15 Temmuz darbe kalkışmasının şüphesiz kilit ismi Adil Öksüz.
Adil Öksüz yakalanamazsa darbe girişiminin şifresini çözmek, asıl hedef olan yurt içindeki birinci isme ulaşmak, ordu içinde yuvalanmış ve açığa çıkmamış kripto FETÖ’cüleri deşifre etmek mümkün gözükmüyor.
Yazılarımda zaman zaman yerden yere vurduğum CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, katıldığı bir TV programında “Hava Kuvvetleri İmamı” olduğu öne sürülen ve 15 Temmuz darbe girişiminin yönetildiği Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’ndan kaçarken yakalanan Adil Öksüz hakkında;
-Onu kim serbest bıraktı? Öksüz’ün hâkimin önüne giden dosyasının içini kim boşalttı, sorusunun çok önemli olduğunu belirtmeliyim. Aynı programda Sn. Kılıçdaroğlu, “Kim bu Adil Öksüz, neden serbest bırakıldı ve neden yakalanmıyor? Benim bir cevabım var tabii ama şimdi söyleyemem. Elimde belge olması lazım” açıklamaları ayrıca kayda değer. (Sn. Kılıçdaroğlu, bu açıklamaları yapmak için niçin iki ay bekledi? Açıklamaların ABD Büyükelçisi John R. Bass’ın CHP’yi ziyaretinin hemen akabinde yapılmış olması da manidar ama elimde belge olmadığı için ben de susmayı tercih ediyorum).
Ankara Batı (Sincan) Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyanın Öksüz’ü gözaltına alan Kazan Akıncılar Jandarma Karakolu görevlileri tarafından “boşaltıldığını” ileri sürmekte. Öksüz’ü serbest bırakan hâkimin önüne dosya gittiğinde sadece ifadesi ve üst yazısı olduğunu serbest bırakan hâkimin ilk beyanından anlamıştık zaten. Jandarma ne bu kişinin geçmişini araştırmış, ne ifadesini almış ne de üst arama ve yakalama tutanağı düzenlemiş. Deliller savcıdan ve hâkimden gizlenmiş.
Bu noktada hafızamızı tazelemeye ihtiyaç var.
Adil Öksüz, 22 saat boyunca Kazan Jandarma Karakolu’nda gözaltında tutuldu. Üzerinden GPS cihazı çıkan Öksüz, 18 Temmuz’da Sincan’daki Ankara Batı Adliyesi’ne gözaltındaki askerle birlikte sevk edildi. Savcı Cihan Ergün’ün karşısına çıkarılan Öksüz, Kazan’a “arsa bakmaya” geldiğini iddia ederek, şunları söyledi: “14 Temmuz akşamı Sakarya’dan Ankara’ya geldim. 15 Temmuz Cuma günüydü. Cuma akşamı Mehmet Öksüz isimli amcamın Keçiören’de evi vardı orada kaldım. 16 Temmuz günü sabah 09.00- 10.00 gibi de Keçiören’den ticari taksi tuttum. 1 taksiyle geldim. Orada tarla baktım. Akıncılar yakınındaki bir köyde Hasan isimli bir köylünün Akıncı’nın orada bir tane köy var. Muhiti de ben biliyorum. Hasan isimli şahsın adını köyün tek camisi olduğundan cami imamından öğrenebilirsin demişti. Köye vardım taksiciyi geri gönderdim. Alacağım araziye bakmak için köy girişine yakın beni bırakmasını söyledim. Beni o yol üzerinde araziden jandarmalar aldılar.”
Akıncı Üssü’nde tanıdığı herhangi bir subay veya astsubay olmadığını, oraya hiç girmediğini savunan Öksüz, “Fetullahçı Terör Örgütü’yle hiçbir bağım ya da ilgim olmamıştır” iddiasında bulundu. İfadesini inandırıcı bulmayan savcı Ergün, Adil Öksüz’ü darbe teşebbüsüne katıldığı iddiasıyla tutuklamaya sevk etti. Ancak Öksüz’ün mahkemeye giden dosyasında geçmişi ve cemaatle ilişkisine ilişkin hiçbir bilgi yoktu. Hâkime GPS cihazı konusunda da bilgi verilmemişti.
Sulh Ceza Hâkimi Köksal Çelik, sorgu sonunda Adil Öksüz’ü yurtdışı çıkış yasağı koyarak serbest bıraktı. Çelik, kararında “şüphelinin üzerine atılı suçlara ilişkin somut delil bulunmadığını” vurguladı. Buna karşılık Öksüz, “sabit ikametgâh sahibi olması, kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin olmayışı, suç vasfının değişme ihtimalini” gerekçe gösterilerek serbest bırakıldı. Serbest kaldıktan sonra Esenboğa Havalimanı’ndan uçakla Sabiha Gökçen Havalimanı’na inen Öksüz’ü burada Ali Kaya isimli bir FETÖ’cü karşıladı. Güvenlik kameralarına göre Ali Kaya, telefonla görüntülü konuşma yaparak Öksüz’ün yanında olduğunu telefondaki kişiye gösterdi. 19 Temmuz’da Akyazı’daki kayınpederinin evine uğrayan Öksüz, kayıplara karıştı.
Adil Öksüz’ün devlet tarafından izlendiği, çatı iddianamesinde adının geçtiği, davanın 17 numaralı sanığı olan ve FETÖ yapılanmasının “mollalar” grubunda yer aldığı belirtilen Cemal Türk’le ilgili bölümde, “Eşinin kardeşi Öksüz’ün 2015 itibarıyla örgütün Deniz Kuvvetleri Sorumlusu” olduğu ifadesi yer alması bile yapılan vahim hatayı ortaya dökmeye yeter.
İnşallah haftaya kaldığımız yerden devam edelim. Nasip olursa gelecek haftaki yazımın sonunda Adil Öksüz’ün elden kaçırılması ile ilgili hukukçuların yaptığı bariz hataları, dile getireceğim.