Almanak: Yol haritası

xxx78

İnsanı zaman zaman umutsuzluğa sevk eden bıktırıcı bir tarafı olduğunu Türkiye'nin en iyi bilenlerdenim. 'En iyi bilmek' iddiası övünmeyle ilgisiz; bilgim, yıllardır ülke gündemine dair her gün bir şeyler karalamaktan kaynaklanıyor. Gündemin maddeleri de taş çatlasa birkaç temel konu etrafında dönüp dolaşıyor. Nasıl olur da bıkmazsınız?

Gazetelerde günlük yazılarla okur karşısına çıkanların başarısının tek bir ölçüsü var aslında: Bugün yazdığın yazının yıllardır yazıp durduğunun yeni bir versiyonu olduğunu okura fark ettirmemek...

Bunu bugün itiraf etmemin sebebi son zamanlarda hepimizi heyecanlandırıp umutlandıran gelişmeler yaşanmaya başlaması... Kendinizi kalabalık trafikte gıdım gıdım ilerleyen bir otomobilde seyahat ederken düşünün; önünüzdeki bütün engellerin birdenbire ortadan kaybolduğu ve sürekli bir sonraki vitese değiştiğiniz bir durumdayız bugün...

Yeniden aynı veya farklı engeller çıkabilir ve yolculuğunuz bir kez daha olumsuz etkilenebilir diye endişe etseniz bile, âniden gelen ve adrenalinizi yükselten keyifle dudağınızda gülücükler belirmez mi öyle bir durumda? Durumumuz bu.

Hayır, çok şey olmuş değil; hiç değilse henüz değil. Ancak olanı da küçümsememek gerekiyor: Yakın zamana kadar 'tabu' sayıldığı veya cesaret gerektirdiği için tartışamadığımız ne kadar konu varsa artık yüksek sesle ifade edilebiliyor. Umarım hayal kırıklığına uğramam; hislerim sinir uçları açık olmakla ilgilidir umarım. Görünmez bir Berlin Duvarı varmış ve gözümüzün önünde yıkılmış gibi; Sovyet egemenliğinden kurtulan Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinin duvarın yıkılmasından sonraki heyecanı şu günlerde hepimizi etkisine almışa benziyor...

Dünden farklı hislerin etkisi altına düştüğümüzü dün katıldığım bir tanıtım toplantısında yapılan konuşmaları dinlerken fark ettim. Ali Bayramoğlu ile Ahmet İnsel'in editörlüğünde ülkemizin öndegelen bir grup aydınının fikri katkılarıyla hazırlanmış 'Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim' adlı 'Almanak' ülke gündemine tam zamanında düştü. Adından hemen anlaşılmasa bile, 'Almanak', bir tarafında asker-sivil bürokrasinin diğer tarafında siyasetçiler ile vatandaşların bulunduğu Türkiye'deki siyasi denklemle ilgili çünkü...

'Güvenlik devleti' bir zamanlar Sovyet Bloku ülkeleri için kullanılan bir siyaset bilimi kavramıydı; kavram şimdilerde yoğun biçimde bölge diktatörlükleri için kullanılıyor. 11 Eylül sonrası Bush politikaları ABD'yi de 'güvenlik devleti' ligine sokmuştu. Tahmin edebileceğiniz gibi 'olumlu' bir kavram değil bu. Her şeyi 'güvenlik' açısından değerlendiren ve karşılaşılabilecek bazısı 'muhayyel' tehditlere karşı devletin kendini koruma hakkını öne çıkartan bir anlamı var kavramın...

Türkiye nicedir 'güvenlik devletleri ligi'nden kurtulmaya çabalıyor. Henüz temel konularda ileri demokrasiler standartlarına kavuşulmuş değil, dikenli arazi üzerinde kör-topal ilerlemeye çalışılıyor. Ancak her şeyiyle övünülecek bir demokrasiye ve hukuk devletine sahip olma arzusu her yönden hissediliyor. Eskiden iki kişinin bir köşede fısıltıyla konuştuğu konular bugün toplum önünde enine-boyuna tartışılabiliyor; kızanlar var, öfkelerini kusuyorlar da, ancak gidişi etkileyebilecek bir etkileri olmuyor, olamıyor.

'Almanak'a bir tür demokrasi yol haritası olarak bakmak da mümkün; nereden nereye geldiğimizi ve daha gidilecek ne kadar yol kaldığını haber veren bir yol haritası... Bir önceki 'Almanak' 2006'da çıkmıştı ve kamuoyuyla dün paylaşılan yenisinde üç yılda pek az mesafe kat edildiği görülüyor; ancak bir şeye daha işaret ediyor 'Almanak': Hızlı yürünürse hedefle aradaki mesafenin kısa sürede kapanabileceğine...

Yıllardır hep aynı konuları yazıp dursak da bıkmamızı engelleyen ve yazma güdüsünü içimizde canlı tutan bu heyecan verici yürüyüş zaten... Bu yürüyüşün yol haritası 'Almanak'ı hazırlayanlara teşekkür borçluyuz