…
Önce iki kişi tutuyor adamın ellerinden..
Adam dediğimiz söz gelimi, 25 bilemeden 30 yaşlarında bir genç..
Sonra üç derken, dört beş oluyorlar..
Biri kolunu kıvırıyor..
Diğeri ayaklarından tutmaya çalışıyor..
Belli ki araca bindirmeye çalışıyorlar..
İri yapılı olan bağırıyor: “Yatırın..Kelepçe vurun!”..
Yatırıp kelepçeyi vuruyorlar..
Ağzı burnu kanlar içinde..
Genci,araca bindirmek için yeniden bir hamle daha yapıyorlar..
Genç direniyor..
“Sen misin direnen?” bir değil, beşi birden çullanıyorlar!..
Kameralar kayıtta, aldırmıyorlar!..
Yumruklar arka arakaya gencin vücuduna yapışıyor!..
Genç bir hayli yorgun..
Ve bayılıyor..
Sivil elbiseli adamlar, elleri kelepçeli..
Yüzü kanlar içinde..
Elbiseleri parçalanmış genci kaldırarak araca bir çuval gibi atıyorlar!..
Kameraların önünde…
Ya kameraların olmadığı yerde!..
*
Gencin elinde bomba yoktu..
Silah yoktu..
Darp edici..
Delici..
Kesici herhangi hiç bir şey yoktu!..
Sadece oradaydı ve demokratik(!) hakkını kullanıyordu!.
Taraf olmadığı..
Fikirleriyle uyuşmadığı..
Bir söylem ve eylemi eleştiriyordu!..
Sadece ordaydı ve sözlü olarak protesto ediyordu!..
*
Söz, kurşundan daha ağırdı da!..
İnsan hakları hafif miydi?!..
*
Bu genç, “Türkiye’nin evladı” Türkiye’nin enerjisidir!..
Kendisine karşı kullanılan “orantısız güç” kimin ve neyin gücüdür!..
Bu kendi insanını kendi insanına karşı canavarlaştıran neyin tezahürü, neyin korkusudur!..
*
Her ne sebeple olursa olsun;
Sivil adamlar, orantısız güç kullandılar!..
Sivil adamlar, orantısız gücü aslında kendilerine karşı kullandılar!..
"Türkiye Cumhuriyeti"nin “Akil adamlarını”, "Türkiye Cumhuriyeti"nin vatandaşına karşı korumaya çalışan "sivil adamlar", bu gücü adeta "barbarca" kullanmaya da devam ediyorlar!..
*
Yüzü gözü kanlar içinde de olsa evine dönemedi, o genç!..
*
Bir mecrada ve bir mekanda, mekan dışı yaşanan ve insanın kanını donduran örneklerden sadece biri, bir görüntü..
Bu ülkenin “akil adamları” öncelikle bunu görmeliler!..
“Akil adamlar” “sivil adamları” ve arkalarındaki “hukuksuz yaklaşımların” sahiplerini durdurmalılar!..
Ve günden güne;
vatandaşın üzerine çevrilmiş bir duruma gelen bu “orantısız güç namlusunun” yarattığı “hak ihlalleri tahribatına” bir dur demeliler!..
*
Kardeşlik iklimi “hukuk devletinden” ödün verilerek oluşturulamaz!..