“Ana Evham Mahkemesi”

xxx444

Türbanla ilgili iptal kararının “perde arkası” basına yansıdı. Anayasa Mahkemesi'nin karar toplantısında Başkan Haşim Kılıç'la üye Sacit Adalı “Anayasa değişikliklerini ancak şekil yönünden inceleyebiliriz. Bu nedenle iptal kararı veremeyiz” deyince, diğer 9 üyenin ortak cevabı şu olmuş:

“Ya bir gün Meclis çıkıp da, seçimler 20 yılda bir yapılır diye Anayasa değişikliği yaparsa, buna da mı seyirci kalacağız?”

Vatan ve Milliyet'in manşetlerine yansıyan bu akla ziyan gerekçeyi öğrenmemiz fevkalade aydınlatıcı oldu:

“20 Yıl” muhabbeti, Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa hükümlerini açıkça ihlal ederken konuya hangi pencereden baktığını yani nasıl yüzde yüz siyasi bir karar verdiğini gayet net bir biçimde ortaya koyuyor.

9 üye, fiili olarak hiç bir zaman gerçekleşmeyecek bir hadiseyi gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesi'ni adeta bir “Evham Mahkemesi”ne dönüştürüyorlar…

Mevhum yaklaşımlara, senaryolara dayalı olarak hüküm verebilen…

“Hukukun temel felsefesini hiçe sayan” işbu hükmü verirken de çatır çatır Anayasa'yı ihlal eden…

Bu suretle yetkilerini aşarak kendisini Meclis'in yerine koyan bir Anayasa Mahkemesi ile karşı karşıyayız:

Anayasa'nın gayet açık ifadelerle yazılan 148. maddesi gereği, AYM sadece şekil yönünden incelemesi gereken Anayasa değişikliklerini ilk kez “esas”tan inceler hale gelmiş bulunuyor…

2008'in Anayasa Mahkemesi, 1982 Anayasası'nın mimarı 12 Eylül yönetimini bile geride bırakmış durumdadır!

1982 Anayasası'nı askeri yönetimin vesayeti altında yapanlar (ki onlar da statükocuydu) 148. maddeyi yazarken neden bir gün bir Meclis'in çıkıp da “20 yılda bir seçimler yapılır” diyerek Anayasa değişikliği gerçekleştirebileceği ihtimalini akıllarına getirmediler, acaba?

“20 Yıl” gerekçesinin “seçmece bir saçma” olduğunu ispatlayan bir başka husus da şudur:

1982'den bu yana, neden Statüko'nun herhangi bir kurumu veya adamı ya da bu gibi durumlar için “şok manga, hazır kıta” bekleyen CHP gibi bir parti çıkıp da “AYM'nin, Anayasa değişikliklerini de esastan incelemesi hükmünü getiren bir Anayasa değişikliği yapılmalıdır” demedi?

Anayasa'nın 153. maddesi “Anayasa Mahkemesi, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez” diyor!

Anayasa Mahkemesi'nin son türban kararıyla Anayasa'yı birden fazla maddede çiğnediği açıktır…

AYM, artık her Anayasa değişikliği girişiminde topa “esastan” girip anayasal yetkilerini aşarak/ Anayasa'yı ihlal ederek değişiklikleri iptal edebilir; yani TBMM'nin yasama görevini fiilen AYM üstlenmiş olur!

Bu da “hukukun üstünlüğü” değil; Anayasa'yı çiğnemek, hukuku ayaklar altına almak suretiyle fiilen “Yargı Darbesi” demektir.

Eskisi gibi darbe yapamayan “Kaybeden Statüko”nun amacı “Sivil Anayasa” yaptırtmamaktır:

Baykal “Anayasa değişiklikleri için uygun ortam yok” diyerek Eski Statüko'nun niyetini seslendirmiş oluyor.

Diğer yandan, Washington'daki Neo-Con sözcülerinin her fırsatta Türkiye'deki Sivil Anayasa hazırlıklarından duydukları rahatsızlıkları dile getirdiklerini de hatırlayınız.

Ne yaparlarsa yapsınlar, finalde Yeni Ankara'nın Sivil Anayasa'yı hayata geçirmesini engelleyemeyecekler…

Benden söylemesi!