Kilise Evler adlı yazımızın bu son bölümünde "acaba gençlerimiz böyle tuzaklardan nasıl kurtulur?" sorusuna cevap arayacağız?
Her şeyin başı bildiği gibi eğitimdir. Eğitimsiz toplumlar her zaman elde edilebilecek basit toplumlardır.
Onun içindir böylesi toplumlara bilginin yanı sıra eğitimin de verilmesi gerekmektedir. Eğitim de ilk yaşlardan itibaren ailede başlar. Ailenin vereceği terbiye insanı ömür boyu etkileyebilir.
23 Nisan’da kapıma gelip de “kandiliniz kutlu olsun” diyen 6-7 yaşlarındaki çocuklara ailesi acaba hiç mi eğitmemiş? Eğer ailede belli bir şeyler görseydi çocuklar 23 Nisan’ı kandil olarak kutlamazlardı.
Aile içinde yapılan tüm eylemler ve konuşmalar çocuk üzerinde büyük etkisi vardır. Ailede şiddet olursa çocuk hırçın büyür. Ama şefkat dolu bir aile içinde büyüyen çocuk daha merhametli olur.
Aileler en başta çocuğunu dini kriterleri göz önünde bulundurarak eğitmelidir.
Bir baba elindeki imkanlarıyla geleceğini mamur edebilir. Ama çocuklarına iyi bir eğitim verdirerek hem onların geleceğini garantiye almış olur hem de vatansever çocuklar yetiştirmiş olur.
Aileden sonra da en büyük görev devlete düşmektedir. Devlet eğitime milli savunmadan fazla önem göstermelidir.
Fatih Sultan Mehmed Hazretleri bile eğitime çok büyük bir önem vermiştir. Bir gün vezirleriyle bütçe müzakeresi yaparken, Fatih’in medreselere düşündüğü ödenek miktarını Maliye Nazırı çok bulmuş. Sultan Fatih de “eğitim için düşündüğüm miktar gözünüze büyük mü geldi?” diye sormuş. Maliye Nazırı buna karşılık “Evet pâdişâhım, çok buldum! Memleketin bin bir türlü derdi var. Medreselere o kadar tahsîsat ayırırsak öbürlerinden kısmak, kesmek zorunda kalacağız.” Demiş. Ama yüce Sultan bugün de aynı şekilde üzerinde durup düşünülmesi gereken şu ibretli cevâbı vermiş: “Vezîrim, âlimler Peygamberlerin vârisleri değil mi?” “Belî sultanım, elhak öyledir.” “Peygamber vekîli olmak, kolay şey değildir. Bunun için çok fire veriyor bu meslek. Her meslek fire verir ama bu meslek daha fazla verir. Diğer meslekleri şuna benzetirim: Kirli suya
siyah, kurşunî veya kahverengi bir kumaşı batırın, kurusun. Sarık diye sarın, rengini göstermez.
Fakat beyaz bir tülbendi alın; değil kirli suya atmak, üzerinden sinek geçse fark edersiniz.
Diğer mesleklere nazaran ulemâ mesleği budur. Şimdi soruyorum: Beslediğimiz her yüz talebeden beş tanesi yetişiyor mu, yetişmiyor mu?” “Yetişiyor padişahım.”
“Eh! Öyleyse o beşin hatırı için doksan beş taneyi de besleyeceğiz. O yüz’ün içinde hangileri o
beşe girecek, evvelden bilemeyiz ki… Başka çaremiz yok.”
Örnek alınacak bir cevap vermiş olan Fatih Sultan Mehmed’i devlet büyüklerimizin örnek alması elzemdir.
En başta 12 yaşını bitirmeyenlerin yaz Kur`an Kurslarına gidemedikleri, 15 yaşını bitirmeyenlerin ise hafızlık eğitimi yapamadıkları ile ilgili Türk Ceza Kanunu’nun 263. Maddesi en kısa zamanda kaldırılmalıdır. Çocuklara ve gençlere dini eğitim özgürlüğü tanınmalıdır.
Misyonerlik faaliyetlerine karşılık yapılacak olan tedbirleri, devlet içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı, İlahiyat Fakülteleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ortaklaşa hareket ederek yapmaları gerekmektedir.
Bunla ilgili olarak Devlet tarafından bir kurul oluşturarak bu üç kurumun ortaklaşa hareket edecekleri bir faaliyet planı ortaya çıkarılmalıdır.
Bu faaliyet çerçevesinde hareket edilmeli ve antimisyonerliğe karşı en iyi verim alınmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olan Türkiye Diyanet Vakfı’nın maddi imkanları çok. Bu imkanlardan ziyadesiyle faydalanılması gerekmektedir.
En başta İmam-Hatipler için meslekî eğitim kursları ve seminerleri düzenlemelidir. Bu kurs ve seminerlerde görev alacak olan kişiler en az doktora seviyesindeki öğretim görevlileri olmalıdır.
Bu kurslarda hem ilmi olarak hem de pedagojik olarak eğitim verilmelidir ki yakında okullar tatil olduktan sonra açılacak olan kurslarda öğrencilere bir şeyler verebilsinler.
Yazın camilerde açılacak olan Kur’an Kurslarında çocukları sevdirerek eğitim vermek için onları memnun edecek yarışmalar düzenlenmeli ve bunlarda da hediyeler dağıtılmalıdır.
Misyonerlik faaliyetlerine karşı yapılacak en büyük etkenlerden biri de Diyanet İşleri Başkanlığı misyonerlik faaliyetleri ile ilgili olarak halka ücretsiz kitaplar ve CD’ler dağıtmalıdır. Bu kitaplar ve CD’ler halkı eğitici ve bilinçlendirici tarzda olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu faaliyetinin yanı sıra TRT ve özel radyolarda ve televizyonlarda yayınlanmak üzere radyo ve televizyon programları ve filmleri hazırlamalıdır.
Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı ile İlahiyat Fakülteleri ortaklaşa sempozyumlar düzenleyerek misyonerlik faaliyetlerinin önemini ve çocuklarımızı bu konularda nasıl bilinçlendireceğimizi tüm halkımıza yayılması gerekmektedir.
Misyonerliğe karşı yapılacak olan faaliyetlerle ilgili olarak bizim aklımıza bunlar geldi.
Biz sadece fikirlerimizi söyler ve yazarız. Uygulaması büyüklere kalmış.
Ama tehlike kapımızın eşiğine kadar gelmiş.
İnşallah zaman geçince ahlayıp vahlamayız.
Eleştiri ve önerileriniz için;