Amerikalı olmak, Amerikada olmak, Amerikancı olmak yada hiçbiri. Malesef iki alternatif sunmakta yeni dünya düzeni. Kendisinden olmayanı da düşman olarak görmekte. Amerikalı olmak öyle basit bir tanım değil. Amerikan kültürü dünyayı öyle bir sarmış ki her alanımızı kaplamış. Hemen hemen tüm dünya milletleri de bundan nasibini almış durumda. Dilinden, müziğinden, giyiminden, ticaretinden, yemek tarzından ve daha burda zikretmediğim bir çok alanda etkilenmiş durumdayız. Ne gariptir ki Amerikaya gelmeden, burda yaşamadan kendince bu dönüşümü yaşayanlar da var. Kendi kültürünü acımasızca hiç edenlere, kıraldan çok kıralcı olanlara da Amerikancı diyorum. Onlar sadece güçlüden yanadırlar çünkü. Modası ve gücü geçtiğinde kendilerine başka dayanak bulurlar.
Her türlü milleti ve kültürü kendi bünyesinde barındırırken aynı zamanda da dünyayı dönüştüren Amerika trajik bir sona doğru ilerlemekte. Amerikada doğmayan Amerikalılar ve de Amerikancılar da Amerikaya en büyük zararı vermekte bence. Tıpkı güçlünün yanındaki dalkavuk ve parazit gibi. Hiçbiri seçeneğini tehlike olarak görmesi sonun başlangıcı aslında. Çünkü Amerikalı ve Amerikancı olmayandan müsbet faydayı sağlamayarak kendisini üstün kültür görmeye başladığı an kaybetmeye başladığı andır. Oysa dünyanın her yerinden gelen göçmenlerin katkılarıyla her türlü zenginliğe ulaşmıştı.
Bu bağlamda biz Türklerin durumu da ilginç. Çünkü biz başta batılı olarak geliyoruz buraya. Yani başta Amerikalı olarak geldiğimizde neyi başarabiliriz ki? Benzeri durum Avrupadaki insanımızda da sözkonusu. Yoksa altı milyon civarındaki Müslüman Türkün Avrupaya etkisi bu mu olurdu? Hatta bize nekadar batılı olduğumuzu söylediklerinde ne çok seviniyoruz değil mi? Kültürel açıdan ezik ve dinsel açıdan da mahçup olduğumuzda neyi değiştirebiliriz? Oysa batının geldiği bu son noktada değişimden başka çaresi yok. Hem de O hiç düşünmediği hiçbiri seçeneği. Yüce Kuranda buyurulduğu gibi “İnanıyorsanız üstünsünüz”. O zaman gücümüzün ve üstünlüğümüzün farkına varalım ve gereğini yapalım.