Son olarak ne demiştik: İşte bütün mesele bu! Neye istinaden demiştik, kısaca hatırlayalım: Komünizm gitti... Kapitalizm gidici... İyi de; gidenlerin yerine ne gelecek, kim gelecek, nasıl gelecek, kim getirecek? Tamam, biliyor ve iman ediyoruz: Hak geldi, bâtı zâil oldu. Bâtılın zâil olması için Hakkı kim getirecek? İşte bütün mesele bu!
İnsanlığın ve insanlık tarihinin bütün güçleri ya yenilmiş, ya kenara çekilmiş, ya susmuş, susturulmuş; ya da her şey hazır da, müjdeli ve saadetli bir huruç hareketi ile Hakka ve adalete dayalı yeni bir medeniyetin henüz vakti gelmedi mi, ne?
Bence o vakit geldi ve geçmesine geçiyor da; sünnetullah gereği, boşluk kabul etmeyen tabiatta Hak gelinceye kadar envai çeşit bâtıllar var olmaya ve hükümranlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar!
Ne zamana kadar?
Hakkı hak bilip ona ittiba edenler onun önce 'bilgi'sine erişinceye ve o bilgiye eriştikten sonra onu 'amel'e dönüştürünceye kadar; yani hayatın ilmî, dinî, iktisadî ve özellikle idarî/siyasî her alanında 'ilim' ile 'amel', 'teori' ile 'pratik' bir araya gelip at başı bir arada hareket edinceye kadar.
Asıl mesele de işte budur ve son zamanlarda içimizde ve dışımızda gelişen bütün olayları bir de bu pencereden bakarak değerlendirmenizi tavsiye ederim.
Elbette biz kendi aklımızca bunları düşünüyor ve değerlendiriyoruz...
Bir de her şeyin Yaratıcısı, Yönlendiricisi, Hakimi, Sahibi var ve olan her şey O'nun hükümranlığında, kontrolünde ve yönetiminde cereyan ediyor...
Biz ise sadece 'Hak' ile 'bâtıl', 'adalet' ile 'zulüm', 'doğru' ile 'yanlış' denilen iki taraftan birini seçiyor ve o taraftaki yerimizi alıyor; aldıktan sonra da üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz...
Bâtılın beş asırdan beri çağımızdaki temsilcisi olan küresel tekel sömürü sermayesi planlamalar yapıyor ve bilinçli şekilde insanlığı istediği istikamete doğru sürüklüyor.
Onlar planlıyor... Allah da planlıyor...
Türkiye'de başlayan 'Millî Görüş ve Adil Düzen Hareketi' zamanla İran'a 'İslâm İnkılâbı' olarak, Rusya'ya 'Glasnost ve Perestroyka' olarak, dünyanın başka yerlerine de başka bir şekilde etki etmiş ve tekel sömürü sermayesinin gücü zayıflamıştır.
Çin güçleniyor: Sömürü sermayesinin Çin'e etkisi zordur, çünkü Yahudiler orada kendilerini istedikleri gibi kamufle edemiyorlar, Çinlilere istedikleri gibi hükmedemiyor.
Sovyetler yıkılmış ama sermaye düşmanlığı bitmemiştir. Eski Sovyet halkları uyanmakta ve tekrar Rusya'nın etrafında toplanmaktadırlar. Eskiden sömürü sermayesinin zoruyla 'kapitalizme' karşı oluşturulmuş bir güç olarak 'komünizm' temsilcisi gibi toplanıyordular; şimdi ise kendi arzuları ve iradeleriyle toplanıyorlar...
AB'de papalık yani dindarlık etkin rol oynuyor, orada yeni şeyler oluyor...
ABD'de halk beklenmeyen bir şey yaptı, Barack Hüseyin Obama başkan oldu!..
Malezya'dan Venezuella'ya, Afganistan'dan Sudan'a her yerde yeni şeyler oluyor...
Küresel tekel sömürü sermayesi bu durumda yeni planlar hazırlıyor ve bu planlara dayanarak yeni politikalar izliyor. Bizce dikkat edilesi planı şu: İslam âlemini organize edip dayanaksız olan süper güçlerle çatıştırmak istiyor. Bunu sağlamak için İran'a farklı baskılar uyguluyor ve kışkırtıyor... Bunu yaparken Türkiye ile Brezilya da devrede görünüyor...
I. ve II. Dünya Savaşları kim tarafından başlatıldı?..
III. Dünya Savaşı kim tarafından başlatılmak isteniyor?...
Aman, işte bu plana çok dikkat edelim ve oyuna gelmeyelim!..
Aman dikkat!