İnsanın içinde bir tel kopuyor gelen her şehit haberiyle; ha o şehidin evine düşmüş ateş, ha sizin evinize... Birileri için çok kolay olan ve ondan beslendikleri ölmek ve öldürmek eylemleri, hayatın değerini bilenleri kahrediyor...
Yine bir kahır haberi: Hakkari'de Aktütün karakoluna saldıran PKK militanları 15 er ve uzman çavuşu şehit etmişler; bir bölümü ağır olmak üzere 20 kadar da yaralı var... Gece boyu süren çatışmada 23 PKK'lı da ölmüş... İki erden ise haber alınamıyormuş...
Dün akşamdan başlayarak bütün kanallar, bugünle birlikte bütün gazeteler yüreğimizi bir kez daha dağlayacak biçimde şehit ailelerinin acılarını yansıtacaklar. Herbiri henüz hayatının baharında 15 genç... Bu acıya kim dayanabilir?
Aynı karakola bu beşinci saldırıymış ve bugüne kadar hayatını orada kaybeden asker sayısı 40'ın üzerindeymiş...
Saldırının zamanlaması onay için Meclis'e sevk edilen Bakanlar Kurulu tezkeresini akla getiriyor ilk elde. Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin sınır dışı operasyonlarına izin veren tezkerenin süresi bitmişti; yeniden bir yıl daha uzatılması söz konusu. PKK, Türkiye içinden vurarak, çabaların yersizliğini hatırlatıyor. Çoğu yorumcunun ilk aklına gelen eylem sebebi bu...
Acaba?
Herhalde 'tezkere' ve o sayede Irak içerisinde gerçekleştirilen operasyonlar PKK'nın hoşuna gitmiyor. Ancak bu tür can alıcı baskınlarla tezkerenin çıkışını engelleyemeyeceğini, tersine yolu kısaltacağını bilir terör örgütü. Ne yani, Aktütün'e saldırıp o kadar can aldılar diye TBMM 'tezkere' çıkartmaktan vaz mı geçecek?
PKK, bilerek veya bilmeden, 'tezkere' için en büyük gerekçeyi bu son eylemiyle oluşturmuş oldu.
Türkiye'nin son olumsuz global gelişmelerden en az etkilenen ülkelerden biri olması, etrafındaki ihtilâflarda oynadığı bazen belirleyici bazen de kolaylaştırıcı rollerin sonuç almaya başlaması husumet cephesini harekete geçirmişe benziyor. Türkiye'ye kendi büyük sorunu hatırlatılmış oldu Aktütün saldırısıyla. Başkalarının taraf olduğu ihtilâfları çözmeye soyunmaya kalkana, Önce kendi sorununu çöz hatırlatması bu.
Sahi biz bu soruna öncelik vererek kendi göbeğimizi kendimiz neden kesmiyoruz?
Türkiye'nin doğusunda PKK'nın Aktütün karakoluna saldırısı öncesinde, Türkiye'nin batısındaki Altınova'da yaşanan ve can alan etnik boyutlu çatışmayı hafife almamalıyız. Aktütün türü saldırılar ülkenin bütününü kışkırtmalara açık hale getiriyor. Düşen her şehitin dağladığı yürekler PKK ile özdeş gördüğü kişi ve gruplara saldırıyı olağan görmeye başlıyor. Kişi ve grupları PKK ile ilintilendirmek için çok basit sebepleri yeterli buluyor çoğu insan...
Aktütün karakoluna saldırı kadar, Altınova'daki doğu kökenli vatandaşlarımıza saldırılar da vahim gelişmelerin habercisi; hatta daha da vahim boyutlara ulaşabilecek gelişmelerin...
Yüreğimizin yanması, kızmamız iyi de, böyle olayların varlığı bizi daha akıllı olmaya ve sağduyulu adımlar atmaya sevk etmeyecekse o yanan yürek ve kızgınlık ne işe yarar?
Bize esas böyle günler ve buna benzer ortamlarda akıl lâzım.