Bir ölçüde "gerçek" bir ölçüde de "kuşku" niteliği taşıyan olgu, Türk demokratik siyasetinin itibarını hep tehdit etmekte.
Buna göre her siyasi iktidar, kendi zenginlerini yaratmaktadır.
Buna göre demokratik siyaset aslında bir pasta paylaşımıdır.
Eğer bu düşünce tarzını daha da ileri götürürseniz, şu tarz bir söylemi de her dönemde seslendirebilirsiniz:
- İktidara yakın olanlar dışında bütün toplum kesimleri aç ve yoksul. Onlar küplerini doldururken, halk kitleleri sürünüyor. Kamu ihaleleri, devlet bankalarının kredileri, teşvikler, tahsisler hep onlara gider.
Dün yayınlanan İstanbul Sanayi Odası'nın "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2007 Yılı Raporu"na bakarak, son dönemdeki AK Parti iktidarının yarattığı zenginleri görmeye çalıştım.
Karşıma çıkan gerçek beni şaşırttı.
Örneğin Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu sıralamasında bu yıl Koç Topluluğu, 13 şirketle yer almış...Koç Grubu Tüpraş, Ford, Arçelik, Tofaş ve Aygaz ile listenin tepesindeki ilk 10'un da yarısını oluşturmuş. Koç Topluluğu şirketleri, 500 büyük kuruluşun toplam cirosunun yüzde 19'unu, özel sektörün yüzde 20'sini temsil ederlerken Koç Grubu şirketleri 2007 yılında 11.2 milyar dolarlık dış satımlarıyla da özel sektör ihracatının yüzde 21'ini yapmışlar.
Koç sürekli büyüyor
Koç Topluluğu şirketlerinin toplam kârı ise 2.6 milyar YTL olmuş.
AK Parti iktidarı döneminde Koç Grubu'nun sağladığı büyüme, Koç'a katılan Yapı Kredi ve Tüpraş gibi şirketler, herhalde bu şirketlerin sermaye sahibi olan Koç ailesinin AK Partili olduğunu ve iktidar pastasından büyük pay aldıklarını kanıtlamaz.
Aynı şekilde Sabancılar, Şahenkler, Doğanlar, Yazıcılar, Çolaklar, Cinerler ve nice isime ait şirketler de büyüdü son dönemde.
Türkiye "2001 Krizi"ni atlatmakla kalmadı, sürdürülebilir bir "Büyüme Dönemi"ne de girdi. Ulusal gelir de, kişilere düşen ulusal gelir payı da arttı.
Bu arada siyasi eğilimleri çok farklı olan girişimcilerin iş hacimleri de, servetleri de arttı.
Yine "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2007 Yılı Raporu"na dönelim.
2007 yılında Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşunda yer alan 450 kuruluş kâr bildirmiş. 450 kuruluşun dönem kârı 19.2 milyar YTL olmuş.
2006'da 420 kuruluşun dönem kârı olan 15.6 milyar YTL göz önüne alındığında, geçen yıl dönem karında yüzde 23.1'lik artış yaşanmış.
Geçtiğimiz yıl kâr eden kuruluşların 14'ü kamu kuruluşu ve 436'sı özel şirketlermiş. 2007 yılında İSO 500 kâr ve zarar toplamında cari fiyatlarla yüzde 35.1'lik artışa karşılık, milli gelir anlamında kârda yüzde 16.5'lik bir artış olmuş..
Biracılar da büyüyor
"İSO 500"de en çok kâr eden ilk 10 kuruluş sırasıyla TÜPRAŞ, ERDEMİR, Ford Otomotiv, Philsa, Petrol Ofisi, Shell&Turcas Petrol A.Ş., Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, isminin açıklanmasını istemeyen bir kuruluş ile Anadolu Efes Biracılık ve Unilever Sanayi ve Ticaret Türk A.Ş. olmuşlar.
Acaba bunların hangilerini AK Parti'ye yakınlıkları bu kadar büyüttü?
Veya iktidar biracıları mı büyüttü?
Yazının başında söylediklerimize dönersek.
İktidarların kendi yandaşlarına avantajlar sağladıkları gerçektir.
Bu yanlıştır. Haksız rekabettir. Yozlaşmadır.
Ancak bunlar ekonominin gereklerine uymazlar ve yönetim tarzlarını dünyaya uyumlu kılamazlarsa, iktidarlarla birlikte yok olurlar.
Birinci mesele bu.
İkincisi ve en önemlisi de ülke topyekûn gelişir ve büyürse, bundan sadece partililer değil, o partiye karşı olanlar da yararlanır.
Bunun örneklerini şimdiki "Büyükler" listelerinde de görmüyor muyuz?
Tayyip Erdoğan, Rahmi Koç'a ekonomik destek mi veriyor bu listelere göre yani?