Israrla başlığın ilgi çekmesini istiyorum, çünkü bu konu çok vahim bir konu. Kalplere tesir etmeli, vicdanları sızlatmalı, yüreklere değmeli.
„Çocuk ve din“ bugün ki seçtiğim ve nacizane karaladığım bir konu.
Din severek yaşanılan bir eylemdir. Din sıcaklıktır. Din güvendir.
Allah´a samimi bir kul olmak güvenden geçer. Kulluk yaşanılır zorla yaşatılmaz. Çocukların dindar olmasını siz isteyemezsiniz, siz yaşarsınız onlar sizi taklit ederler. Lakin taklit de bir yere kadardır, çocuk neden taklit ettiğinin bilincinde olmalı.
Çocuk namaz kılmalıysa, neden ve kim için namaz kıldığını bilmeli…
Çocuk camiye gitmeliyse, neden ve niçin gitmek zorunda olduğunu bilmeli…
Çocuk oruç tutacaksa niçin tuttuğunu bilmeli…
Anne ve babaların hedefi çocuk büyütmekse eğer, vay onların haline. Gaye çocuk büyükmek değil, çocuk eğitmektir.
Çocuk eğitimi kolay bir müessese olmadığı bir gerçek. Burada tecrübe konuşmuyor ama bildiklerimiz ve gördüklerimiz bundan ibaret.
ALLAH c.c. yavrularımızı bizlere emanet ediyor. Yeni bir insan yetiştirin diyor.Kaliteli bir mümin yetiştirmemizi bekliyor. İşte o anda imtihan başlıyor…
Çocuklar çok meraklı varlıklardır. Her şeyi merak ediverirler. Hiç çekinmeden anında sorarlar. Onlar izah istemezler onlar cevap beklerler.
Düşünün çocuğunuzla güneşli bir havada sokakta dolaşırken siz, ansızın sorar size:
“Anne/Baba güneşi kim çıkarttı?”.
Ve işte oracıkta imtihan başlar. Tepede kavurucu güneş, elinizde yumurcak, aklınızda az önce alışverişte moralinizi bozan kasiyerin sözleri, ve bir de böyle “sacma sapan” bir soru. (bizce sacma)
Hemen cevap verip kurtulmayı düşündüğünüzden, cevaplarsınız: “ALLAH çıkarttı”.
Çocuk ya hani bu tatmin olmaz. Ya da içinden bir soru daha sormak gelir ve sorar:
“Peki neden çıkartti?”…
İşte şimdi yandı yavrucağız. Neden soruyor ki şimdi bunu durduk yere? Hele hele şu sıcak havada. Zaten bulanıyorum!...
Kes sesini demek gelir bazen içimizden.
Bazen vereceğimiz kısa ve öz cevaplar o minicik kalpleri tatmin etmeye yetecektir.
Sabır işidir…
Çocuklar sorarak öğrenecekler. Sorarak büyüyecekler. Sorarak eğitilecekler.
Çocuklarımıza Allah sevgisini vermek istiyorsak, çocuğun önce O`nu tanımasını sağlayacağız.
Çocuğun işlemiş olduğu ufak bir hatasına karşılık ceza olarak, “ALLAH SENİ YAKAR” sözü, çocuğu ALLAH´tan uzaklaştıracaktır.
Yakan bir yaratıcıyı çocuk sever mi hiç?
Allah bile insanları zorlamazken, anne-baba zorlayıcı tavırlarıyla çocukları dinden soğutabiliyorlar.
Çocukların bedenleri değil kalpleri dine ısındırılmalı.
Cenâb-î Allah bile emrediyor ısrar etmiyor!
Hatta emrine riayet etmeyenleri de anında cezalandırmıyor.
Eğer anında ceza veren bir ALLAH olsaydı, her kılmadığımız vakit namazlarımız için bizi nefessiz bırakabilirdi. Fakat bırakmıyor, çünkü O merhametlilerin en merhametlisi.
Çocukları çok seven bir ALLAH…
Bize merhamet edin buyuruyor. Ve kendisi de merhamet ediyor. Dokuz ay bebekleri anne karnında besleyen, dünya hayatına gözler açıldığından itibaren yine besleyen O´dur.
Allah aşkına böyle bir ALLAH çocuk yakar mı hiç?
Çocuğumuzun sevgisini elde edebilmek için gün gelmiş, onlarla daha çok vakit geçirmişizdir. Gönül alabilmek için bir sürü hediyeler aldığımız da olmuştur. Peki, biz o hediyeleri asıl onlara verenin ALLAH olduğunu kaç defa ifâde ettik?
Tüm aldığımız oyuncakların aslında onları çok seven ALLAH´ın bir hediyesi olduğundan bahsettik mi? Yoksa sadece cezalandırırken mi Allah´ı hatırlattık yavrularımıza?
Böyle bir ALLAH çocukların kalbini nasıl feth etsin?
Seven secde eder… Seven itaat eder.
Onu tanımayan, tanısa bile sadece “YAKAN” “CEZA” kesen birisi olarak bilen bir çocuk, O´nu nasıl sevsin?
Yavrularımızı çok seviyoruz diyorsak eğer, o zaman onlara imanı aşılayacağız. İmansızlar demiyorum, fakat imanlarında kuvvet sağlayacağız.
Çünkü çok iyi biliyoruz ki, imansız hiç kimse cennete gidemez. İmânî meseleler özellikle Allah’a iman konusunun üzerinde özellikle durulmasının gerekliliğinden yakınıyorum.
Çocuk imanı bilecek, imandan kasttım, ALLAHI doğru tanıyacak.
Çocuğun ALLAH anlayışını “yakar”, “cezalandırır” ile daraltmayacağız. Hatta çocuğa bunlardan hiç bahsetmeyeceğiz.
Çocuğun ALLAH nerde sorusuna cevap vereceğiz. Ve ALLAH´ın gökte bir yerlerde olduğunu değilde her yerde olduğunu ikrar edeceğiz.
Çocuk O´nu sadece gökte aramamalı…
…Sıkıldığında, oyuncağı kırıldığında ve ağlamak istediğinde, ALLAH´ı yanında yanıbaşında hissettmeli.
Yavrumuz ALLAH´ı soruyorsa ne mutlu bize.
Bırakın sorsun. İstediğini istediği kadar sorsun.
Yakan bir ALLAH´ı değil „müjdeleyici“ bir ALLAH´ı tanıtalım onlara.
Allah´ın cezalandırıcı, taş yapıcı özellikleri değilde; merhamet eden, koruyan, çokca bağışlayan, esirgeyen, özellikle çocukları çok seven özellikleri ön plana çıkartılmalı.
Çıkartılsın ki çocuklar Onu sevsin. Onları seven bir yaratıcının olduğunu bilip, zamanı geldiğinde itaat etsinler. Vakti geldiğinde alınlarını secdeye bıraksınlar.
Velhasıl velkelâm,
Biz, bizi seven ALLAH´ı tanımak istiyoruz…
Sahi, Allah hiç çocuk yakar mı?
Selametle Efendim