Amerikan seçmeninin bize mesajı

xxx78

Amerikan seçmeni zoru başardı: Bütün kafa karıştırma gayretlerine ve ortamı bulandırma çabalarına rağmen, ülke tarihinin ilk siyahi başkanını seçebildi. Değişim arzusu herkese hakim oldu ve önüne konulan bütün psikolojik engelleri aşmayı başarıp yerleşik düzene aykırı bir tercihte bulunabildi Amerikan seçmeni.

Bu, dünya için yepyeni bir 'Amerika gerçeği'nin başlangıcı anlamını taşıyor.

Sekiz yıllık Cumhuriyetçi başkan döneminin dünyaya ve Amerika'ya tam faturasını çıkartmak bile çok güç. 11 Eylül uğursuz saldırılarına 'teröre karşı global savaş' başlatarak cevap veren George W. Bush'un bu kararı bir milyona yakın insanın hayatına mal oldu. Amerikan ekonomisini krizlerden uzak tutmaya yarayacak 1 Trilyon doların üzerinde bir kaynak Irak halkının tepesine bomba olarak düştü. Başkanı yüzünden, Amerikalı, dünyanın en sevilmeyen insanı haline dönüştü.

Barack Obama'nın başkan seçilmesi bütün bu yanlışlıkların telâfisi fırsatını sunuyor ABD'ye...

Bizler de bugünden başlayarak Türk-Amerikan ilişkilerinin alacağı yeni biçim üzerinde yoğunlaşmalıyız. Washington'da ipleri eline alacak kadro, şimdiki yönetimin yaptığı hataları düzeltmekle işe koyulacaktır ve atacağı her adım Türkiye'nin varlığı ve etkisini hatırlamasına sebep olacaktır. 'Sıfır hata' hedefi konulabilir ve o yolda tedbirler alınabilirse, Obama'nın başkan seçilmesi, Türkiye için de büyük bir şans haline dönüşebilir.

Lütfen heyecanlanmayalım.

Heyecanlanmayalım, çünkü Türkiye, hiç değilse bir süreden beri, Demokrat Barack Obama'nın Oval Ofis'teki dünya haritasına baktığında varlığından güven duyacağı bir ülke olmaktan hızla uzaklaşıyor. Tankla-topla sorunların çözüleceğine inanan Bush'un anlayabileceği dilden çözümler peşinde bir ülke görüntüsünde Türkiye. 'Terör' ile sosyolojik gerçekliklerin dayattığı 'sorun' arasındaki o kalın çizgi bir süreden beri belli-belirsiz bir hal aldı çünkü.

Obama “Demokrasi ve insan hakları istikametinde değişim” sloganıyla ABD'de Beyaz Saray piyangosunu kazanmışken, bizde en az işitilen, yokluğu yüzünden şikâyet konusu yapılmak üzere kullanılan sözcüklere dönüştü demokrasi ve insan hakları kavramları... ABD 40 yıl önce 'köpek' derekesinde gördüğü ve mekânları ortak kullanmasına itiraz ettiği siyah adamın eşitliğini içlerinden birini başkan seçerek bütün dünyaya bir kez daha ilân etti; buna karşılık, bizden “Ya sev, ya terk et” anlamsız sesleri daha sıklıkla çıkmaya başladı.

Bu âhenk bozukluğunu tez elden gidermezsek, Obama'nın başkan seçilmesinin kapımıza kadar getirdiği fırsatı kendi elimizle tepmiş oluruz.

Obama'nın ancak şimdi Amerikan halkına tattırdığı coşkuyu Türkiye tam iki kez yaşadı yakın tarihinde. Yeni ABD Başkanı'nın seçim kampanyasında savunduğu değerler, Ak Parti'ye iki seçim kazandıran ilkelere hiç de yabancı değildir. Obama ne kadar 'değişimi' temsil ediyorsa ABD'de, Ak Parti de, özellikle 'vatandaşlık bağları' söz konusu olduğunda, o kadar 'değişim' yanlısıydı Türkiye'de.

Ak Parti, Obama'lı dünya gerçekliğine, 'değişim' bayrağını yeniden ele alarak mukabele etmelidir.

Amerikan seçmeninin mesajını en iyi alması gereken insanlar bizim ülkemizde...