Peygamber Efendimiz (sallallallahü aleyhi vesellem), “Bir mü’minin hayat tarihini yazan kişi onu yaşatmış gibi olur.” buyurmaktadır. Bu yüzden İslâm âlimlerini ve evliyâsını bilim dünyasına tanıtmayı ve gençlere örnek teşkil etmelerini sağlamayı bir vecîbe addettik.
Abdullah Hilmi Efendi, Amasyalı Yûsuf Efendizâde Muhammed Efendi’nin oğludur. 1674 senesinde Amasya’da doğdu.
Din ve fen ilimlerinde derin bilgi sahibi olan Yûsufâde Abdullah Hilmi Efendi, kırâat ilmini babasından, Arabî ilimleri İbrâhim Efendi’den, aklî ilimleri Ali bin Süleymân Mansûri ve Kara Halîl Efendi’den tahsil etti. Abdullah Efendi, Halvetî yolunun büyüklerinden Şeyh İlyâs Sakızî’nin sohbetlerinde yetişip, tasavvuf yolundaki seyr ve sülûkunu tamamladı ve icâzetname aldı. 1735 senesinde Çorlulu Ali Paşa’nın sadrazamlığında Saray-ı hümâyûn hocalığına tayin edildi ve sonraları eser yazmağa başladı.
Yûsufzâde Abdullah Hilmi Efendi, hacca gitmeğe niyet ettiğinde, eski sadrâzam Yeğen Ahmed Paşa, yolculuk ihtiyâçlarına yardımcı olmak üzere bin altın hediye etti. Hicaz’a gittiğinde, Hicaz, Mısır ve Şam’daki âlimler, kendisinin tefsîr, hadîs ve kırâat ilmine dâir derslerini dinleyip, bahsi geçen ilimlerdeki ihtisasına hayran oldular.
Abdullah Efendi, elli sene ders okuttu ve çok talebe yetiştirdi. Talebelerinin en meşhûru, Üsküdar’da medfûn olan Müftîzâde Muhammed Sâdık Erzincânî ile Bursa’da medfûn bulunan Benderli Şeyh-ül-kurrâ Ebû Bekr efendilerdir.
Abdullah Efendi, önce Sultan Üçüncü Ahmed sonra da Sultan Birinci Mahmûd ile görüşüp, her ikisinden de izzet ve ikram gördü. Mahmûd Hân onu saray içinde kendisinin inşâ ettirdiği Sarây-ı hümâyûn Kütüphânesi’nin hâfız-ı kütüplüğüne ta’yin etti. 1754 senesi Zilhicce ayında İstanbul’da vefât etti. Topkapı hâricinde Maltepe Caddesindeki kabristanlığın sağ tarafında, babasının kabri yanında medfûndur. Vefâtına kadar burada ilmî çalışmalarda bulundu. Şiirle de alâkası olduğundan, “Hilmî” mahlâsıyla, Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler söyledi. Peygamberimize (aleyhisselâm ) âit bir na’tı şöyledir.
Fezây-i dergâhin kân-ı atadır yâ Resûlallah!
Cenâb-ı melce-i ehl-i recâdır yâ Resûlallah!
Yûsufzâde Abdullah Hilmi Efendi, çok kıymetli eserler yazdı.
Bunlardan bazıları şunlardır:
1- Buhârî-i şerîf şerhi: Buhârî-i şerîfe yirmisekiz sene zarfında yazdığı otuz cild üzerine mufassal (geniş tafsilatlı) bir şerhdir. Eserini pâdişâha hediye ederek pek çok takdîr ve tebrike mazhar oldu. Bin altın, bir kat kıymetli elbise ile taltif edildi. Müellifîn el yazısı ile yazma bir takımı, Fâtih Kütüphânesi’nde, bir takım da Hamîdiye ile Veliyyüddîn Efendi kütüphânelerinde, bir takımı da Serez Kütüphânesi’ndedir.
2-Müslim-i şerîf şerhi İnâyetü’l-mün’im: Yedi cild üzerine yarısına kadar bir şerh olup, bir takımı Hamîdiye Kütüphânesi’ndedir.
3- Nefhatü’l-fâyıha fî tefsîr-i sûret-il-Fâtiha,
4-Hâşiye-i Beydâvî alâ sûret-il-Mülk,
5-Hâşiye alâ âdâb-i nûr Ebi’l-Feth,
6-Hâşiye alel Hayalî,
7- Hâşiye alâ Kara Dâvûd mine’l-mantık.
8- Hâşiye alâ Şerh-i Kadmîr,
9 Ravdatü’l-vâ’izîn,
10-Kâfiyenâme: Arapca lügat, Farsça ile şerh edilmiştir, bir nüshası Nûr-i Osmaniye Kütüphânesi’ndedir,
11-Reddül’-kırâat-i bi’ş-şevâz (25 Hk 2018/2),
12 Risâle Beyân-i merâtibi’l-meddât (Konya Bölge Y. Ktb., 32 Ulu 454/1) ,
13- Tuhfetü’t-talebeti fî beyân-i meddât-ı taraf-it-tayyibe,
14- el-İhtilâl fî Vucûhi’l-İhtilâf (19 Hk 208/2),
15-Mehâricü’l-hurûf.
16- Zühretü’l-hayâti’d-dünyâ , (10 Hk 497/1),
17- Risâle-i Harfi’d-dâdi’s-Sahîh (Maramara İlahiyat Ktb., 11577/US 0064),
18) Kelâmü’s-senî fî mevlidi’l-Mustafâ,
19. Şerhü’l-Manzûme fi’l-Kıraât (19 Hk 208/1),
20. Tenbîhât (21 Hk 294/2),
21. Mürşid mine’l-Kırâati’l-Aşere=Mürşidü’t-Talabe (İstanbul, 1312),
22. Risâle fi’l-Vücûh min Tarîki’ş-Şâtıbiyye ve’t-Teysîr (Marmara İlahiyat Ktb., 11555/US 0059). Eserlerinin tamâmı ellibeş adettir.