2011 seçimlerinin çok daha fazla konuşulacağı bir sürece doğru gidiyoruz. O zaman niye 2015 yılının başbakan adaylarını yazıyorsun diyebilirsiniz. Şahsi öngörüm çok olağanüstü bir durum olmazsa 2011 yılının başbakanı yine Sayın Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Erken bir seçim olmazsa bir sonraki seçim 2015’dedir. Bu arada küresel boyutta da liderliğinden söz ettiren Sayın Başbakan Erdoğan’ı ölünceye kadar genel başkanlığı bırakmayan liderlerin aksine 2011 seçimlerinden sonra aday olmayacağını açıklamasından dolayı kutlamak gerekir. Şimdi 2015 yılının potansiyel başbakan adaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu liderleri izlemekte fayda var.
PROF. DR. NUMAN KURTULMUŞ: Saadet Partisi lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmuş 2015 yılı başbakan adaylarımın başında geliyor. Sayın Kurtulmuş’un avantajlarını ekonomist kimliği, demokratik ve milli duruşu, millet iradesini önemsemesi, İslam dünyasıyla irtibatının olması ve milletin ortalama duygularını yakalaması olarak sıralayabiliriz. Bu duruşunu değiştirmezse iktidardan kopan her oy Sayın Kurtulmuş’un siyasi çizgisinin etrafında toplanmaya başlayacak hatta muhalefet partilerinden de ciddi oy koparacaktır.
RİFAT HİSARCIKLIOĞLU: Halen TOBB başkanlığını sürdüren Rifat Hisarcıklıoğlu’nu siyasi bir kişiliği olmasa da başbakan adayları arasında görebiliriz. Sayın Hisarcıklıoğlu’nu ön plana çıkaran artıları şunlar: TOBB başkanı olduğu günden bugüne Türkiye’yi onlarca kez turlamış, karış karış gezmiş ve milletin nabzını tutmuş bir sivil toplum lideridir. İkincisi, dünyada yerinde görmediği ve incelemediği ülke hemen hemen yok. Bu ticari gezileri ve toplantılar sırasında siyasetin, ekonomin, dış politikanın küresel aktörleriyle sık sık bir araya gelme imkanı bulmuştur. Üçüncüsü, İslam dünyası ve Türk dünyası iş adamları örgütlerinin ya başkanı ya da başkan yardımcısıdır. Son olarak da Avrupa’nın en önemli iş adamları örgütünün başkan yardımcısı görevini ve sorumluğu üstlenmiştir. Dördüncüsü, kurdurduğu TOBB üniversitesi ile akademik dünyayla irtibatını sağlamıştır. Beşincisi, Tepav kurucusu olarak sosyal, iktisadi, ekonomik ve uluslar arası ilişkilerde olup biteni doğrudan öğrenme fırsatı bulmuştur. Bu anlamda Türk iş adamlarına ve Türkiye’ye ilkleri yaşatmıştır.
PROF.DR AHMET DAVUTOĞLU: Sayın Davutoğlu, Türkiye’nin uluslar arası güç ve lider ülke olmasının teorik alt yapısını akademisyenliği döneminde oluşturdu. Batılı karamsar stratejistlerin medeniyetler çatışması ve tarihin sonu gibi savaşçı yaklaşımların aksine medeniyetler barışını ve diyalogunu öne çıkardı. Bu görüşlerini “Stratejik Derinlik” kitabında topladı. Sonra bu fikirlerini Başbakan’ın uluslar arası ilişkilerden sorumlu danışmanı olarak test etme imkanı buldu. Özellikle “komşularla sıfır problem” teziyle Türkiye’nin dört bir yanı düşmanla çevrili iken bugün dört bir tarafı dost ve ticari ortakla çevrili hale geldi. Sayın Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesiyle birlikte danışman olarak önerdiği fikirleri bizzat uygulayıcı olarak devreye soktu. Halkla yakın diyalog kurdu, dış dünyadaki Osmanlı’nın uzantısı topluluklarla da çok sıkacak diyaloglar içine girdi. Dolayısıyla 2015 yılının parlak başbakan adaylarından olmayı çok fazlasıyla hak ediyor.
ALİ BABACAN: ODTÜ’yü birincilikle bitirmiş, ekonomiyi-ticareti babasının yanında usta-çırak-kalfa ilişkisi içinde öğrenmiş lider. Yani ekonomiyi hem teorik hem de uygulamalı olarak bilen biri. Diğer artısı ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı ile dış işleri bakanlığı yapmış olması. Her iki bakanlık yüzü dışarıya bakan ve küresel vizyonla yakından ilişkili bakanlıklar. Dolayısıyla Sayın Babacan için büyük bir tecrübe. Şimdi de ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı yapıyor ki başbakanlığa bir adam daha yaklaştı. Seçimler döneminde köylere kadar gidiyor ve halkla kucaklaşıyor, ancak yine de halkla ilişkilerini biraz daha geliştirmesi gerekiyor.
BÜLENT ARINÇ: Tam bir halk adamı, halkın dilini kullanıyor. Dobra dobra, içten pazarlıklı değil. Bu yönüyle halkın sevgilisi konumunda. Dolayısıyla başbakan adayları arasına rahatlıkla konabilir. TBMM başkanlığı ve başbakan yardımcılığı önemli bir tecrübe. Bugüne kadar ciddi hatası olmadı. Ancak, yabancı dilini geliştirmesi, ekonomi ve uluslar arası ilişkilerini güçlendirmesi gerekiyor. Bunun için yurt dışı ziyaretlerine ağırlık vermesi ve ülkemizde yapılan uluslar arası toplantılara mutlaka katılması, yabancı devlet adamlarıyla aynı karede görünmesi gerekiyor. Artık içe kapanık ülkelerin ayakta durması zor.
Değerli okuyucularım bu isimlere sizler de ilaveler yapabilirsiniz. Mesela sosyal demokrat kanattan Mustafa Sarıgül bunlardan birisi. Ben şimdilik bu kadarla yetiniyorum. Başka bir yazımda başbakanlık fırsatlarını hovardaca harcayan liderleri yazacağım. Hoşça kalın.