Yeniden ibadete açılsın!

Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları, İstanbul’un fethinin 557. Yıldönümünde Ayasofya Camii önünde bir araya gelerek, fethin sembolü Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması istedi.

ZİNCİRLER KIRILSIN, AYASOFYA AÇILSIN

Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları, İstanbul’un fethinin 557. Yıldönümünde Ayasofya Camii önünde bir araya gelerek, fethin sembolü Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması istedi.

AYASOFYA “KİLİSE MÜZE” HÜVİYETİ KAZANDI

Çok sayıda vatandaşın da destek verdiği eylemde bir basın açıklaması yapan Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Nagehan Gül Asiltürk, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması için geçen yıl düzenledikleri imza kampanyasında 1 milyon imza topladıklarını söyledi. “Namluyu kendi öz canına çevirmiş nadanlar durumuna düşmeyelim!’ diye haykırıyoruz. Bize emanetler bırakan ecdadımızı hayırla yâd ederken, yediden yetmişe herkesi, İstanbul’a, Ayasofya’ya, Türkiye’ye, Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya, mazlum coğrafyalara ve insanlığın geleceğine sahip çıkmaya davet ediyoruz” diyen Asiltürk, Ayasofya’nın ibadete kapatıldığı günden itibaren “cami müze” hüviyetiyle bilindiğini, ancak son yıllarda yapılan tadilat çalışmalarıyla “kilise müze” hüviyetine büründürüldüğünü vurguladı.

 

NAGEHAN GÜL ASİLTÜRK’ÜN AÇIKLAMASI ŞÖYLE:

         Dünya, altın harflerle hafızasına bir tarih kaydetti… BİN DÖRT YÜZ ELLİ ÜÇ.

         O tarih ki; ortaçağın karanlıkları üzerine adalet, merhamet, barış güneşinin doğduğu gün…

         O ortaçağ ki; doğuda Cengiz’in katliamları, batıda Engizisyon işkenceleri ve kana susamış örnekleri ile cehaleti ile insanlığı şaşkına çeviren bir zaman dilimi…

         Ve imdada can havliyle yetişen bir fetih ve fethettiği şehre girerken güllerle, sevinç çığlıkları ile karşılanan, övgüyle en layık olan tarafından övülen, komutan, mücahit, âlim, fazıl Fatih Sultan Muhammed Han…

         O Fatih ki; dünyayı aydınlatmaya ve insanlığın topyekûn kurtuluşuna muktedir bir medeniyetin temsilcisi…

O Fatih ki; Yaradan’a tazim, yaratılana merhamet anlayışına sahip koca sultan…

O şehir ki; sokaklarında kardinal şapkası yerine Osmanlı sarığı görmenin tercih edildiği Constantinople...

Medeniyetler beşiği dediğimiz İstanbul, fetih ve Fatihle bir hakikat çağı başlatmış, insanlık tarihine yön vermiş, belli bir bölgenin başkenti değil dünya başkenti olma vasfına bürünmüştür. Bu vasfı ebediyen korumak, Fatih’in neslinin birinci vazifesidir.

 

Ey mutluluk vaadi ile dünyayı ağlatan! Ey Özgürlük vaadi ile insan haklarını insan onurunu çiğneyen, haksızlıkları zulümleri barış sloganları atarak ustaca gizlemeye çalışan! Ey zehirli hançerlerini mazlum coğrafyaların bağrına çiçekler arasında saplayan! Ey Dünyayı yakıp kavuran ateş medeniyetinin, yeni dünya düzenin sahipleri size sesleniyoruz:

Yirmi dört milyon kilometre karelik bir sahada, yetmiş iki buçuk milleti ve iki yüz elli altı ayrı inancı, altı yüz küsur sene sükûnet, barış ve huzurla yaşatma ve tüm zamanların en ideal ve orijinal “birlikte yaşama modeli”ni sunma başarısını çarpık sistemlerinizle asla elde edemeyeceksiniz.

Size soruyoruz:

Yer kürenin bir milyar insanının aç olduğu utanç yılında Bir Trilyon Dolarlık silah yatırımlarınızla mı dünyaya nizam vereceksiniz?

Sizce Osmanlı hâkimiyetinin sona erişinden yüz elli yıl sonra bir Yugoslav tarihçisine “imparatorluğumuz yıkılmadan önce, ne kadar mesut ve haysiyetliydik” dedirten kuvvet nedir?

Bizi bıraktığınız için kabahat sizdedir” diyen Yunan ataşesine bu sözü kim söyletiyor?

Yunanistan’la mübadele edilen Anadolu Rumları “bizi niçin gâvur elince bıraktınız” diye şikâyet ediyorlar?

Gül Baba Türbesi önünde milletin kaderinin ağlayan Macar tarihçisi, “Arap birliği sadece Türkler zamanında vardı” diyen Lübnanlı tarihçi, “Türklerle birlikte huzur ve bereket gitti” diyen Yemenli, Osmanlı valilerini evliya mertebesine çıkaran Bağdatlı, “Türkler geliyor” diye evine Türk bayrağı çeken Suriyeli hangi hasreti dile getiriyor?

Beş yüz elli yedi yıl sonra, Fatih’in İstanbul’unda, Fatih’in Anadolu’sunda ve Osmanlı coğrafyasında görülen manzara yürek parçalayıcıdır. Balkanlar, Ortadoğu, Uzakdoğu, Afrika ve Kafkaslarda gelişen her hadise üzerimize düşen tarihi görevimizi hatırlatıyor.

Ecdadımızın eseri olan camiler, sebiller, türbeler taş taş dökülmekte, çaresizlere çare olmuş vakıflar, darüşşifalar, hanlar-hamamlar çökmektedir. O muazzam hazineleri çağımızın “silip süpüren elleri”ne teslim etmek suçların en büyüğüdür. Kısır menfaatler, sığ hedefler için Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenikliğinin avukatlığına soyunanlar, Ruhban okullarının açılması için her şeyi göze alanlar, Fatih’in vakfiyelerinden ve onun ideallerinden vazgeçme hakkına sahip değildir. Ayasofya’nın gerçek hükmü şahsiyetine ulaştırılması, Fatih’e vefa ve geleceğimizin bekası için şarttır.

 

 Avrupa Parlamentosu üyesi bir grup milletvekili tarafından son yıllarda Ayasofya’nın yeniden kilise yapılması için çalışma yürütülüyor. İsviçre Zürih Üniversitesi’nde akademisyen olduğu belirtilen Angelika Papagika tarafından internette başlatılan bir kampanyada Ayasofya’nın kilise haline dönüştürülmeden Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmaması gerektiği savunuluyor, “Ayasofya ikinci Kudüs’tür” deniliyor. Bazı Ortodokslar Ayasofya’nın Yunanistan’a verilmesi gerektiğini, bazıları Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı olması gerektiğini savunuyor.

Geçtiğimiz yıllarda gelişen bu üzücü olaylara kayıtsız kalmayan biz, Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları, fethin sembolü “Ayasofya’ya sahip çıkma” imza kampanyasını halkımızın büyük bir teveccühü ile kısa zamanda bir milyon kişinin destek imzasıyla tamamladık.

Madem ki biz hazırız, halkımız hazır, İstanbul hazır, Türkiye hazır ve gözünü bize çevirmiş bir buçuk milyar İslam âlemi hazır, manen ve maddeten çökmüş sistemlerinden yakınan altı milyar insanlık hazır, o halde “namluyu kendi öz canına çevirmiş nadanlar durumuna düşmeyelim!” diye haykırıyoruz. Bize emanetler bırakan ecdadımızı hayırla yâd ederken, yediden yetmişe herkesi, Ebu Eyyub el-Ensariler’in, Fatihler’in ruhuyla, Milli Görüş ruhuyla, aynı ruhla emanetleri ehline teslim ederek, İstanbul’a, Ayasofya’ya, Türkiye’ye, Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya, mazlum coğrafyalara ve insanlığın geleceğine sahip çıkmaya davet ediyoruz.

                                                                                     SAADET PARTİSİ

                                                                     İSTANBUL KADIN KOLLARI BAŞKANI

NAGEHAN GÜL ASİLTÜRK

 

Gündem Haberleri