Medreseler Diyanet İşleri Başkanlığının tarihî ve yerinde adımıyla yeniden gündemimize girdi. Bu aktüel mesele basında sadece birkaç yazı ile geçiştirildi. Medrese meselesinin önemi ve hali hazırdaki işlevi, bunun yanından tarihî misyonu ve diğer İslâm coğrafyalarındaki meseleleri yeteri derece ne yazık ki kendine gündemde yer bulamadı.
Yeni Dünyadergisi çok başarılı bir dosyaya daha imza atarak, medreseler meselesini hem ilim dünyasının hem de medrese geleneğinin önemli isimleriyle Şubat sayısında kapağa taşımış.
MEDRESE, EHL-İ SÜNNET İNANCIDIR
Medreseler Müslümanlar için bir nostalji meselesi değil, İslâmî ilimlerin nesilden nesile, nakilden nakile, aynı titizlik, hassasiyet ve tazelikle intikali meselesidir.
Modern zamanlarda medreselerin maalesef belirli ideolojiler tarafından son derece ağır biçimde eleştirilmesinin, yıpratılmasının, taarruza uğratılmasının altında yatan temel sebeplerden birisi bu müesseselerinin –her ne kadar zaman zaman ıslaha ihtiyaç duyulsalar da- Nizamü’l-Mülk’ten beri İslâmî ilimleri Ehl-i Sünnet inancıyla devlet yönetiminden toplumsal düzene kadar yayacak şekilde muhafaza etmeleri, korumaları, yaşatmalarıdır. Medrese İslâm kültür ve zihniyetidir. Medresenin yerine ikame dilen kurumlar ise, İslâm kültür ve zihniyetinden olabildiğince arındırılmış kurumlardır.
İSLÂM AKÂİD VE MUAMELÂTI
Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan çizgide Saadet Asrı’nın izlerini süren her yapılanma, ümmet hilalinin hakikat ufkunda yükselmesine katkıda bulunmuş ve batılın hukuk ve adalet tanımayan Haçlıların illetli bünyesine karşı sağlam bir direnç unsuru olagelmiştir. Bu minvalde her ne kadar zahiri bir tekke-medrese çatışmasının varlığından söz edilse de medreseler, İslâm akâid ve muamelâtının hayata geçirilmesinde vazgeçilmez merkez üssü vazifelerini sürdürmüşler ve halen de sürdürmektedirler.
YÜZYILLARDIR YAŞAYAN MEDRESELER
Yeni Dünyadergisi de Şubat sayısında medreselerin İslam coğrafyası içerisindeki ihya hareketlerindeki esaslı rolünü sayfaları arasına taşıyor. Dosya, beklenenin de ötesinde bir derinlik gösteriyor. Medreselerde, Nizamiye medreselerinden beri devam eden İslâmî ilimleri öğrenme geleneğinin yüzyılların klâsik ama kalıcı metodlarıyla ülkemizde bir anlamda bütün İslâm dünyasını temsilen yaşatıldığını iftiharla görüyoruz.
KİMLER VAR?
Dosya kapsamında usta kalem Rasim Özdenören, “Yazık Oldu Medreselere” başlıklı yazısıyla yer alırken; Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Prof. Dr. Cahit Baltacı, İlimevi Akademisi yöneticisi Muhammed Yazıcı, Doç. Dr. Abdulhamit Birışık, Prof. Dr. Mehmet Yalar, Maşuk Yamaç, Müfit Yüksel dosya kapsamında söyleşi yapılan isimler. Özellikle İlahiyat ve Medreseli kıyaslamasının da satır aralarında dikkat çekici biçimde gündeme geldiği bu dosya, hepimiz için zihin ve hafıza tazeleyici bir özellik taşıyor.
BU TOPRAKLAR MEDRESE İLE İSLÂM KALDI
Müfit Yüksel; “Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk’ün açtığı Nizamiye medreseleri geleneğini ve oradaki usûlü bugün de sürdürebilen son bakıyyeler bu medreselerdir. Böyle, çok güçlü bir gelenek var”derken, Prof. Dr. Cahit Baltacı ilim disiplinin medrese ile oluştuğunu vurguladıktan sonra son derece köklü bir gerçeğe dikkat çekiyor: “Bu topraklarda İslâm’ın var olmasının en temel sebeplerinden biri medreselerin varlığı ve çoğalmasıdır.” Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci ise, medresenin hayatın içindeki rolüne dikkat çekiyor ve: “Medrese zihniyeti, geleneğe sahip çıkmak, kaidelere uymak, cemiyet nizamını desteklemek üzerine kurulmuştur. Gerektiğinde siyaseti, hukuk ve maarifi yönlendirir. Dinî hayatı canlandırır. Medrese, halkın numunesidir” diyor.
BU AYDA NELER OLDU, OLUYOR?
Yeni Dünyadergisi hem oluşturduğu dosya ve gündem ile okurun ilgisini çekerken hem de yayınlandığı ay içindeki önemli günleri unutmuyor. Bu çerçevede Mevlid kandilini idrak ettiğimiz günleri, iki yazı ile hatırlıyor. Prof. Dr. Mahmut Kaya “O’nu (sav) Anarken” başlıklı yazısında Peygamber Efendimizi ve Sünnetini anlatırken, Mustafa Özçelik de “Vesiletü’n-Necat yahut Mevlid” başlık yazısında, son derece kapsamlı biçimde Mevlid’in edebiyatımızdaki, dinî ve sosyal hayatımızdaki yerini ve önemini dikkatlere sunuyor.
Şubat ayı aynı zamanda Sultanü’l-Ârifin Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretlerinin ahirete irtihalinin yıldönümüdür. M. Nur Metkanlı, “İrşad Burcunda Bir Bedr-i Hafâ” başlıklı yazısında Sami Efendiyi yâd ediyor.
Yeni Dünya, dosya konularıyla hepimizin asıl gündemini hatırlatan yazılarıyla kalıcı sayılara imza atmaya devam ediyor.
Yeni Dünya dergisi irtibat telefonu, 0 212 635 83 96