27 senedir Amerika'da yaşıyorum ve bu süre zarfında gerek eğitimim, gerek mesleğim, gerekse ilgi alanım olduğu için Amerikan ekonomisiyle yakından ilgilendim ve ilgilenmeye de devam ediyorum. Özellikle son birkaç senedir yaşanan ekonomik sıkıntıları ve bunun neticelerini bizzat yerinde görme fırsatım oldu. Bu konudaki tecrübe ve bilgi birikimimi bir yazı dizisiyle sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk konumuz ABD'de yaşanmakta olan enflasyon sarmalı olacak.
2021 yılının Nisan ayıydı. ABD’nin Merkez Bankası konumundaki Federal Rezerv Bankası (Fed) ilk kez enflasyonda artma emareleri ortaya çıktığında ve %4.2'ye yükseldiğinde açıklama yaparak yüksek enflasyonun “geçici” (İngilizce “transitory”) olduğunu söylemişlerdi. En önemli sebep olarak da o anda bütün dünyada, bugün kısmen hala geçerli olan tedarik zincirinin bozulmasını gösteriyorlardı. Dolayısıyla bu zincir yeniden kurulduğunda enflasyonun da eski seviyesine, en azından kendi belirledikleri hedef seviye olan %2’ye düşeceğini söylemişlerdi.
Elbetteki Fed “Biz 30 ay içerisinde 6,72 trilyon Dolar para bastık, bir kısmını çok çok düşük faizlerle şirketlere ve bir kısmını da karşılıksız olarak vatandaşlara dağıtarak piyasaları paraya boğduk ve o yüzden enflasyon fırladı” demeyeceklerdi. Nitekim bu “geçici enflasyon” söyleminin üzerinden bir buçuk sene geçti ama enflasyon düşmedi. Tam tersine artarak %9'lara çıktı ve son 6 aydır %8-9'larda geziniyor.
Peki enflasyon niye bu yüksek seviyelerde kalıyor veya en azından niye düşmüyor? Ekonomi uzmanları ABD’nin önümüzdeki yıllarda normal trendin altında büyüme göstereceğini söylüyor. IMF ise “Dünya ekonomisi için en kötüsü henüz gerçekleşmedi” diyor.
Amerika'da enflasyon arttığı için çalışanların maaşlarına zam gelecek. 2021 yılının sonunda Amerika'da her ne kadar enflasyon o sırada %7'leri bulmuş olsa da işyerleri, ki bunlara benim çalıştığım işyeri de dahil, öyle %7 civarı maaş artışı vermedi, %2-3 gibi daha önceki senelerde ne veriyorlarsa yine o oranlarda zam verdiler. Tabii ki bu durum her ne kadar negatif bir ortam yaratmış olsa da “neyse zaten enflasyon geçiciydi ve kayıp çok olmayacak” şeklinde teselli bulunuyordu. Ama bu sene öyle değil. Şu anda Ekim ayındayız. Bu demektir ki iki ay sonra yıllık zam zamanı gelecek biz Amerika'da çalışanlar olarak zam bekleyeceğiz.
Bu zammın artık geçici olmadığı ispat edilmiş olan enflasyon oranında ve hatta onun da biraz üzerinde olmasını bekliyoruz ki büyük bir ihtimal ile gerçekleşecek. Dolayısıyla çalışanlar daha çok para alacaklar, daha çok para aldıkları için de daha çok harcayacaklar. Bu şekilde fasit daire devam edecek, enflasyonu düşürecek bir talep azalması olmayacak ve belki de artacak.
Amerika'daki işsizlik oranında da düşüş yok. İki hafta önce yapılan açıklamaya göre işsizlik oranı %3.6'dan %3.5'e düştü. Yani bu senenin Mart ayından beri Fed’in yaptığı bütün faiz arttırımları neticesinde istihdam piyasasının daralması ve işsizlik oranının en azından %5'lere yükselmesi şeklinde bir beklenti vardı ki bunların da gerçekleşmediğini görüyoruz. Yani istihdam hala çok kuvvetli ve sene sonunda maaşlara zam bekleniyor. Dolayısıyla insanların harcamalarını kısmasını gerektiren bir sebep yok. Nitekim pandemi süresince evlerinde tıkalı kalan insanlar şimdilerde restoranları lebalep dolduruyor, vızır vızır tatile gidiyor, ve moda deyimle çok güzel para “eziyorlar”.
Bütün bunların yanında Rusya - Ukrayna savaşı, diğer ülkelerin para birimlerinde zayıflama ve resesyon beklentileri var. Yani enflasyonun düşmesini gerektiren bir ortam yok. Tam tersine bu oranlarda devam etmesini gerektiren ve hatta daha da yükselmesine sebep olacak riskli bir ortam var. Nitekim Eylül ayında ABD’deki toptan eşya fiyatları %0.4 arttı ki beklenti %0.2 idi. Bütün bunları düşündüğümüzde enflasyonun yakın zamanda hedeflenen %2 seviyelerine düşmesi zor görünüyor.
Kasım ayının başında bir Fed toplantısı daha var ve uzmanların beklentisi %0.75’lik bir faiz artışı. Aralık ayındaki toplantı sonrasında bir %0.75 faiz artışı daha bekleniyor eğer bu süre zarfında enflasyon oranlarında ciddi bir düşme görülmez ise.
Fed’in faiz oranlarını kararlı bir şekilde yükseltmeye devam ederek enflasyonu düşürmeye çalıştığını biliyoruz ama bunun etkilerinin görülmesi zaman alacak. Nitekim Fed’in kendi açıklamalarında enflasyonu düşürmek birkaç çeyrek (yıl) alabilir diyor. Zaten uzmanlar da en erken 2023 yılı son çeyreğinden önce hedef enflasyona ulaşılmasını zor görüyor. Birçoğu enflasyonun 2025 yılında normale döneceğine inanıyor.
Fed’in enflasyonu düşürmede kullandığı faiz arttırma yöntemi iki tarafı keskin bir bıçak gibi. Bu yöntem ekonomiyi soğutarak enflasyonu düşürmek için kullanılagelen bir metod. Fed faiz artırdıkça insanlar yatırım yapmak yerine parasını bankalara faize yatırıyor. Bu da ekonominin yavaşlamasına, hatta çok negatife dönmesi halinde resesyona ve depresyona girmesine sebep verebilir.
Son 6 aydır faiz arttıran Fed enflasyonu düşüremedi henüz. İşte bu yüzden olsa gerek artık sınırları zorlayacak şekilde mütemadiyen faiz yükseltiyor. Bu faiz artışı hızının tarihte başka bir benzeri yok.
Şöyle düşünün. Bir şeyi yapıyorsunuz, yapıyorsunuz ama hiçbir şey olmuyor diye düşünüyor ve devam ediyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz ki öyle bir etki yapmışsınız ki haberiniz yok ve her şey altüst oluyor. Kendimden bir örnek vereyim. Lisedeyken nezle olduğumda enfiye çekmiştim bir keresinde. Bir kaç kere burnuma çektiğim halde hiç bir şey olmamıştı. Yeterince enfiye almadığımı düşünerek birkaç kez daha çekmiştim. Ardından öyle bir hapşırmaya başlamıştım ki öğretmen beni dışarı çıkartmıştı.
İşte Fed’in bu roket gibi faiz artışının da böyle bir etki yapma ihtimali var. Yani eğer Fed kalibrasyonda bir hata yapmışsa, bunun negatif etkileri aniden çıkabilir ve piyasaları altüst edebilir. Bu sefer de bu problemin çözülmesi gerekecek ve tabii ki restorasyon (düzlüğe çıkma) için gereken süre daha da uzayacak. Sanırım bekleyip görmekten ve iyimser olmaktan başka çaremiz yok.