Amerikan Doları İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılından beri, yani 77 senedir, dünyada rezerv para konumundaki kur olarak kullanılıyor. Amerikan Dolarının herkesin kullandığı ve bazılarının biriktirdiği bir para birimi olmasının sebebleri dirençli, stabil ve kolay ulaşılabilir olması. Hem de 1971 yılında dönemin ABD Başkanı Nixon’ın aldığı “altın standardından çıkma” kararından sonra artık altın karşılığı olan bir para birimi olmamasına ve o günden bugüne alım gücünü çok büyük oranda kaybetmesine rağmen.
Aslında Dolar her kağıt para gibi değer kaybediyor. 1971 yılında 1 ons altın 35 Amerikan Doları idi. 2022 yılında ise 1 ons altın 1770 Amerikan Doları. Yani Dolar son 51 sene içerisinde altın karşısında %98 değer kaybetmiş.
Bu kadar çok değer kaybetmesinin bir neticesi olsa gerek son yıllarda Doların rezerv kur hegemonyasına karşı bir hareket var. ABD’nin çeşitli sebeplerle bazı ülkelere parasal yöntemlerle ambargo uygulaması, mesela bu ülkeleri Swift sisteminden çıkarması, birçok ülkeyi tedirgin etmiş ve bu ülkeleri Dolar dünyasından çıkmaları konusunda ciddi bir düşünceye sevketmiş görünüyor.
Kimilerine göre bir “kur” mücadelesi başlamış durumda ve neticesi global parasal sistem resetlemesi (global monetary system reset) olabilir. Özellikle Rusya ve Çin’in başlattığı bu mücadeleye Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve Suudi Arabistan da katılmış görünüyor. Amaçları rezerv kur hükmündeki Amerikan Dolarına alternatif(ler) bulmak. Bu ülkelerin uygulamaya başladıkları hareketleri şöyle sıralayabiliriz:
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin & Güney Afrika (BRICS): Kendi kurlarından oluşacak bir sepet-bazlı rezerv kur geliştiriyorlar. BRICS’i oluşturan ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılalarının (GSMH) toplamı yaklaşık 27 trilyon Dolar ve dünya GSMH’sinin dörtte birine eşit.
Rusya: Altın-Ruble dijital parası üzerinde çalışıyor ki dijital paranın karşılığı altın olacak. Batı’nın altın fiyatlarını manipüle ettiğini iddia ederek Moskova’da bir altın borsası kurmak istiyor.
Çin: Uluslararası ticarette kullanmak istediği dijital bir kur test ediyor. Tüm dünyadan altın ithal ederek altın rezervlerini arttırıyorlar ve toplam rezerv miktarını gizli tutuyor ve açıklamıyorlar. Dünya altın üretiminin de %50’si Çin’de yapılıyor ve kendi madenlerinden çıkardıkları altınların ihracatı yasak. Çin’in bu rezerv altınlarını geçmek istediği yeni dijital kura maddi karşılık olarak göstereceği düşünülüyor.
Suudi Arabistan: Ürettiği petrolün fiyatının New York Borsasında belirlenmesine karşı çıkıyor ve kendi fiyatını belirlemek istiyor.
Bu hareketlerin neticesinde Amerikan Dolarının rezerv kur hegemonyasını zayıflatabilecek alternatif bir kur çıkar mı bilinmez. Ama Amerikan Dolarının aşırı değerlenmesiyle borçları durduk yere artan Batılı olmayan ülkeler, ki bunlar dünya nüfusunun yaklaşık %80’i, bu hareketleri dikkatle takip ediyorlar. Birçoğu da son yıllarda aksiyon alarak Merkez Bankalarındaki altın rezervlerini sessizce arttırma yoluna gidiyorlar.
Rezerv kura sahip olmanın sağladığı avantajları korumak isteyen ABD’nin bu girişimlere nasıl tepki vereceği ve önlemek için ne tür aksiyonlarda bulunacağı merak konusu. Kesin olan bir şey var ki, bu mücadele kolay olmayacak ve oldukça çetin geçecek.
Yazımı enteresan bir not ile bitirmek istiyorum. İlk dijital paranın çıkışı ve Batılı olmayan ülkelerin altın rezervlerini arttırma kararı 2009 yılına denk geliyor. Yani ABD’de mortgage krizi ile başlayan ve Amerikan tarihindeki en büyük iflas olan yatırım bankası Lehman Brothers’ın 2008’de iflası ile sonuçlanan büyük buhranın hemen ardından. Arada bir bağ var mı bilemiyorum ama araştırmaya değer bir konu.