Akparti Oy Oranını Artıracaktır…
30 Mart Türk siyasi tarihine büyük damga vuracak bir tarih.
Türkiye Cumhuriyeti bir sürü darbeden geçmiş.
Aslında Türkiye Cumhuriyeti’nden önce de Osmanlılar’da da darbeler yapılmış.
Bunlardan en önemlisi II. Abdülaziz’e yapılan darbedir.
Onun halli ile ilgili olarak buraya bir şeyler yazacak değiliz.
Başlı başına araştırılması gereken bir konu.
Osmanlı ve Türkiye tarihini araştıracak olursak hep erkler savaşı yüzünden darbeler yaşanmış ve bunun yüzünden hep Türkiye tökezleme dönemleri geçirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yapılan en ciddi darbe 27 Mayıs darbesidir.
Tek parti döneminden çok partili döneme geçiş sancılı olmuş ve tek partili dönemin partisi olan CHP bunu sindiremeyerek 27 Mayıs darbesinin gerçekleşmesinde ön ayak olmuş ve bunun sonucunda 16/17 Eylül 1961 tarihlerinde Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile birlikte Başbakan Adnan Menderes idam edilmiştir.
Bu Türk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.
Bundan sonra 9 Mart 1971’de askeri muhtıra yayınlanarak hükümet istifaya zorlandırılmıştır.
Bu muhtıradan yaklaşık 9 yıl sonra 12 Eylül 1980’de yine bir darbe hazırlığı yapılarak Türkiye’nin önü tekrar kapatılmıştır.
12 Eylül’den sonra darbenin altyapı oluşturulamadığından post modern darbeler yapılmış ve muhtıralar yayınlanmıştır.
Artık Türkiye’de direkt darbe yapmanın zorluğu bilindiğinden endirekt yolla darbe yapmanın zemini hazırlanmakta.
Bunun son örneğinde Başbakan’ın ifadesi ile dost modern darbe girişiminde bulunulmuştur.
Bu son darbe girişimi de hiç umulmadık yönden gelmesi Türk siyasi tarihinde şaşılacak bir durum.
Paralel yapının, Akparti’ye her zaman muhalefet yapan partilerle işbirliği yapması ve onlarla bir amaç uğruna çaba sarf etmesi acaba bu seçimlerde oy oranlarında nasıl bir değişiklik yapacağı 30 Mart’ta çok net görülecek.
Ancak biz de kamuoyunu yoklayarak bazı tahminlerde bulunmak istiyoruz.
En başta görülen şu ki, CHP ile paralel yapının başı Gülen cemaatinin birlikte hareket etmesi dindar kesimi fazlasıyla rahatsız etmiş durumda.
Böyle bir durumda Akparti haricindeki diğer partinin muhafazakâr insanlarının Akparti’ye olan ilgileri ister istemez artmış olacaktır.
Bu dost modern darbe muhafazakâr insanların bilinçlenmesine ve Akparti’ye kayma gibi bir durum oluşturmaktadır.
Zaten CHP kurumsal olarak birçok sıkıntı içinde.
CHP’nin aday seçimlerinde yaşadığı sıkıntılar aşikâr.
Bu sıkıntılar oy oranında ciddi kayıplara neden olacak.
Taban aday seçiminde sağa kayılmasından çok rahatsız. Bundan dolayı CHP haricinde alternatif aramaları mümkün.
Ayrıca CHP idarî konuda da çok sıkıntı yaşamakta.
Kılıçdaroğlu, CHP’de etkin bir idarecilik yapamıyor. Sarıgül’e de zaten boyun eğmiş durumda.
Sözün özü CHP’nin oy kaybı yaşaması şaşılacak bir durum değil.
MHP de ise farklı bir durum var.
Yaklaşık birbuçuk yıldır şehid haberleri gelmiyor. Bu haberlerin gelmemesi seçmen üzerinde milliyetçilik duygunu az da olsa köreltmiş durumda.
Bu durum MHP’nin oy kaybına neden olacağı düşünülebilir.
Ama buna rağmen MHP de fazla oy kaybı olmayabilir.
Fazla da bir yükseliş söz konusu olmaması gerektir.
BDP de ise farklı bir durum söz konusu değil.
Ama BDP’nin karşısına alternatif dindar parti çıkması demek onun oylarında az da olsa bir kayıp olması demek.
Kanımca % 1 oranında bir düşüş olabilir.
Bu seçimde küsuratlı partilerin küsuratlı inişleri veya çıkışları olacaktır.
Sözün özü 17 Aralık sürecinden sonra Akparti’nin oranlarında belirgin bir artış olacak ve bununla birlikte CHP’nin kurumsal açıdan sıkıntısı oy oranına yansıyacak.
Daha önümüzde 40 gün gibi bir süre var.
Bu köprünün altında çok sular akar ama görünen köy de kılavuz istemez.