Bu seçim 1991 seçimlerine benziyor. Tümüyle değil lakin benzerlikler çok fazla. 1991 de İktidar da Özal'ın Çankaya'ya çıkması sonucunda liderlik koltuğuna Mesut Yılmazın oturduğu ANAP vardı. Özal'ın oluşturduğu serbestlik ve değişimden korkan ve çıkarlarının bir kısmının ellerinden gittiğini gören, geri kalanların da gideceğinden ürken büyük yerli sermaye, merkez medya, ve Türkiye düşmanı Batı Bloku, tek hedef olarak Özal'ı ve ANAP ı seçmişlerdi. Günümüze benzer bir şekilde gazeteler de sürekli Özal'ın tek adamlığından, otoriterliğinden, dindarlığından kinaye "takunyalı Cumhurbaşkanı" oluşundan, güya israfından dem vurarak, O'nun halkın değil sermayenin adamı olduğundan bahsederek yıpratıyorlardı.Demirel onun için," Çankayanın Şişmanı!" diyordu. Başbakan olursa Özal'ı Çankaya'dan indireceğini vadediyordu...
KİM NE VERİYORSA BENDEN BEŞ FAZLASI
Demirel O seçime gidilirken müthiş vaatlerde bulundu: (" Demirel "kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğini vaadetti" " Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için 500 gün isteyen Demirel, emeklilik yaşını indirme, enflasyonu düşürme sözü verdi. Yüzde 27 oyla iktidara oldu ancak sözlerini yerine getirmeden Özal`ın vefatının ardından Çankaya Köşkü`ne çıktı..." ) Günümüze benzemiyor mu? Demirel 500 gün istemişti Kılıçdaroğlu 4 yıl istiyor.
1991 seçimlerinde Özal'a Demirel kadar Milli Görüş lideri Erbakan da yükleniyordu. RP+MÇP+IDP ittifakı ile giren Erbakan, Özalın ve ANAP ın adeta suyunu çıkarıyordu. Biz Refahçılar da itttifakın da verdiği şevkle Hocanın söylediklerine yüzde yüz ve canü gönülden inanıyorduk.
Özal Gitti Kavga Bitmedi
91 Seçimlerinde : DYP 178, ANAP 115, SHP 88, RP 62, DSP 7 vekil çıkarttı. Seçimlerde ittifak yapan RP ve MÇP seçimden hemen sonra ayrıldılar. Güya "ülke çok zorda, vatan elden gidiyor, millet mahvoluyordu.Bunun için ittifak Yapan Türkeş ve Erbakan seçimden hemen sonra ayrıldılar. Bu ittifak sadece 52 gün sürmüştü. Özal (anap) gitmişti ama ne Türkeş ne Erbakan iktidar olmuştu.
O günkü seçimlerin bu güne benzer bir tarafı da seçimlerle ilgili konuşan önemli bir ismin oluşu: Fethullah Gülen. Ruşen Çakırın 26 kasım 1991 Cumhuriyetteki yazısından: ( http://rusencakir.com/52-GUNLUK-ITTIFAK-3-MCP-ayrildi-RP-selamete-erdi/2706)
"... Fethullah Hoca’nın öngörüşü
İttifakın dağılmasından sonra içinde ve dışında yer alan pek çok kişi zaten böyle bir gelişmeyi beklediklerini söylediler. Ancak olayın topu topu 52 gün sürmüş olması yine de şaşırtıcı oldu. Bu noktada hiç şaşırmayanlara bir örnek olarak M. Fethullah Gülen verilebilir. Türkiye’nin önde gelen İslami cemaat önderlerinden biri olan Gülen, seçimden iki gün önce Zaman gazetesinde yayımlanan röportajda Şemseddin Nuri’ye şöyle demişti: “Eğer bu bir araya geliş, itilaf (geçici birliktelik) değil de hakiki ve kendi manasında ittifak olsaydı; taban belli bir yere varıldıktan sonra ayrılığa şartlandırılmasaydı, daha önce birbirleriyle kanlı bıçaklı olan kitleler bir araya gelecek, aralarında aşılmaz gibi görünen engel ve engebelerin ne kadar basit teferruatlar olduğu idrak edilecek ve bilhassa genç nesil birbiriyle sarmaş dolaş olup bütünleşecekti. Ancak ben bu itilaftan bu neticenin doğmasını, üzülerek ifade edeyim ki bekleyemiyorum.”"
Düne bakarak bu günü okumak her zaman yüzde yüz doğru olmayabilir. (Allahtan bu gün AKP o günün ANAP'ı dan çok güçlü durumda. MEDYA DA O GÜNE GÖRE BAYAĞI DENGELİ.Erdoğan özala göre çok daha güçlü ve Davutoğlu Mesut tan çok daha başarılı ve halka yakın) 91 Seçimlerinde Özal'a karşı oluşturulan koalisyon bugün Ak Parti ve Erdoğan'a karşı oluştu gibi. O seçimlerden sonra neler olduğuna bakarak yarını okuyacak olursak işimiz pek hayırlı gibi görünmüyor. Çünkü seçimlerden sonra DYP+SHP koalisyunu kuruldu. Özal'dan kurtulup daha milli daha dini bir hükümet bekleyen bizler ( muhafazakar, dindar kesim) Dimyata pirince giden insanın durumuna düştük. Ekonomi bozuldu, siyaset çürüdü, vesayetçiler zayıf hükümetler döneminde iyice güçlendi. Demirel eski Demirel değildi. Başörtülülerin İran'a, Arabistan'a gitmesini isteyecek kadar demokratlaşmıştı! 500 günü falan doldurmadan Çankaya'ya çıktı.Ardından yeni seçimler, yeni koalisyonlar, bir sürü ayak oyunları, zayıf hükümetler, ülkeyi hükümetle beraber yöneten askeri ve sivil bürokrasi. Güçlü basın ve sanayi patronlar..., 94 krizi, 28 şubat darbesi...Erbakan ve Çillerin devre dışı bırakılışı, 2001 krizi art arda patladı. Dindarlar üzerindeki baskı arttıkça arttı...Ekonomi çuvalladı. yatırımları boş verin memur, işci emekli maaşları ödenemeycek duruma geldi. Bankalar battı. Paramız 6 sıfırlı hale geldi. Gecelik faiz yüzde 700 leri gördü.Türkiye ABD' den Kemal Derviş'i ithal etti. Halk yüzde 25 fakirleşti. Döviz fırladı. Ecevit yarı uyur bir şekilde başbakanlık yaptı...
Nihayet 2002: Ak parti seçimi kazandı ve adım adım mümkün olduğunca siyasi, ekonomik, sosyal alanda olumlu gelişmeler oldu.Faizler düştü, paradan 6 sıfır atıldı, döviz düştü, bütçe denkleşti, yatırımlar arttı. Milli gelir 4-5 kat arttı. Ülke saygınlık kazandı. Yollar, okullar, barış süreci, açılan hava alanları, eğitime ayrılan payın birinci sıraya yükselişi, sağlıkta atılan büyük atılımlar...Ve en önemlisi başın, ayağın belli olması. Kim başbakan, kim cumhurbaşkanı, kim genel kurmay başkanı, kim AYM, danıştay, yargıtay başkanı, kim yök başkanı...Her şey yerli yerine oturdu. Her şey çok mu iyi? Elbette hayır. Özal zamanında da her şey değildi. Yalnız Özalı gönderip Demireli (koalisyonları) getirmek bu millete nelere mal oldu unutmayalım
Ve önümüzdeki Pazar bir seçim daha var. Umarız sandığa giderken 91 seçimleirini ve onun sonuçlarını unutmayız. Dün Özaldan kurtularak daha iyiye gideceğimizi zanneden bizler ( o günün gençleri ) yanılmıştık. Bu gün, "Tayyip Erdoğan (AKP) gitsin de ne olursa olsun !"diyen gençler, 91' i ve sonrasını bir daha hatırlamalı.Aksi halde Son pişmanlık fayda vermez!
Rabbimden dileğim, bu seçimler önce ülkemize, sonra Türk ve İslam alemine hayırlar getirsin. Unutmayalım hangi partiden, hangi görüşten olursak olalım sonunda hepimiz Ademin torunları, bu ülkenin vatandaşlarıyız. Hayırlı seçimler.
Kütulammare zaferini unutmayalım.