Zaman Gazetesi bugünkü nüshasının 9’uncu sayfasını, Memur-Sen’e karşı taarruz cephesi olarak tasarlamış. Biri haber analiz bir diğeri köşe yazısından mütevellit bu cephenin askerlerinin ellerine de cephane olarak gerçeğe gözlerini ve kulaklarını kapamak, husumet, gerçek dışı beyan, iftira, uydurma tutuşturulmuş.
Köşe sahibi Bozkurt’un “Memur-San” başlıklı yazısı ile çalışma hayatı muhabirinin kaleme aldığı “Memurların iş güvencesi ellerinden alınırken Memur-Sen sessiz” başlıklı haber analizin hemen her satırında, kamu görevlilerinin iş güvencesine yönelik sözde hassasiyet ambalaj yapılarak Memur-Sen’e yönelik itham ve iftira fırsatını bihakkın kullanma telaşı fazlasıyla hissediliyor.
Yazanlar ve yazılarda kullanılan kelime ve cümleler farklı olsa da, bütün paragraflar topluluğunun ortak amacı kamu görevlilerini Memur-Sen’e karşı kışkırtmak, Memur-Sen’i ve sendikalarını karalamak olmuştur. Bu açık bir algı operasyonudur.
Gerçeklere göz kapayarak uydurma ifadelerle habercilik yapmak bizatihi kötü niyetin, husumetin deşifresidir. Bugün 770 bine yakın kamu görevlisinin Memur-Sen’i tercih etmesindeki neden, kamu görevlileri sendikalarının kurulduğu tarihten itibaren, uyguladığı ilkeli ve çağdaş sendikacılık anlayışıyla hareket etmesidir. Kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük haklarını korumak ve geliştirmek noktasındaki sendikal anlayışımız açısından, temel kırmızı çizgimiz hiç şüphesiz kamu görevlilerinin iş güvencesini korumak ve bu güvencenin doğrudan veya dolaylı olarak yok sayılmasına yönelik düzenleme ve uygulamalara karşı mücadele etmek olmuştur.
2009 Toplu Görüşme Tutanağı ana metninde yer alan, Konfederasyonumuzun toplu görüşme masasına getirilmesine öncülük ettiği toplu sözleşme ve grev hakkıyla ilgili olarak ilgili tarafların ve akademik çevrelerin katılımıyla gerçekleştirilmesi öngörülen Çalıştay düzenlenmesi kararın alınması Memur-Sen'in Toplu Sözleşme yolundaki ilk adımı olmuştur. Bu çerçevede Abant’ta gerçekleştirilen çalıştayda Toplu Sözleşme hakkına sahip olunmasının kamu görevlilerinin iş güvencesiyle mümkün olacağı yönündeki kırmızı çizgimizi deklare eden ifadelerimiz ve bu hakkın verilmesinin iş güvencesini tartışmaya açmanın gerekçesi yapılamaz şeklindeki dik duruşumuz Memur-Sen’in iş güvencesi konusunda en tutarlı, en kararlı, en ısrarlı Konfederasyon olduğunun bir başka göstergesidir.
Bu doğrultuda, kamu personel sisteminde temel istihdam şeklinin “kadrolu memur” statüsü olması gerektiği konusundaki inancımız yanında, toplu sözleşme hakkına ilişkin anayasa değişikliği sürecinde de kamu personel sisteminde “toplu sözleşme hakkı” ve "statü hukuku” aynı anda yer alamaz itirazlarına karşı kararlı bir mücadele yürüttük.
Memur-Sen Konfederasyonu olarak bu konudaki hassasiyetimizin bilinmesine rağmen, hali hazırda görüşmeleri devam etmekte olan Torba Kanun Tasarısına, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşme sürecinde kamu görevlilerinin iş güvencesini bütünüyle ortadan kaldıracak bir madde eklenmiştir.
Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez esaslarından olan “idarenin yargısal denetimi” uygulamasının, kamu personel sistemi kaynaklı işlemler açısından işletilmemesi sonucunu doğuracak bu düzenleme, İdari Yargılama usulü Kanunu’nun 28'inci maddesinde değişiklik öngörmektedir.
Kamu görevlilerinin tamamen aleyhine olan ve Memur-Sen olarak karşı çıktığımız madde;
“MADDE 82- 6/1/1982 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’incş maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği iki yıl içinde; ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle yerine getirilir.”
“Kamu görevlileri hakkında yapılan bu tür idari tasarruflar; telafisi güç veya imkansız zararlar doğurmaz.”
“Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılamaz; ancak disiplin hükümleri saklıdır.” şeklindedir.
Bu maddeyle, kamu görevlilerinin lehine olan idari yargı kararlarının uygulanma (mahkeme kararlarını yerine getirme) süresi 30 günden iki yıla çıkarılmakta, bu davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilmesi uygulaması sona erdirilmekte, idari yargı kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında ceza kovuşturması yapılma yasağı getirilmektedir. Bir anlamda, iki yıla çıkarılması öngörülen yargı kararının gereklerini yerine getirilmesi süresinden sonra dahi kararın gereklerini yerine getirmeyenler hakkında cezai takibat yapılamayacağı için keyfi olarak yargı kararını uygulamama sonucunu beraberinde getirmektedir. Bu düzenlemenin sonuçlarından birisi hiç şüphesiz kamu görevlileri açısından vazgeçilmez konumda bulunan iş güvencesinin dolaylı bir yöntemle sona erdirilmesi olacaktır.
HSYK ve YAŞ kararlarına karşı yargı yolunun açıldığı, uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yoluna başvuru imkanının sağlandığı 2010 anayasa değişikliği gerçeğine rağmen, idari yargısal denetimin, kamu görevlilerinin iş güvencesinin yok edilmesi sonucunu oluşturacak şekilde ortadan kaldırılmasına kapı aralayacak bu hükmün Torba Kanun kapsamından çıkarılmasına ilişkin baskımızı her geçen gün artırarak sürdürüyoruz.
Söz konusu madde tasarıya eklenir eklenmez Memur-Sen yöneticileri ilgili bakanlık ve kurumlar nezdinde girişimler başlatmıştır. Önceki gün ise Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu iş güvencesinin kırmızı çizgimiz olduğunu bir kez daha Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmede dile getirmiştir. Memur-Sen Konfederasyonu olarak konu hakkında bu hafta başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik olmak üzere ilgili bakan ve AK Parti Grup Başkan Vekillerine ifade edilen hassasiyetimizi Başbakan Erdoğan'a da ileten Gündoğdu, kamu görevlilerinin iş güvencesini ortadan kalkması sonucunu doğuracak düzenlemenin tasarı kapsamından çıkarılması konusundaki hassasiyetimizi vurgulamıştır.
Tüm bu çalışmalarımıza rağmen ısrarla Memur-Sen'i İş Güvencesi konusunda hassas davranmamakla suçlayan malum medyanın asıl amacı, toplum mühendisliği ile Konfederasyonumuza karşı psikolojik harp yürütmektir. Memur-Sen ailesi bugüne kadar millete ve kendisine karşı yürütülen tüm psikolojik harp taktiklerini boşa çıkartmış, her türlü karalama kampanyasına karşı dik bir duruş sergileyerek gereken cevabı vermiştir. Verdiğimiz haklı mücadeleden bizleri gerçek dışı, iftira ve husumet içeren haberlerle caydıracaklarını düşünenler dün olduğu gibi bugünde hezimete uğrayacaklardır.