Başbakan Erdoğan, anayasa reformunun, 'değişen Türkiye'ye ayak uydurmak için şart olduğunu vurguladı. Bir 'miladın' yaşanmakta olduğuna ve ülkenin artık dünya standartlarını talep ettiğine dikkati çeken Erdoğan, "Bu taslak, artık kabına sığmayan Türkiye'nin taslağıdır. Bu taslak, güçlü Türkiye'nin yolunu açacaktır." görüşlerini dile getirdi.[1]
Sayın Başbakanım siz ne söylerseniz söyleyin Sayın Baykal ve Bahçeli karşı çıkacaktır.
Karşı çıkmak zorundadırlar.
Karşı çıkmaz iseler kendilerine karşılar demektir. Maalesef Türkiye’de bilinen siyaset böyle bilinir, böyle anlaşılır, böyle de uygulanır. Aslolan Partilerin kazanacakları oylardır. Halkın tarafına olan söylemler ise sadece seçim öncesi popülist yaklaşımlardır.
Dün dündür, bugün bugündür derler. Seçimlerde şu kadar oy alamazsam Rodos’a kadar yüzerim derler ama, seçimden sonra seçim atmosferinde böyle şeyler normaldir derler.
Sebeplerini şöyle izah edeyim.
· Mevcut durumda bir anayasa değişiklik paketini CHP’nin veya MHP’nin hazırladığını ve sizinde valla biz de tam böyle düşünüyorduk dediğinizi varsayalım.
· İşte bu noktada Ham Sayın Baykal hem de Sayın Bahçeli yine kendi hazırladığı pakete “HAYIR” diyecektir.
· Meclisin bu günkü aritmetik yapısında demokratik bir açılım demek mevcut iktidarı en az bir dönem daha tek başına iktidar yapacak demektir ki…..
· BU ASLA OLAMAZ.
· Çünkü CHP, MHP ve Mecliste grubu bulunan veya bulunmayan partilerin ve de Bağımsız Vekillerin Anayasada değişiklikler yapılıp daha demokratik bir rejim olmasına karşı olabileceklerini sanmam. Parti tabanları da eminin çok yüksek oranda adil bir anayasaya “EVET” diyeceklerdir.
· Bütün problem yapılacak bir değişikliğin kimin ekmeğine yağ süreceğidir.
· Türkiye’nin hastalıklı halinin bir türlü düzelmemesinin tek sebebi dayatma zihniyetinin halkın refah seviyesinin yükselmesini istememesinden kaynaklanmaktadır.
· Refah seviyesi yükselen Halk talepkar olacaktır. Daha iyilerini isteyecektir. Bu onların işine gelmez. Sürekli eleştirenler eleştirilmeyi asla hazmedemezler.
· Halk sorgulamaya başlar.
· Yapılan haksızlıklar karşısında susmaz. Bu derin devletin işine gelmez.
· Ortaçağın derebeylik yönetimlerinde de bu zihniyet geçerli idi. Tarihi bilenler bu tür yönetimlerin halkı nasıl ezdiğini, eğitimden ve sosyal haklardan nasıl mahrum bıraktıklarını açıkça göreceklerdir.
Sayın Başbakanım lütfen Anayasa paketinde gözden kaçırdıklarınız olmasın. Daha sonra vahim sonuçlar doğmaması için lütfen azami dikkati gösterin. Bu gün avantaj olabilecek pek çok şey yarın dezavantaja dönebilir. O yüzden adil olmasını, hem devletin, hem yargının, hem askerin, hem halkın mağdur olmaması için azami dikkati göstereceğinize inancımız tamdır.
Bu paket seçim sonuçlarına nasıl yansır onu bu günden bilmek mümkün değildir.
Lütfen kazanan Türkiye olsun.
Türkiye vesayetten kurtulsun.
Darbe zihniyetinden kurtulsun.
Güçlü ordu, güçlü adalet, güçlü millet, güçlü iktidar olmak Türkiye’de yaşayan hiç kimseye zarar vermez.
Siyasi çıkarlar güdülerek Türkiye’ye zarar verebilecek maddelere yer verilmesin.
Yazımı Şeyh Edebali’nin meşhur vasiyetinden bir bölümle bitirmek istiyorum.
“Halkı yaşatın ki Devlet yaşasın.”
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME