Zaman Milli Gazete'yi kızdırdı

Zaman Yazarı Ali Ünal Milli Gazete'yi fena kızdırdı! Milli Gazete`de bugün yayınlanan 'Celil Abdullah' imzalı resimsiz bir yazıda bakın nasıl bir cevap verildi...

Zaman yazarı Ali Ünal`ın Numan Kurtulmuş`u öven ve Erbakan`ı eleştiren yazısı Milli Gazete`yi kızdırdı. Milli Gazete`de bugün yayınlanan "Celil Abdullah" imzalı resimsiz bir yazıda Ali Ünal ve Zaman gazetesi`ne sert eleştiriler yöneltildi


Ali Ünal’ın dedikoduculuğu

Zaman grubu ve yazarları öteden beri Erbakan`a karşı husumet doludurlar. Fırsat ellerine geçtikçe bunu kaçırmazlar. Numan Kurtulmuş`un Milli Görüş`ten ayrılık sinyalleri verdiğinden beri ona karşı özel bir ihtimam ve yakınlık gösteriyorlar. Milli Görüş sürecinde pek de dikkate almıyorlardı. Bu, onların sorunu. Fakat söz konusu Erbakan Hoca olunca birden farklı bir ruha bürünüyorlar. Çünkü liderleri Milliyet gazetesine verdiği bir demeçte, 28 Şubat  döneminde Erbakan için "Ben bu adamı hiç sevmedim" demişti. Bu bilinen bir gerçek.

Sayın Ali Ünal`ın şu paragrafını okuyunca insan tepki vermeden edemiyor: "1960`tan sonra siyasî ve içtimaî sahada Türkiye`nin neredeyse yarım asrına damgasını vuran Demirel-Ecevit-Erbakan ve Türkeş mozaiği, Demirel ve Erbakan`ın çırpınışlarına ve önümüzdeki seçimlerde konuşulup yazıldığı üzere muhtemel bir Demirel-Erbakan ittifakına rağmen, artık ömrünü tamamlamıştır. Türkiye, nasıl şu son dönemde çok partili hayata geçiş yılları olan 1946-1950 arasını demokrasi adına daha ileri bir seviyede yaşıyorsa, siyasî hayat da, Türkiye`nin klasiği ve asıl siyasî karakteri olan DP (AK Parti)-CHP kanatları üzerinde cereyan ediyor." Bu satırlar onun ne olduğunu göstermeye yeter.

Biz bazı hatırlatmalarda bulunalım en iyisi. Erbakan ile Demirel bir arada anılmayacak kadar birbirine zıt, birbirine aykırıdırlar. Önce Sayın Ünal kendi geleneğinin kimle ilişkili olduğuna baksın. Demirel yıllar yılı onların "Nurlu" lideri değil miydi? Bir seçim arifesinde kendisini ziyaret eden nur kardeşleri "Cemaatimizden neden biri milletvekili adayı değil" diye sorduklarında, Demirel`in:" Sizin adayınız benim ya, daha ne istiyorsunuz" dememiş miydi. Hafızalarımızı tazeleyelim.

RP. Seçimlerde birinci parti çıktığında İsrail Cumhurbaşkanı Weizman Türkiye`ye geldi. Gelirken, yanılmıyorsam Yeni Yüzyıl ve Yeni Binyıl gazetesine Türkiye Hava sahasında verdiği demeçte: Manşet Şöyle idi: "Benim dostum Cumhurbaşkanı Demirel Erbakan`a hükümeti kurdurmayacak" yazının devamında ise: "Türkiye`ye daveti kabul etmemin bir sebebi de bu konuları soruşturmak. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`i çok iyi tanıyorum ve onun, elindeki bütün gücü kullanarak, böyle bir gelişmeyi önleyeceğine inanıyorum. Ordunun da kenarda bekleyeceğini sanmıyorum." Öyle de oldu. Hem Demirel değil midir ki 28 Şubat`ın mimarı. Hem Zaman gazetesi değil miydi ki İsrail İstanbul konsolosunda gazetesinde haftalık yazılar yazdırdı. Hem değil midir ki "İsrail büyük otorite." Hem size oluyor Sayın Ünal? Demirel - Erbakan ittifakı kimin uydurmasıysa siz de bu dedikoduya kapıldınız ve hemen hüküm veriyorsunuz. Ve Milli Görüş`ün sonu olarak niteliyorsunuz. İyi ki Milli Görüş Amerika-İsrail ve Demirel ayağını temsil etmiyor. Ergenekon`unuzu da, Amerika`nızı da, İsrail`iniz de uzak tutun yeter. Milli Görüşe bulaştırmayın lütfen. İşinize bakın, dedikodunuzu de kendinize saklayın olur mu?

Gazze`deki Filistinleri terörist ilâh eden kim Sayın Ünal? Mavi Marmara gemisinde şehit olanların şehit olmayacağını söyleyen kim? Siz önce kendinize bakın olmaz mı?

Ehud Olmert Suriye`deki tesisleri bombalarken Bush`u takmamış

6 Eylül 2006 tarihinde sabahın erken saatlerinden İsrail Uçakları Akdeniz üzerinden topraklarımıza girerek Suriye`nin Deyr-el Zur bölgesinden bulunan nükleer tesisleri bombalamış kimsenin ruhu duymamıştı. İsrail savaş uçaklarından birinin yakıt tankının Türkiye topraklarına düşmesi sonucu, bir de Suriye`deki tesislerin bombalanmasının anlaşılması sonucu öğrenilebilmişti. Kamuoyunda, özellikle Millî Gazete`mizde konuyla ilgili epey yazı yayımlanmış yorumda bulunulmuştu.

George W. Bush`un anılarının yayımlanmasıyla olayın perde arkası da aydınlanıyor. O dönemde konu gürültüye getirilmişti.

Bush anılarında: "Operasyona yeşil ışık yakmadığını, Ehud Olmert`in kendisini aradığını: `Senden tesislerin bombalanmasını istiyorum!` " dediğini belirtiyor Bush. Ekibiyle bir değerlendirmede bulunduktan sonra Olmert`e: "Tesislerde Nükleer silâh ürettiklerine dair kanıt olmadığını, bunu yapamayacaklarını, gizli bir operasyon ile sabotajın ise çok riskli olduğunu, bunu dünyaya anlatamayacaklarını, bunun için diplomasi stratejisi izleyeceklerini" anlatıyor. İşte tam bundan sonra Ehud Olmert sesini yükseltiyor: "Stratejin beni çok rahatsız ediyor!.." diyor ve konuyu kapatıyor. Sonuç belli işte.

Suriye`deki tesisler iktidarda bulunan Muhafazakâr AK Parti döneminde Türkiye üzerinden bombalanıyor!!!

Hıristiyanların başı kendileriyle dertte ama bizimkilerin bakışı...

Hıristiyanl kültürüne özenmenin türlü yolları var. Orada bir şey revaçta ve gündemde ise bizde hemen karşılık buluyor. Onlara benzeyelim diye nasıl da çırpınılıyor. Eşcinsel evlilikler, sokak faaliyetleri ve serbestlikleri ve daha neler!

Katolik Papa ne söylerse söylesin işler onlara göre bir sonuç alınamıyor, alınamayacak.

Papa Benedikt Hazretleri İspanya`ya ziyarette bulundu!.. Binlerce eşcinsel Papa`nın geçiş güzergâhında, tama geçişi anında dudak dudağa öpüşüyorlar. Bir de Kotolikliğin agresif laiklikten çektiği az değil. Ne söylerse söylesin bir karşılığı olmuyor. İstediği kadar aile kurumundan ve, birliktelikten ve Hıristiyanların "Köklerini keşfetmesinden" söz etsin. Bunların hiç birinin karşılığı olmuyor. Papa hazretleri Türkiye`ye bir kez daha gelse, devlet erkânımız ve Sayın Başbakanımız hazreti uçağın kapısında bir kez daha karşılasa nasıl da iyi olur değil mi

Not: Bu yazımız bir hafta önce yazıldı. Olağanüstü bir durumdan ötürü beklemek durumunda kalındı. Yazı bize göre özgünlüğünü ve güncelliğini koruyor

MİLLİ GAZETE

Medyanaliz Haberleri