hapiste olanların ise akıbetleri meçhul hatta hapishanelerdekilerin öldürülmeye başlandığı anlatılıyor.

Kendisi hakkında yakalama ve öldürülme kararı çıkan bir Hadis âlimi birkaç öğrencisi ile birlikte Bangladeş’e sığınabilmiş, eşi ve çocukları ise Arakan’da kalmışlar. Onun ağlamaya hazır gözlerle derinlere bakması beni çok sarstı. Kendisiyle konuştuk bir yıllık ihtiyacını karşıladık inşaallah hemen derslere başlayacak.

Myanmar yönetimi çok yönlü bir soykırım yapmakta, yapanlara yardımcı olmakta. Öyle ki resmi makamlar tarafından yapılan beyanlarda açık olarak “Müslüman halkın aslen Myanmarlı olmadıkları Bangladeşli oldukları ve memleketlerine dönmeleri” gerektiği dile getiriliyor. Hatta bu konuda daha da ileri giderek “Arakanlıları isteyen ülkenin alabileceği” açıkça söylenebiliyor. Bu beyanatlardan da Myanmar yönetiminin akıl tutulmasına uğradığı anlaşılıyor.

 

Bundan sonra neler yapılmalı? Arakan için Türkiye liderliğinde bir inisiyatif başlatılmalı ve başta BM olmak üzere, İslam İşbirliği Teşkilatı, ASEAN ile diğer uluslararası kuruluşlar devreye sokulmalı ve katliam bir an önce durdurulmalıdır. İkinci kademede ise acilen insani yardım kuruluşları Arakan içine girerek faaliyet yapabilmeliler. Zira şu anda Arakan içinde kalanlar gıda, sağlık ve barınma konularında acil yardıma muhtaçlar. Üçüncü kademede ise yakılan köylerin, camilerin ve okulların imarı ile işyerleri yok edilenlerin işyerlerinin imarı gerekiyor.  Myanmar yanında Bangladeş’te kalan mültecilerin durumu da iyileştirilmeli, kaldıkları kulübeler eve dönüştürülmeli. Bu konuda Bangladeş mutlaka ikna edilmeli. Tabi bu söylediklerimin hepsi de siyasilerin çalışmasına ihtiyaç duymakta.

 

Biz değerli bağışçılarımıza yaptıkları yardımlardan dolayı çok teşekkür ediyor ve onlardan yardımlarının devamını istiyoruz. Zira hem gıda yardımları devam edecek hem bir mobil sağlık hizmeti vermek istiyoruz hem de Arakanlı mültecilerin çocuklarının eğitimleri sağlanmalı. Bütün bunların yapılması bağışçılarımızın ilgi ve alakasına ihtiyaç duyuyor.

  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.