Ak sütün içindeki ak kılı görebilmek !
Allah’ın izniyle ve halkın iradesiyle başbakan olarak seçilmiş bir siyasi liderin, siyasi ve idari bir konuda, siyasetin ve şeytanın şerrinden Allaha sığınmayı ve hatta Cebrail gelse dahi siyasetten uzak kalmayı kendisine metod olarak benimsemiş, din ve eğitim hizmetleri yapan bir cemaate yanlış yapıyorsun demesi ve halkın, cemaati ne kadar sevse ve takdir etsede bu mevzuda dini bir lidere değilde siyasi bir lidere kulak vermesi daha makul değ ilmidir?
Rabbimiz Kur’anda “feaslihu beyne ehvayekum” yani kardeşlerinizin arasını ıslah edin dediği halde gerek hükümet cenahı nı n gerekse dünyaya gayri müslimlere dahi hoşgörü içinde olmayı öğretmeye çalışan muhabbet fedailerinin aynı akaidi paylaştıkları müslüman kardeşlerine ve yine hükümet cenahından bakacak olursak onlarında bir neslin yüreğini gözyaşlarıyla yıkamış gönül insanlarına tevazu ve mahfiyet içinde yaklaşmaları ve gönül alıcı söz söylemeleri vahyin inşa ettiği uhuvvet ahlakı açısından daha adil değ ilmidir?
Şayet bu dinin saduk-u masduk peygamberi “İman etmedikçe cennete giremezsiniz ve birbirinizi sevmedikce iman etmiş sayılmazsınız” diyerek aynı akideyi paylaştığın insanlara olan sevgi ile imanımız arasında bir bağ kuruyor ve sevmenin iman etmeninin bir neticesi olduğunu vurguluyorsa başbakana karşı kullanılan “Firavun ve Karun” gibi ifadeler yada cemaat mensuplarına karşı kullanılan “Hashaş i” benzetmeleri haddi aşan ve kardeşlik hukukunu zedeleyen yakışıksız sözler degilmidir?
Hizmet hareketinin ilham kaynağı olan Risalei Nur ; Müminler arasında , nifak,şikak,kin ve adavetin,merdut ve zulüm olduğunu ifade ettiği halde bu hakikatleri tutum ve davranışlarla tekzip etmek ve bu gerçeğin üstünü yaptığımız açıklamalarla çizmeye kalkmak vefasız olmak degilmidir?
Alimler şayet peygamberlerin varisiyse ve Türkiye halkının kahir ekseriyetinin ulemadan gördüğü ve fıkhi konularda itibar ettiği ve cemaatide seven ve takdir eden başta altmış yıllık Fıkıh hocası Hayreddin Karaman ve yine Fethullah Gülen ile ilgili müstakil kitabı olan Faruk Beşer gibi daha onlarca fıkıh ulemasının cemaatin yanlış yaptığını ifade etmeleri , akademik düzeyi yüksek fikre önem verdiği kadar dini değerlerine önem verdiğini iddia eden bir cemaat için bağlayıcı degilmidir?
Bir kahvenin kırk yıl hatrı olur ya peki ya peki yarım asırlık dostlukların hatrı ne kadardır? Hizmet hareketinin lideri Fethullah Gülen hocaefendinin Mehmet Kırkıncı, Mehmet Fırıncı gibi kendisini seven ve değer veren Said Nursi’nin talebelerinin ikazlari ve tavsiyeleri “Din nasihattir” diyen Allah resuluna ümmet olan kimselerin gözönünde bulundurması gereken bir husus degilmidir?
Bu hareketin içinden gelen ve hatta cemaatin ikinci ismi ve beyin takımından biri olarak zikredilen, Gazeteci ve Yazarlar vakfının kurucusu ve ilk başkanı olan ancak bir şekilde ayağı kaydirilip pasifize edilen daha çok dürüst ve net bir kişilik karakteri çizen Latif Erdoğan cemaatin, hükümetin karşısında olmasının itibar kaybına neden olacağını ifade etmesine rağmen hala bu yanlışta direterek tefrikayi körüklemek gayretullaha dokunmaz mi?
Buna rağmen her ideolojinin,hareketin,mefkurenin,dünya görüşünün,inanç sisteminin,felsefi yapının,mezhebin,mesrebin,cemaatin,cemiyetin veya hükümetlerin, arıları ve sinekleri vardır. Arılar; bu yapıların, üreten,hadım ve ihlâslı zumrelerini sineklerse tüketen ve o yapılar üzerinden geçinen,menfaatçi ve ikiyüzlü kimselerini temsil eder. Arılar iş yaparlar,sinekler iş yapanların üzerinden geçinirler.
Üstad Necip Fazıl ne diyordu : “Ak sütün içindeki ak kılı görebilecek kadar gözü keskin bir genç lik” AK partisinin yapması gereken de budur diye düşünüyorum Ak sütun içindeki ak kılı görebilme hassasiyeti. Yine cemaat mensuplarininda bu hassasiyeti göstermesi gerekir kanaatindeyim. Her zar kanatlı sinek olmadığı gibi arıda değildir.Öyleyse haksızlık ve insafsızlık yapmamak gerekir. Fethullah Gülen bir neslin yüreğini gözyaşlarıyla yıkamış mümtaz bir lider, Tayyib Erdoğan Türkiye Cumhuriyetinin tarihinde halkın vicdanına ve değerlerine en yakın başbakanı hakiki bir siyasi liderdir.
Rüşvetçiler, maddelerinin enkazı altında kalanlar ve hükümetin gücünü kendi şahsi çıkarlarına alet edenler hükümetin içinden temizlenmeli yine hizmet hareketini aynı şekilde menfaatlerine alet eden kutsal patentli sömürü hokkabazları ,dindar ve değerli insanların ayaklarını kaydırma vesilesiyle bir “agabey” oligarşisi kurarak insanların zihnine tefrika tohumu atanların tezkiye olması gerekir.
2006 yıl ında hocaefendiyi ziyarete gitmiştim. Sohbetin ardından, misafir olduğumuz için bize dönerek, sormak istediğiniz birşey var mı ? dedi. Sadece duanı zı talep ediyorum hapishanede ş u kadar kişi müslüman oldu dua edin ki daha fazla kimseye vesile olayım demiştim. Ben cümlemi bitirir bitirmez yüksek bir tonla “Ben bu haberleri duyunca cehennemden azad olmuş gibi seviniyorum” dedi ve satırlarla anlatamayacağım bir tarzda hıçkırıklara boğuldu. Ben o samimiyeti iliklerime kadar hissettim.Aradan belki 7 sene geçti ama ben o günü dün gibi hatırlıyorum.Ordan çıkarken oranın sakinleri siz ara sıra buraya gelin zira son 5-6 aydır hoca efendinin moralini hiç böyle yüksek görmedik demişlerdi.Ancak bir daha bazı nedenlerden dolayı gidemedim. Yüreği yüreğime dokunan bu zatın herşeye rağmen sevgisi ve iltifatı yüreğimde baki kalacaktır.
Buna rağmen etrafındaki dünyevilesmis insanlar aynı metafizik gerilimi taşıyorlar mi ?Aynı duygu ve heyecan içindeler mi? Emin değilim. Ancak bazılarının başarı tasavvurlarının sadece maddiyat olduğunu ve artık onların salt derdinin nitelik değil nicelik olduğunu biliyorum. Yakınlarından birinin “Zenciler müslüman olsa ne olur olmasa ne olur “ dediğini biliyorum. Amerikada 11 senelik davet çalışmalarım içinde beni en rahatsız eden ifade bu olmuştur. Zenciler müslüman olsa ne olur olmasa ne olur ?!! İlimden zerre nasibi olan bunu söyleyemezdi. Üstelik bunu söyleyen eski bir Nur talebesi ve İlahiyat mezunu bir zattı.
Bugünkü krizde temel sorunun Fethullah Gülenin ve başbakanın etrafında İslami tasavvurla kendilerini inşa edememiş insanlar olduğunu düşünüyorum. Bilgiler yanlış veriliyor ve fitne körükleniyor.Başta Latif Erdoğan gibi isimlerin pasifize edilmesinin yegane nedeni budur. Bir zamanlar cemaatin ikinci ismi olan bu isim o kadar sindirilmiş durumda ki Yeni Akit gaztesinin arka sayfalarında köşe yazısı yazmakta. Buna dikkat çekilmesi lazım.
Unutmamak lazım ki , Firavunların iktidarı Musa ve Harun kardeşliğini yeniden inşa etmekten geçer.Onların arasındaki tefrika ise çağdaş Firavunlarin ekmeğine yağ sürmektir.Hükümet ve yine cemaat Kur’an ve sünnetin nuruyla etrafını tekrar tezkiye edip sekillendirmelidir.
Bu işin çözümü ak sütün içindeki ak kılı görebilmek ve kimsenin harcanmasına müsaade etmemektir. Tezkiye ş art...
Yeniden kardeşlik duasiyla… Allah için imkansız yoktur.