(Ekim 2012 tarihinde Habername de çıkan yazım) O tarihlerde Ak Parti Hükümeti, dolayısı ile Sayın Erdoğan, bir türlü dinmeyen, bir türlü engel olunamayan, kadına karşı şiddet, tecavüz ve ölüm olaylarını azaltmak, boşanmaları asgariye indirmek amacı ile çalışmalar yapıyorlardı. Bir yandan da İstanbul Sözleşmesi ile ilgili gelişmeler devam ediyordu. Sözleşmenin ruhunda zulme çare olarak batı kaynaklı görüşler gösteriliyordu. Bendeniz ise, ' çarenin batıda olmadığını, çünkü Batının bu işi halledemediğini" düşünüyordum. Düşüncelerimi derceden bir yazı yazmıştım. Günün anlam ve önemine binaen o yazıyı tekrar paylaşıyorum. Rabbim başta kadınlarımız olmak üzere milletimizin tüm fertlerini zulümden, tecavüzden, işkenceden, baskıdan, kötülükten, çirkinlikten, günahtan, yanlıştan.... Korusun Amin. İşte o yazı : "" Ailede Bir Numara Sorunu Veya Çocuk Erkil Aile"
Hayatı, fıtrata (Allah’ın yarattığı temel ilkelere) göre yaşamayı terk ettiğimiz anda işler fena karışıyor. Yani Ata et, ite ot yedirmeye başladınız mı, Tavuğa, “ sen sabah akşam öt! Horoza: “sende yumurtlamaya başla!” Bülbüle, “leş yemeyi öğren artık!” Kargaya ,”Haydi öt de dinlendir bizi!” Denilmeye başlandı mı hayatın çarkları ters dönmeye başlıyor. Yaratan, Evreni, insanı, zamanı, ahreti, meleği, cenneti, cehennemi dünyayı ve dünyadaki mahlûkları( hayvanlar, bitkiler, taş, toprak, su, hava…) Hangi amaç için yarattıysa, onlara hangi temel vazifeler, hangi ana görevler yüklediyse yaratılanların ana vazifesi bu görevleri yerine getirmek olmalı. Yoksa taş pamuk gibi yumuşak, Yün kaya gibi sert olursa, hanımlar erkekler gibi iradeli ve biraz sert, erkekler de kadınlar gibi yumuşak ve narin olursa fıtrata aykırı bir durum hâsıl olmuş ve hayat merkezinden sapmış olur.
Tıpkı bunlar gibi Aile düzeninde de Yaratan, dedeye, nineye, babaya, anneye, çocuğa, abiye, ablaya, kardeşe, geline, damada, dayıya, halaya, amcaya teyzeye… Hangi rolü vermişse bu rolde olanlar bu rollerinin hakkını hakkınca yerine gerirmeleri gerekir. Eve bakmakla yükümlü olan baba, evin iç düzenini kurmakla görevli anne, büyüklere, anneye, babaya saygıyla yükümlü evlatlar... Üzerlerine terettüp eden yükümlülükleri yerine getirdiler mi, o aile Allahın istediği şekilde mutlu huzurlu bir yuvaya dönüşür. Aksi ise Maazallah! Kavganın, gürültünün eksik olmadığı, huzurun saadetin uğramadığı bir zindan olur.
EŞ BAŞKAN MODELİ
Günümüzde baskın Batı Kültürünün de tesiri ile bu rollerde büyük aşınma var. Ne baba, ne anne, ne de çocuklar hak ve yükümlülüklerinin sınırlarını bilmiyorlar. Batıdan gelen rüzgârlarında tesiri ile bu gün ailede “bir numara” bile belli değildir. Günümüzde ülkemiz aile hukukunda eş başkan modeli meriyettedir. Yani anne ve baba, hakları ve yetkileri eşit, sorumlulukları aynı iki lider olarak aileyi yönetiyorlar. Tabi bu durum da fıtrata aykırı sonuçlar doğuruyor. Birileri bilerek veya bilmeyerek “ataerkil aile, ataerkil toplum” diye diye ailedeki Ata’nın (babanın) rolünü erozyona uğrattı. Onun rolünün bir kısmını elde eden anne, fıtratına aykırı olduğu için zor kararlarda bazı yanlış hükümler verdi ve vermeye devam ediyor. Bu da ailede bir " rol erozyonunun" doğmasına neden oluyor. Daha sonra Batıdan gelen rüzgarlar (BU GÜN İÇİN SOSYAL MEDYA) , bu sefer çocuklara, kullanmaya hazır olmadıkları yetkiler aşılamaya başladı.
“ÇOCUK ERKİL” AİLE MODELİ
Aile, Ataerkil halinden çıkıp Anaerkil, "Ana erkil" halinden çıkıp "çocuk erkil" hale geldi. Bu gün birçok aile de anne babadan ziyade çocukların isteği oluyor. Günler onlara göre ayarlanıyor, tatil onların istediği şekilde düzenleniyor, hayat onların isteği doğrultusunda yön kazanıyor. Ebeveynin sanki hayatta tek vazifesi kalmış; Çocuklarının anlamlı - anlamsız, yerinde veya değil, doğru veya yanlış ne olursa olsun onları yerine getirmek. Ebeveynler,in önemli bir bölümü, kendilerinin cennete gitmesini sağlayacak anne ve babalarını bile bir yana iterek hayatlarını, paralarını tamamen çocuklarının emrine veriyor ve böylece fıtrata ve İslam’a aykırı bir girdabın içine düşüyorlar. Anneler, babalar ebeveynlik vazifesinin çocukların her isteğini yerine getirmek olarak biliyorlar. “Biz görmedik onlar görsün, bizim olmadı onların olsun, biz yemedik onlar yesin, biz giymedik onlar giysin…” diye diye çocukların tabi büyümesine engel oluyorlar. Kızının elinin sıcak sudan soğuk suya değmesini istemeyen bir anne, ben çok çektim oğlum sıkıntı çekmesin diyen bir baba aslında evlatlarına iyilik değil kötülük yapmış oluyor. Fakat fıtrata aykırı bir hayatla çevrelendikleri için bunun farkına bile varamıyorlar. ÇOÇUK ERKİL AİLE
Günümüzde ülkemizde Ataerkil aileden anaerkil aileye, ondan da çocukerkil aile modeline geçildi. Bu gidişle korkarım yakında yep yeni bir aile modeli ile daha karşılaşacağız. O da, "Torunerkil aile.