Ali Taran’ın yeni ürünü ne acaba?
Anlamakta güçlük çekiyorum…
"Meşhur edilemeyecek ürün yoktur. 'Fındığı herkes biliyor, o yüzden meşhur edilemez' denilemez ki" diyeceksiniz sonra hepimizin hafızasından çıkmayan “aganigi naganigi” sloganlı “fındık” reklamını “fındık üreticileri” birliği adına yapacaksınız bir anda fındık satışları patlayacak. Konu hakkında herkes konuşacak yorum yapacak; bir tek fikrin ve uygulamanın mucidi olarak Ali Taran ortada olmayacak. Reklamı ezbere bilip, espriler yapanlar onun adından bile haberdar olmayacak.
Sadece bunlar mı?
Yapıldıkları dönemde dillerden düşmeyen, mizaha ve esprilere malzeme olan, konu oldukları ürünlerin satışlarında patlama yaşatan;
“Çakar Çakmaz Çakan Çakmak” – Tokai
“Tıh Tıh Tıh Eyi Günler” – Yapı Kredi Bankası
“Önce Hüplet Sonra Güplet” – Capri Sun
Ali Desidero’lu Derby
Fatih Terimli Tadella,
“En Güzel Boya, En Güzel Kırmızı” – Filli Boya
Banu Alkan’lı İxir
“Artık Çok Oluyoruz” – Mavi Jeans
Genç Arko Traş Kolonyası
Daha da ötesi içinde bulunduğu yolsuzluk girdabı içerisinde “boğulmak” üzereyken Cem Uzan’ın ve partisi “Genç Parti” nin seçim kampanyası…
Temel amacı Cem Uzan’ı ve ailesini yaklaşan tehlikeden koruyacak; “dokunulmaz” yapacak olan bir parti kuruluyor. Genç Parti…
Aslında “Türkiye İle Kucaklaşma” adı altında Uzan Şirketler Grubunun 46.yıl kutlamaları amaçlı örgütlenen mitinglerle başlatılan sürecin prestijini çoktan kaybetmiş dünya çapında suçlu adayı olma yolundaki Cem Uzan’ı nerdeyse TBMM çatısı altında grup kuracak bir partiye lider yapma operasyonu olduğunu kimse tahmin bile edemezdi….
Sonraki süreci hatırlayalım,
Kuruluşundan iki ay geçtikten sonra yapılan kamuoyu araştırmaları Genç Parti’nin barajı aşacak üç partiden biri olduğuna işaret edene kadar işin ciddiyeti fark edilmemişti. İşte o zaman Yıldırım Türker’in ifadesiyle “Herkes ancak o zaman parmak uçlarında yükselip genç liderin arkasındaki dâhiye bakmayı akıl etti.”
Cem Uzan’ın arkasındaki kişi de Ali Taran’dı…
Cem Uzan artık Ali Taran’ın elinde pazarlanacak bir üründü.
Başarısının sırrını "Önce gerçekleri kabul edeceksiniz. Biz gerçekleri değiştirmeye çalışmayız, var olanlar üzerinden yaratırız. Biz bu ülke insanını gözleriz. Onu veri olarak alırız. Onun için bizim reklamlarımızı daha iyi anlıyorlar. Kendi değerlerini, kaprislerini reklama yansıtamazsın. Ben küpe takabilirim, ama bir ürün yaratırken, hedefim benim gibi küpe takanlar değil, Türk halkıdır" şeklinde anlatan Ali Taran;
Partinin logosundan, konuşma metinlerine, konuşmalarında giyeceklerine, miting düzenlemelerine ve mitinglerde çıkacak sanatçılara kadar her şeyi planlayan kişiydi.
Çok etkileyici bir kampanya:
Kravattan kurtulmuş beyaz gömlekli genç bir lider,
Kalabalığın arasında bir tur atıp yüzlerce kişi ile el “çak” laşıyor,
Siyah gözlüklü ve etkileyici bir koruma ordusu etrafında,
Miting öncesi ya da sonrası binlerce kişiye yemek veriliyor,
En pahalı ve gözde sanatçılar konser veriyor (Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses, Ebru Gündeş, İbrahim Erkal, Gökhan Özen, Nalan…)
Yanı başında bir fotoğrafçı ve isteyen herkesle poloraid fotoğraf çekilip anında isteyenin eline tutuşturuluyor.
Her şey muhteşem. Bir mitinge gidiyorsunuz, sevdiğiniz şarkıcılardan şarkılar dinleyip, güzel yemekler yiyip kendinizi özel hissediyorsunuz. Üstelik aslında kendisi sabıkalı olamaya aday genç lider hoşunuza gidecek milliyetçi bir ağızla “Ey Avrupa, sana Türk tarımını, Türk hayvancılığını yedirirmiyiz hiç” diye bağırıyor ve Avrupa’ya, IMF’ye hatta tüm egemenlere kafa tutuyor. Vaatlerin haddi hesabı yok: KDV kalkıyor, evsizlere hazine arazisi veriliyor, il sayısı 250’ye çıkıyor (aslında bu konularda Süleyman Demirel’i de taklit ediyor), ders kitapları bedava dağıtılıyor, üniversite sayısı 4’e 5’e katlanıyor…
Sonuç: normalde binde rakamları ile oy alabilecek bir parti baraj sınırını zorluyor…
Muhsin Yazıcıolu’nun partisi BBP’nin %1,02, Erbakan’ın SP’sinin % 2,49, Ecevit’in DSP’sinin % 1,22 oy aldığı ve MHP ve DYP’nin baraja takıldığı 3 Kasım 2002 seçimlerinde Genç Parti % 7,25 oy alıyor. Yani 2.228.644 Türk seçmeni Cem Uzan’a oy veriyor.
Bir hiçten neredeyse bir siyasi marka yaratan Ali Taran yine ortada yok…
Akabinde Eylül 2008’de “Veda Zamanı” diye bir mektup yazıp ajansının web sitesinde (ATCW) yayınlayan Ali Taran başka bir boyuta geçiyor. Yılların reklamcısı ve iletişim gurusu Ali Saydam’ı bile etkileyen ve kendi ifadesiyle “kıskançlıktan tam ortamdan ‘Çaaat!’ diye” çatlatacak bir mektup. Bu konu başlı başına bir yazı konusu bu sebeple bu mektubun içeriğine ve Saydam’ın yorumuna hiç girmeyeceğim. Merak edenler buradan okusunlar.
Benim bu yazıda gelmek istediğim nokta iyi anlaşılsın diye bu girişi yapmak durumunda kaldım. Bu kadar önemli projeleri yürüten Ali Taran’ı hiçbir başarısını kutlarken görmedik. Ürünleri gözde olduğu dönemlerde bunların keyfini sürmesine hiç şahit olmadık. Bu başarıların onda birini elde eden birisi her gün her magazin programında her şeyiyle gözümüzün içerisine adeta sokulurdu. Ama bunları hiç yaşamadık. Adını bile çoğumuz bilmedik. Kendisini bir gizeme bile sokmadan bizlerden gizledi.
Buraya kadar her şey tamam. Benim bugün anlayamadığım şey aynı Ali Taran’ı Acun Ilıca’nın “Yetenek Sizsiniz Türkiye” programında jüri üyesi olarak hem de Hülya Avşar’ın yanında görmek oldu.
Ali Taran bunca yıllık çizgisinden sonra ne yapmak istiyor. Anlayabilmiş değilim. Yeni filmi “No Ofsayt”la da aradığını bulamamış ünlü reklamcının tükenişin ayak izleri mi? Yoksa “ürünün bizzat kendisi” olduğu yeni bir doğuş çabası mı?
Kararı siz verin…
unalsade@mynet.com