Sonda yazacağım 'sonuç/hüküm' cümlemi bu sefer başta yazayım ve verilmesi gereken mesajımı vereyim: "Adil (Ekonomik) Düzen" iktidar olduğunda yani yönetimi ele aldığında, yapacağı ilk işlerden biri gümrükleri kaldırmak olacaktır.
Başbakan dünden beri bugün de İngiltere'de, yani en önemli AB ülkelerinden birinde ve bizim yıllardan beri AB ile "Gümrük Birliği" anlaşmamız var ama "vize engeli" devam ediyor! Altmıştan fazla ülkeye vizesiz gidebiliyoruz, bu ülkelerin sayısı giderek artıyor ama elli yıldır kapısında beklediğimiz AB ülkeleri ile "Gümrük Birliğimiz" yani gümrüksüzlüğümüz var ya; vizesiz AB ülkelerine gitmek yasak!..
Türkiye Avrupa Birliği'ne "aday" olarak girdi ya; birkaç yıl önce büyük heyecanla bayram havasında kutlamalar yapıldı! Sonra AB müzakerelerine başlandı!..
AK Parti'nin kurulduğu günleri hatırlayalım; her hafta ya Amerika'da ya da bir Avrupa ülkesindeydiler... Bu hafta da, Başbakan ve Dışişleri Bakanı başta olmak üzere, ayrı heyetler hâlinde ABD'nin "asıl banisi" ve bugün de "asıl beyni" olan İngiltere'deler... ABD'yi de boş bırakmaya gelmez; başka bir "çok özel AKP heyeti" de Amerika'da, ayrıca yine "çok özel CHP heyeti" ABD'de -AKP'liler nihayet onları da alıştırdılar ve kendilerine benzettiler- ve her iki heyetimiz de özellikle Yahudi lobileri ile "çok özel" görüşmeler yapıyorlar/mış... Haziran'da ülkemizde "seçim" var ya; efendiler ABD'de Yahudi lobileri ile "seçim çalışmaları" yapıyorlar ve güya biz de seçimde kendi vekillerimizi seçiyoruz!!!
Sonuç olarak; ben diyeyim yüz, siz deyin ikiyüz-üçyüz yıllık Batı sevdamız, elli yıldır süren AB müzakerelerimiz bir türlü bitmiyor, karasevda gibi hâlâ devam ediyor!!!
Ondan sonrasında Türkiye'de neler oldu neler; zaman zaman bu köşede okuyorsunuz: Dış borçlarımız, cari açıklarımız, bütçe açıklarımız ve ithalat artışlarımız vs vs on misli katlanırken; bugünkü devletimiz aynen Osmanlı Devleti gibi yıkılacak sınırlara getirildi!
Dünyadaki bir kısım Yahudiler şuna inanıyorlar: Biz Allah'ın seçtiği bir kavimiz... Allah bize akıl vermiş... Diğer insanlar da hayvanlar misali bize hizmet etsinler diye yaratılmışlar... Onların akılları kıttır; biz söyleriz, onlar da koyun gibi dediklerimizi yaparlar...
Olanlara bakınca, Yahudilerin bu düşüncelerine hak vermek zorunda kalıyoruz.
Onlar saçma sapan şeyler söyler, diğer dünyalılar onu kabul eder ve yapar!
Hele hele Türkiye'nin yöneticileri gizli-açık söyleneni hemen yapar!
Erbakan gibi bir uyarıcı gelip-geçse ve kırk yıl uyarsa da yapar!
Bugünkü ana konumuz "Gümrük Birliği" meselesi olduğu için bu konudan fazla uzaklaşmayalım ve asıl meselemize dönelim.
Bir yerde eğer karar mekanizmasında siz yoksanız, orada sizin lehinize karar alınmaz. İğne kimin bedenine batarsa onu acıtır, öbürü ise seyreder; sadece "üzülür" veya "sevinir"!..
Gümrükler niye konur?
Ülkemizde üretilmekte olan mallara gümrük konur ki yerli üretim çökmesin. AB de tarım ürünlerine gümrük koyar ki yerli tarım çökmesin. Bir ülke tarım ürünlerini ihraç edecekse o tarım ürünlerine gümrük koymasına gerek kalmaz. Bizim ekonomi yapımız Avrupa ekonomi yapısına benzemez. Biz tarım ülkesiyiz, Avrupa sanayi ülkesidir. Biz Ortadoğu'da, dünyadaki karaların ve kıtaların merkezindeyiz. Avrupa denizlerin merkezindedir. Bizim artık emeğimiz var, onun artık malı var. Biz gelişmekte olan ülkeyiz, Avrupa gelişmiş ülkelere sahip. Buna benzer daha başka farklı özellikler var.
Hâsılı... Bizim çıkarlarımız ile Avrupalıların çıkarları aynı değildir. Dolayısıyla takip edeceğimiz gümrük ve vize politikaları da farklı olmalıdır. Gümrük ve vize meseleleri başta olmak üzere, AB ile ilgili diğer politikalarımız da farklı olmalıdır.
Bitmedi; AB ve gümrük konusunda yapılması gerekenleri yazmaya devam edeceğim...