BİRİKTİRMELİSİN demişti önemle, anı biriktirmelisin.
Kavrar gibi oldum ama tam kavrayamadım ne demek istediğini.
An biriktir başka, anı biriktir daha başka. Ses bakımından benzerlik içeriyorlar ama mahiyet farkları da var ve önemli.
İki kafadar oturmuş sahilde bir duvar dibine hem çaya yükleniyor hem de tatlı tatlı müzakere ediyorlardı.
İlk dakikalarda tartışıyorlar gibi anlaşılsa da durum hiç de öyle değildi.
Açıyorlardı birbirlerini…
Birbirinin açısından bakmayı deniyorlardı.
Ne güzel. Ne kadar doyurucu.
İmrenmedim desem kendimi yanıltmış olurum, sizi de.
Sohbet dediğin böyle olmalı. İçinde beklenmedik nükteler barındırmalı.
Şaşırtmalı.
Hatta sarsmalı kimi zaman.
Diğer masalarda memleket ve dünya kurtarılırken bu iki gönüldaş halleşiyorlardı.
Hallerini arz ediyorlardı muhabbetle.
Ânı yaşıyorlardı.
Ve üstelik çok da güzel bir anı bırakıyorlardı.
Ben aslında hâtıra demeyi seviyorum.
Hâtıra hatıra dokunan, dost tarafından da değer biçilen, kıymet verilen, kadife bohçalara üşümesinler diye sarılıp saklanan bir muhteva barındırıyor çünkü.
Ya anı öyle mi?
Aniden kaybolup gidecek gibi sanki. Ürkütüyor beni.
Tam bilmiyorum, onun için sanki dedim ya zaten dostum.
Bir de şu var: An’ları biriktirmek ile anı biriktirmek aynı şey mi?
Değil. Asla değil.
Biriktirdiğimiz anlardan oluşuyor hayat. Anı ise zaman zaman sığındığımız korunağımız.
Kendimi sessize aldım ve onları bir yancı gibi dinledim.
Üşüyen ellerime yeni gelen çay çok iyi geldi.
İçim sıcaktı zaten elleri mi de bardakla ısıttım.
Ne zaman mı yaşandı bu?
Yıllar önceydi. Ama dün gibiydi. Yok, yok az önceydi sanki.
Şimdiydi diyesim geliyor, anlayın artık.
O anda kalmadı benim için şimdime misafir geldi.
Etkilenmiştim demek ki.
Bir daha görmedim onları Üsküdar sahilinde… Her indiğimde gözlerim arıyordu üstelik. Olabileceklerini tahmin ettiğim yerlere de baktım ama nafile. Bulamadım.
Acaba dedim, acaba gönüllerine mi çekildiler.
İçimdeki diğer ses oradan hiç çıktılar mı ki diye cevap verince sustum çaresiz.
Hükmüm şu merak ederseniz eğer.
Onlar birbirinin mihmanıydı.
Gönüllerinin misafiriydiler. Hiç dışarı çıkmadılar. Üşümediler. Sardılar her daim. Yaban rüzgârlara maruz bırakmadılar. Kolladır zarar verici unsurlardan. Sakındılar gözlerini çerden çöpten sakınır gibi yüreklerini…
An mı biriktirdiler, anı mı topladılar siz karar verin.
Benim kanaatim anlarına değer verenlerin anıları da kıymetli olur.
Anlarımız kutluysa eğer anılarımız da mutludurlar.