28 Şubat’ın üzerinden 22 Şubat geçti.
Utanç manşetleri unutulmadı.
Hürriyet “Gerekirse Silah Bile Kullanırız”
Milliyet; “Tehdidin adı İrtica”
Hürriyet; Mesut Yılmaz’ın ağzından “İlk Hedef Kazan”
Sabah; “Erbakan’a İlk kıyafet uyarısı”
Hürriyet; “Fadime, neler anlattı neler”
Sabah; “Laiklik konusu kötüye gidiyor”
Sabah; Mesut Yılmazın ağzından “Darbesiz indiririz”
Milliyet, İş dünyasının ağzından “Paket depremi”
Hürriyet; “70 yıllık imajımız güme gidiyor”
Milliyet,” Laiklik Uyarısı”
Sabah; ”Refah’a 3 uyarı”
Milliyet; “Çankaya Devrede”
Hürriyet;”Alternatif Hazır”…..v.s. gibi süreci uçuruma sürükleyen gazete manşetleri, Baş tetikçi Demirel’in sürekli Laiklik vurgusu yapması,
TSK’da baş örtüsü avı başladığı ve Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) personelin aile yapısını, dini inançlarını sorguladığı, personel bilgi fişleri adı altında fişlemelerin ayyuka çıktığı dönemlerde, dinci görünen baş hain Fetö’nün “Baş örtüsü füruattır” çıkışı.
Ne kadar zalim ne kadar hain bir yapı değil mi. Danışıklı dövüşler.
28 Şubat’ın 1000 yıl süreceğini haykıran zamanın Mason Paşaları… Aynı zamanlarda ABD Dışişleri Bakanı’nın Laiklik uyarısı ile ne kadar bağımsız, ne kadar demokratik olduğumuzun hatırlatılması..
Meşru hükümet dururken Erbakan’ı Başbakanlık görevini teamüller gereği Çiller’ devretmesi konusunda ikna edip hülle yapan Demirel’in görevi Yalım Erez’e vererek çıkmaza sürüklemesi ve DSP-MHP-ANAP koalisyonunun yolunu açarak memleketi içine ittidiği durum …
Bunca çaba, memleketin manevi yollarının kapatılması, laikliğin tavan yaptırılarak din mevhumuna dönüştürülmesi idi aslında.
Ama öyle olmadı, kurgulanan sistemi hortumcular, Kemal Dervişler, anayasa kitapçıkları yerle bir etti.
Plan tutmadı. Kudretli Paşalar hortum piyasasından pay kapmak için her biri bir bankanın yönetim kuruluna adlarını yazdırdılar ama hep birlikte battılar. Memlekete çok zarar verdiler ama onlar mutlu olacaklarını sandılar.
Çaldıkları paraların bereketini görüp sefasını süremediler.
Yargı önünde hesap verdiler.
Ecevit’in “harakiri yaptık” açıklaması ile devir değişti.
Genel Kurmay’ın Savunma Anayasasını değiştirerek “İrtica gerçek düşmandır” yazması bile akışı değiştiremedi.
Milletin adamı çıktı ve densizlikleri yerle bir etti.
Peki hıyanet bitti mi…
Gezi olayları, 17-25 Aralık Provakasyonu ve 15 Temmuz kalkışması ile sistemi geri almayı denediler ….ammmaaaaaa..
Millet uyandı ve geri adım atmadı…
Yapılanlar gün gibi aşikardı ve gelinen yeni durumdan vaz geçilemezdi.
Türkiye çağ atladı…
Bol sıfırlı parasından sıfırları sildi,
Askeri alanda yatırımlar yaparak Milli Silahlarını üretmeye başladı.
Ekonomisini yola koydu. “2002 yılında 236 milyar dolarlık Gayrisafi Yurtiçi Hasılası olan bir ekonomiden 2017 yılında 851 milyar dolarlık bir ekonomi hâline gelen Türkiye’nin 2002-2017 döneminde yıllık ortalama büyüme oranının yüzde 5,8 olduğu belirtilen raporda “Bu büyüme kişi başına düşen gelire de yansıdı. 2002 yılında 3 bin 581 dolar olan kişi başı gelir, 2017 yılında 10 bin 597 dolara, yani 3 katına çıktı. Tüm bu büyüme performansı kapsamında 2002 yılında dünyanın 21’inci büyük ekonomisi olan Türkiye ekonomisi bugün dünyanın 17, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi oldu.” denildi.[1]
Sağlık sorunlarını çözdü. Şehir hastaneleri yaptı.
Boğaza yeni bir gerdanlık, Körfeze bir gerdanlık va İstanbul’a Dünya’nın en büyük hava alanını yaptı. Daha şimdiden Alman’nın2 hava yolu battı. Darısı diğerlerinin başına
Türkiye bunları yaparken dış güçler ve içimizdeki hainler elbette boş durmadılar. Baktılar memleket aldı başını gidiyor. Çomak sokmaya çalıştılar.
Darbe yapmaya kalktılar, açıktan döviz saldırı yaptılar, seçimlerimize laf ettiler. Başkanlık sistemine geçemezsiniz dedir.
Artık Başkanımız var.
28 Şubat’ın ardından geçen 22 Şubat sonunda gelinen noktanın özeti bu. Çok detay var.
Rabbim Yar ve Yardımcımız olsun. Çok işimiz var. İç ve Dış düşmanlar şedit.
Önümüze bakalım, birlik olalım.
Vesselam…
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME