Türkiye’nin ilk büyük çetesi, Yüksekova’yı aydınlatan, Susurluk skandalında TBMM araştırma komisyonuna Veli Küçük’le ilgili verdiği ifadeleriyle öne çıkan, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın kimlik bilgilerini ilk deşifre eden Emekli Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz'dan çarpıcı açıklamalar...
“Yeşil, derin devletin himayesinde”
“Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yakalanması için çıkartılan kararı değerlendiren Oğuz, “Sakallı ve Yeşil kod adları ile tanınan Mahmut Yıldırım’ın ölmediğini daha önce de açıkladım. Jandarma Genel Komutanlığı’nda Ahmet Demir kaydıyla uzun yıllar aramızda dolaşan Mahmut Yıldırım’ın görüştüğü kişileri bile tanıyorum. Yeşil ölmedi, bugüne kadar derin devletin himayesinde hayatına devam etti. Ailesi de bu bilgiyi bana doğrularken savcılara bildiğim gerçekleri anlatmaya hazırım” dedi.
Şemdin Sakık ile derin ilişki
‘Yeşil’in Kontrgerilla elemanı olduğunu belirten Oğuz, PKK’da 18 yıl en kanlı eylemlerin emrini veren Şemdin Sakık ile de ilişkisinin bulunduğunu açıkladı. 1990’lı yıllarda Sakık’ın örgüt tarafından Tunceli sorumlusu yapıldığında ‘Yeşil’ ile irtibatının sağlandığını ifade eden Oğuz, “Yeşil’e o dönem derin devlet tarafından PKK’nın bölgeye yani Tunceli’ye yerleştirilmesine yardımcı olması yönünde talimat verildi. Örgüt Tunceli’de etkisizdi. Tunceli’de Türk solu kemikleşmiş ve radikal sol yapıların sözü geçiyordu. Ancak ‘Yeşil’in devreye girmesiyle bölgede infazlar başladı. Bizzat infaz Timinin başında Yeşil vardı. Yapılan infazlar örgüte mal ediliyor, bölgede etkisiz olan PKK’ya propaganda alanı açılıyordu. Eş zamanlı jandarma atılan tüm adımlara göz yumuyordu. Çünkü işin içinde JİTEM vardı ve öyle istemişti. El birliği ile Şemdin Sakık’ın eli güçlendirildi. Bölgede güç haline getirildi. Yayılan korku ile örgüt Tunceli’ye JİTEM aracılığıyla yerleşti” diye konuştu.
33 er olayında şok ifşaat
Şemdin Sakık ile Yeşil arasındaki derin ilişkinin uzun yıllar sürdüğünü öne süren Oğuz, “Beni konuşturmayın… 33 er olayı var. Ciğerimizi yakan hain pusu… Kim var başında Parmaksız Zeki yani Şemdin Sakık. ‘Yeşil’ nerede? Olayın 300 metre gerisinde. Yol kesimine kadar bekliyor, pusuyu gözlemliyor, operasyonun tamamlanacağını anlıyor ve jet hızıyla bölgeden uzaklaşıyor. Daha fazla anlatmak istemiyorum. Bu acı gerçek ortaya çıkacak. O gün feryat eden annelerin göz yaşları donacak. Gerçeği anlayan kamuoyu şoka girecek” dedi.
Karanlık yapının cinayetleri
Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı görevini yürüttüğü 1994 yılında lojmanında intihar ettiği iddia edilen Albay Kazım Çillioğlu’nun ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten savcılığın ‘Yeşil’e yakalama kararını çıkarttığını hatırlatan Oğuz, “Benim ifadelerim boşa değilmiş. Ben ısrarla yazdığım kitapta ve açıklamalarımda Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özen Albay’ı JİTEMcilerin infaz ettiğini söylüyorum. Sadece onlar mı hayır? Kirli ilişkileri gören, terörü hortlatan Kontrgerilla faaliyetleri yürüten, uyuşturucu kaçakçılığı yapan ve şiddetin rantını yiyen derin yapıyı çözen Org. Eşref Bitlis, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Tuğgeneral Temel Cingöz, Jandarma Binbaşı Cem Ersever ve MİT mensubu Tarık Ümitle Gazeteci Uğur Mumcu’yu da bu karanlık yapı ortadan kaldırdı. Bildiklerimi TBMM araştırma komisyonuna anlatmaya hazırım” diye konuştu.
İstihbaratçı isim de verdi
Açıklamalarında isim vermekten de çekinmeyen Oğuz, “Yeşil eğer konuşursa dönemin Tunceli Jandarma Bölge Komutanı, Bölge Jandarma Komutanlığı Kurmay Başkanı Binbaşı Mehmet Çörten ve dönemin MİT sorumluları kaçacak delik arar. Öte yandan Ergenekon yapılanmasının 1 numarası deşifre olur ve derin yapının hiç dokunulmayan kollarına ulaşılır. En basiti derin yapının Güneydoğu’da verdiği kirli savaş ortaya çıkar. Yaşanan istihbarat savaşları ve tabiî ki Susurluk aydınlanır. Faili meçhullerde eli olanlar ile JİTEM-PKK ilişkisi belgelenir” dedi.
Savcıdan fırça bile yemiş
1996 yılında faili meçhuller dosyasına bakan savcı ile görüştüğünü ifade esnasında ilginç gelişmeler yaşandığını ifade eden Oğuz, “Başta Yeşil olmak üzere çok önemli konularda bilgi verdim. Uğur Mumcu cinayetinin arka planını anlattım. Soruşturmanın birileri tarafından manipüle edildiğini anlattım. Olayın iddia edildiği şekilde olmadığını ve size burada söyleyemeyeceğim bilgileri paylaştım. Ama kalktı savcı beni fırçaladı. ‘Bunları biliyorsun da neden yakalamadın…’ diye de sesini yükseltti. Tek başına ölümü göze alıp bildiklerini adalet ile paylaşan birine bu yapılır mı? Ama yaptı. Bir başıma onlara operasyon yapmamı bekledi. Asıl söylemek istediği o değildi ya neyse… Bugün şeffaflaşma süreci yaşıyoruz. Olayların üzerine giden cesur savcılarımız var. Benden bilgi almak isterlerse konuşmaya yine hazırım. Hiç yanılmadım, yanıltmadım ve yalanlanmadım. Bazı dosyalarda verdiğim ifadeler ile de tarihe not düştüm” diye konuştu.
Kaynak: Aslan DEĞİRMENCİ / MİLAT