AKDENİZİN BALIKLARI HALÂ HELAL Mİ?

Lütfi AYHAN

         Yakında Akdenizin balıkları helal mi haram mı diye sorgulanacak! Bu soruda nereden çıktı demeyin.  Akdeniz son yıllarda adeta Müslüman Mezarlığı haline geldi. Akdenizde ölen bu kadar insanın etini yiyen balıkların eti herhalde tartışılır!? Bu konudaki çıkmazı din, coğrafya ve tıp uzmanlarına bırakarak esas mevzuya geçelim. Her gün haberlerde Akdenizde ölen mültecileri duydukça ( ki bu mültecilerin yüzde yüze yakını maalesef Müslüman)  canım sıkılıyor gönlüm daralıyor. Bu zillet, bu gerilik ümmeti Muhammed’e (sav)  yakışmıyor diye haykırmak istiyorum. 4 halife döneminde maddi yönden ( asker sayısı, askerlerin eğitimleri ve silahların çokluğu ve çeşitliliği yönünden) rakiplerine göre bayağı geri olan Müslümanlar,  o günün ABD si olan Bizans’ı yenerek birçok toprağını almışlar, o günün Rusya’sı olan Pers Devletine de son vermişlerdi. Bu gün ne oldu da İslam dünyası bu zillete duçar oldu?

        Tarih bu günleri ileride herhalde şöyle yazacak: “…Miladi 1900 ve 2000 li yıllar Müslümanlar için tam bir yenilgi tam bir hüsran tam bir gerilik dönemi idi. 1,5 milyarlık İslam alemi 20 ve 21. Yy da mağlubiyet üstüne mağlubiyet yenilgi üstüne yenilgi aldı. Hilafetten yoksun birlikten mahrum dünyanın ikinci kalabalık nüfusuna sahip İslam Ümmeti  için bu iki asır bir zillet dönemi idi. Tükürükleri ile  boğabilecekleri 10 milyonluk İsrail devleti 52 parçaya bölünmüş olan İslam ülkelerini Şahinin Tavuk sürüsünü korkuttuğu gibi tekmilini darma duman edip korkutuyordu…”

                                                  YA MÜCAHİD OLURUZ YA MÜLTECİ

         IŞİD yüzünden anlam kaymasına uğrayan, Batının menfi propagandası nedeni ile “öcü” gibi görülmeye başlayan Cihad, Allah’ın8cc) emri,  peygamberimizin(sav) uygulaması ile hayat bulmuş yüce bir eylemdir. Peygamberimizin (sav) kurduğu İslam devletinin 10 yıllık döneminde onlarca kez cihada çıkması bu ilahi emrin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Bu gün IŞİD in yaptığını Cihatla bir ilgisinin olmadığının en büyük delili öldürdüğü insanların yüzde doksan dokuzunun Müslüman olmasıdır. İslamiyet’te Küçük cihatta rakipler mutlaka kafir olmalıdır. Malüm IŞİD hep Müslüman öldürüyor. Birde Cihad ancak şeran bir devlet eliyle yürütülür. Bu gün IŞİD bir devler değil başı ayağı belli olmayan kanunu hukuku olmayan İslam alimlerince onaylanmayan bir örgüt konumundadır.

          Her şeyin yaratıcısı, her şeyin (mülkün, zamanın, mekânın, dünyanın, ahiretin, canın …) sahibi olan, ilmi ve kudreti sonsuz olan Allahü zülcelal (cc), insanoğluna (müminlere)  son gönderdiği kitab-ı kadiminde dünya ve ahiretin yol haritasını göstermiştir. Müslümanlar menzlili maksutlarına doğru ilerlerken bu haritada gösterilen güzergâhtan ilerledikleri müddetçe şeref ve onur sahibi olmuşlar, aksi halde ise yakalarını zillet ve müptezellikten tıpkı günümüzde olduğu gibi kurtaramamışlardır.

         Kurandaki emirlerin hepsi sonsuza kadar değerini yitirmeyecek, zaman içinde gerçekliğinden hiçbir şey kaybetmeyecek hayat ölçüleridir. (Çünkü ONUN SAHİBİ ZAMANIN VE MEKÂNIN, EZELİN VE EBEDİN SAHİBİDİR.)  Bu  ölçülerden (emirlerden) biride Cihat’tır.  Kur'an ı Kerimde Cihaddan bahseden bir çok ayet vardır. Onlardan bazıları şunlardır:  1-Bakara  218 2-Bakara 246 3.Al-i imran  142 4-Al-i ?mran  200 4-Nisa  84 5-Nisa  95.-96 6-Nisa 96 7-Enfal 72 8-Enfal 74 9-Enfal  75 10-Tevbe 19 11-Tevbe  20 12-Tevbe 24.  13-Tevbe  41 14-Tevbe 44 15-Tevbe  81 16-Tevbe  86 17-Tevbe  88 18-Hac 78 -19-Ankebut 6 20-Fetih  16  21-Mümtehine 1… 

           Rabbü zülcelal bir şeyi emrettiyse onu yapmak Mü’minlerin üzerine farzdır.  Bu ödevi Yaparlarsa hem dünya hem ahiret saadetlerine vesile olur aksi halde ise dünyada zillet ve onursuzluk, ahirette ise azap yoldaşları olur. İşte günümüzde İslam dünyasının yaşadığı hüsran, Müslümanların içine düştüğü buhran  bunun en büyük delilidir. Nerde Müslüman var orada kan, gözyaşı, kaos,  iç çekişme var. Dünyada bu kadar kâfir, bu kadar zalim, bu kadar katil varken sürekli birbirlerinin kanına giren insanlar maalesef Müslümanlardır. Fakirlik, düzensizlik, kuralsızlık, iç çekişme, rüşvet, hırsızlık, kavga, kargaşa, neme lazımcılık en çok Müslümanların yaşadığı ülkelerde görünüyor. Bu nedenle de ülkelerinden,  kaçan yurtlarını terk eden,  başta Avrupa olmak üzere başka ülkelere gitmek için ölümü bile göze alan  insanların çoğu maalesef ve maalesef Müslüman kimliğini taşıyor. İç savaşların en çok yaşandığı ülkeler yine maalesef Müslümanların yaşadıkları ülkelerdir. Irak, Suriye, Mısır, Libya, Somali,  Afganistan, Filistin Arakan… Sayabildiğin kadar say. İşin en acı tarafı ise yurtlarını terk eden Müslümanların, hayatlarını idame ettirmek için gitmek istedikleri ülkeler ise “gavur” diyarlarıdır. Başta Avrupa olmak üzere ABD ye, Kanada’ya giden Müslümanlar diğer İslam ülkelerini kurtuluş ülkesi olarak görmüyorlar. Afganistan’dan kaçan İran’a gitmiyor, Libya’dan kaçan Fas’a göçmüyor. Hedef Avrupa, ABD, Kanada…

               Bu acı, bu karanlık, bu hüzün veren  durumun birçok sebebi vardır. Bunlardan biride  Müslümanların Cihadı terk etmeleri, Vehn hastalığına tutulmalarıdır.“Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir” Bundan dolayıdır ki Günümüz Müslümanları,  katillerini, cellatlarını kendilerine kurtarıcı olarak seçiyorlar. Her gün haberlerde Akidenizde( Türkiye Yunanistan İtalya İspanya kıyılarında) kadın, çoluk çocuk, yaşlı, genç, Afrikalı, Asyalı, Müslümanlar,  ülkelerini sömüren, kendilerini  köleleştiren, zalim, katil  efendilerinin! Diyarlarına göç etmek için yola çıkıp  telef oluyorlar.

          Çare, Allah’ın kurtarıcı ipi olan Kurana sarılmak. Ayet ve hadislerle birçok kez tekrarlanan emr-i İlahiyi (CİHADI) küçüğü  ile büyüğü ile hayata geçirmek. Bu gün için bizler fert olarak Küçük cihadı yapacak ortam ve şartlardan (hilafet ve devletten) mahrumuz. Fakat büyük cihat için hiçbir engel yok.  Şimdilik  büyük cihadı yaparsak,  Allahü zülcelal bize istese küçük ci,hat vasıtası iel isterse vasıtasız bir şekilde onuru şerefi bahşeder. Bizlerde böylece    mülteci değil mücahid oluruz. Mülteci olarak gitmek istediğimiz ülkelere, tıpkı Abbasiler döneminde olduğu gibi, tıpkı Osmanlılar, Selçuklular devrinde görüldüğü üzere fatih olarak, mücahid olarak, başımız dik, alnımız ak, onurlu, şerefli, cesur, vakur bir şekilde gidebiliriz. Ak denizde bu günkü gibi mülteci olarak ölmek mi güzel, yoksa dün Preveze deniz savaşında Haçlı Donanması ile savaşarak haçlıları perişan eden Barbarosun leventleri gibi şehit olmak mı? 


 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.