Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir.” Into The Wild’2007
Her toplumda insan karakterinin olumlu nitelikleri değerli olmuştur. Bunların başında diğerkâmlık, empati ve yardımseverlik gibi duyguların güçlü bulunması olumlu karakter özellikleridir. Ancak son yıllarda giderek daha fazla insanın yalnızca kendini düşünme (bencillik) eğiliminde olduğu da yaygın bir kanaattir. Diğer taraftan dijital çağın modern gençlerinde cömertlik gibi mükemmel bir karakter özelliğine nadiren rastlanır oldu. Bu duygudan yoksun kalmak onları zalim, alaycı ve bencil olmaya doğru itiyor. Bu gençler, hayatta kalmak ve başarıya ulaşmanın tek yolunun bu olduğuna; merhamet, empati, hoşgörü ve cömertlik gibi karakter niteliklerinin ise zayıflığın bir göstergesi olduğuna inanırlar ve bunu da vahşi bir dille her ortamda ifade etmekten çekinmezler. Bu yüksek karakter nitelikleri zayıflık mıdır yoksa hayatın anlam şifreleri mi?
Toplumsal huzur dediğimiz şeyin ana kaynağı güven duygusudur. Öteden beri güven duygusu yetersiz olanlar, kendilerinde olanı paylaştıklarında güvenliklerini kaybetme tedirginliği yaşarlar. Maddi imkânlarını paylaştıklarında ihtiyaç zamanında zor durumda kalacaklarını, ilgi ve sevgilerinden verdiklerinde de ego tatmininde eksilme neticesi onur ve saygınlık kaybına uğrayacakları zannına kapılırlar; Bunun altında yatan şey güvensizliktir, kendine, yakın çevresine ve maneviyata karşı güven eksikliği… İlgi ve sevgi göstermede, bilgi paylaşımında ve maddiyatta cömert olmak güven duygusu yüksek, nerde durduğunu ve ne yaptığını bilen sağlam karakterli insanların özelliğidir.
Cömert insanlar vericidirler, paylaşımcıdırlar çünkü güven duyguları sağlamdır. Onların, “gayretle çalışarak verdiklerimden fazlasını yeniden kazanabilirim” şeklinde dile gelen özgüvenleri vardır. Diğer taraftan onlar, “Zor duruma düştüğümde güvenebileceğim yakınlarım ve çevrem var” diye düşünen ve bu yüzden asla kendilerini yalnız, güvensiz ve çaresiz hissetmeyen insanlardır. Elindekini paylaşamama yani cimrilik hem insanın maneviyatının zayıflığını ya da moral değerlerden yoksun olduğunu gösterir, hem de öz benliği ve çevresiyle olan bağlarının gevşekliğini… Bilelim ki cimrilik tam anlamıyla bir manevi güvensizlik halidir.
Çok yanlış olarak algılanıp uygulanan bir deyim vardır: “Marifet iltifata tâbidir.” Burada kastedilen iltifat pohpohlamak ya da dalkavukluk anlamında değil; dikkatle ilgi gösterme anlamındadır. İster derdini anlatmaya çalışan birine tam yönelme şeklinde olsun, ister kendini ortaya koymaya çalışan bir çocuğa veya mevkii bizden daha düşük olan birine dikkatle yönelme şeklinde olsun iltifat marifetleri ortaya çıkarır. Bu bağlamda cömertlik duygusunun harekete geçmesi dikkate bağlantılıdır ve temel taşı da empatidir.
Dikkatin ortaya çıkardığı empati ile başkalarının acılarını anlayabilir ve onlara yardımcı olma motivasyonu elde ederiz. Bu sayede cömertlik varlığa kavuşur. Ancak dikkat ederseniz ilgi gösterir, iltifat eder ve empati duyarsınız. Öyleyse “dikkatle gelişen ilgi ve empati başlı başına cömertlik eylemleridir.” İçinde yaşadığımız kaotik bilgi çağında karşımıza çıkan birisi ile empati kurabilmek, bir iyilik fırsatını değerlendirebilmek öncelikle dikkat düzeyimiz ile alakalı; aslına bakarsak günümüz dünyasında kişisel ve toplumsal hangi gelişme ve kazanım dikkatin bir ürünü değil ki?
Empati, ilgi ve sevgide cömertlik, umulmadık cevherleri ortaya çıkarma potansiyeli bakımından yerine göre maddi cömertlikten bile önemlidir. İnsanın ilgi ve sevgide cömert davranması gereken kişiler öncelikle yakınları ve arkadaşlarıdır. İlgimizi ve sevgimizi ifade eden bir çift söz ya da ayıracağımız beş-on dakika muazzam bir cömertliktir, fakat daima egomuz baskın çıkar ve temasta olduklarımızın şımaracağı endişesi bizi bu şahane duygu deneyiminden mahrum bırakır. Diğer yönden bakınca anlayabiliyoruz ki bu mesele insanın kendisine karşı hissettikleriyle doğrudan alâkalıdır; kendini seven kişi bu olağan üstü duygulardan kendini mahrum bırakmaz.
Sosyal deneylerle ve saha araştırmaları ile desteklenen bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, maddi imkanlarını, bilgilerini, ilgilerini ve sevgilerini yalnızca kendileri için değil başkalarıyla paylaşanların beyinlerinde mutluluk hormonları düzeyleri dikkat çekici miktarda artar ve bu insanlar kendilerini daha iyi hissederler, daima mutludurlar ve daha uzun yaşam süresine sahiptirler. Ziyaretlere, muhtaç olanlara, konuk ağırlamaya cömertçe harcayanların hayatları anlamlı bir dolulukta geçer ve onlar psikolojik ve sosyal sağlıklarının farkında olanlardır.
Gerçekte fedakâr, cömert ve empati sahibi olmak yemek ve cinsî ihtiyaçlar kadar doğal bir yöneliş iken nasıl oluyor da günümüz insanları bu kadar bencil ve cimri olabiliyorlar? Bu soruya verilecek tek bir cevap var ve biz onu aslında yazının girişinde verdik: Güven duygusunun zayıflığı! İster akıl danışan birine ilgi göstermek, ister bir yardım kuruluşunu desteklemek, ister bir çevre organizasyonu ya da toplum yararına çalışan bir STK için fedakarlıkta bulunmak olsun; cömertlik, iyilik ve fedakarlığı benimseyenler dünyanın daha iyi bir yer olması ve insanların daha iyi hissetmesini sağladıkları için fıtratlarından kaynaklanan mutluluk ve huzur atmosferinde yaşıyorlar.
Çağdaş küresel tüketim sisteminin kitleleri daima hizada tutmasının ilk dayanağı “kaos ve güvensizlik” ortamının sürekliliğini sağlamaktır. Bu küresel egemen düzeninin olanca medya gücü ve elinde tuttuğu iletişim imkanlarıyla insanlara pompaladığı şey, güvensizlikle gelen bencillik ve cimriliktir. Cimriliğin maddi olanakları paylaşmaktan kaçınmak kadar ilgi, bilgi ve sevginin paylaşılmasında da kendini çok yoğun olarak gösterdiği günlerden geçiyoruz. Şahsi arzuları için vahşi bir israf ile harcamaktan çekinmeyen günümüz insan modeli, ihtiyacı olana vermek söz konusu olduğunda avuçlarını demir pehlivan gibi sıkmak üzere tasarlanmış!
Cömertliğin bu saydıklarımız dışında elbette başka muazzam kazanımları da var… Cömertlik ve paylaşımı hayat tarzının bir parçası haline getirenler kendilerini çok iyi hissederler ve vücutlarında harika değişimler başlar. Mesela bir şeyleri cömertçe paylaşan insanlarda kan basıncının düşmesi stres seviyesinin azalmasına yol açar; ve bunun sonucu strese bağlı sağlık sorunları ortaya çıkmadan önlenmiş olur. Konuyla alakalı birçok araştırmayı incelediğimizde “cömertçe iyilik yapmanın bütüncül sağlığa şaşırtıcı düzeyde olumlu etkilerini” görebiliyoruz…
*İyilik ve cömertlik genel sağlığımızı iyileştirir ve sürdürülebilir kılar,
*Empati ve minnet duygularımızı geliştirir,
* Yaşam zevkimizin artmasına yol açar,
*Kişisel öz değerlerimiz yaşamımızda daha yüksek bir yere çıkar,
*Öz saygının artmasını sağlar,
*Sosyal ağımızı genişletir,
* Kelebek etkisi ile başkalarını harekete geçirir.
Cömert olun; huzurla, güvenle ve sağlıkla uzun yaşayın…