Tahta geçme sistemindeki belirsizlik yüzünden Osmanlı tarihindeki en ilginç taht mücadelelerinden biri İkinci Bayezid ile oğlu Yavuz unvanlı Şehzâde Selim arasında yaşanmıştı. Osmanlı tarihinde ilk defa bir evlat, babasını askerin zoruyla tahttan indirip yerine hükümdar seçilmişti. Yavuz Sultan Selim isyan edip başarılı olan ilk ve son şehzâde, İkinci Bayezid de İstanbul başkent olduktan sonra zorla tahttan indirilen ilk padişah oldu.
Yavuz'la ordu karşı karşıya
Yavuz Sultan Selim, tahta asker tarafından Safevi tehlikesini önlemek için çıkarılmıştı ama İran seferi sırasında askerle karşı karşıya geldi. Safeviler, Osmanlı ordusunun ilerleyişini güçleştirmek için bölgede büyük tahribat yapmış, otlakları yakmış ve civardaki ahaliyi Azerbaycan taraflarına sürmüşlerdi. Yavuz Sultan Selim'in iaşe buhranını önlemek için daha evvel aldığı bütün tedbirlere rağmen, bu tahribat yüzünden, askerlerin konaklarda kendilerine içecek su ve hayvanlarına yedirecek ot bulmakta büyük sıkıntı çektiler.
Askerler, 16 Ağustos'ta Sakallu Köyü Menzili'ne ulaşıldığında açıktan açığa isyana başladılar. Eleşkirt düzlüğüne gelinince, Yeniçeriler eskimiş ve yırtılmış ayakkabılarını tüfekleri üzerine asarak huzursuzluklarınıgösterdiler. Yeniçeriler, bir türlü ortaya çıkmayan düşmana karşı ilerlemenin beyhude olduğunu söylüyorlardı.
Yavuz'un çadırına kurşun attılar
Yavuz Sultan Selim, çekilen sıkıntılara aldırış etmeden kararlı bir şekilde İran üzerine yürümeye devam edince, yeniçeriler işi padişahın çadırına tüfek atmaya kadar götürdüler.
Yavuz, bu durum üzerine askerin arasına girerek, "Şu anda varmak istediğimiz yere henüz gelmiş değiliz. Düşmanla karşılaşmadan ise dönmemiz mümkün değildir. Bunu düşünmek bile kötüdür. Amma garabet bundadır ki şahın adamları efendileri için can verirlerken içimizdeki bazı gayretsizler, bu batıl anlayışlı insanları zararsız hale getirmek için buralara gelmiş olan bizleri geri dönmeye ve emeklerimizi neticesiz bırakmaya uğraşıyorlar. Fakat biz yolumuzdan asla dönmeyecek ve emre itaat edenlerle birlikte gerekli yerlere kadar gideceğiz. Şunlar ki kalp zaafıyla ailesini özlediğini ve yol meşakkatini bahane ederler ve bundan öte gidemeyiz derler. Onun gibiler kendileri bilirler. Geri dönerlerse din-i mübin yolundan dönmüş olurlar. Onların bahaneleri düşman gelmedi ise düşman ileridedir. Eğer er iseniz benimle yola koyulun. Yoksa ben yalnız başıma da giderim" diyerek atını sürdü. Padişahın bu konuşması üzerine kararlılığını gören yeniçeriler ister istemez sefere devam ettiler.
Yavuz'un sert tedbirleriyle ilerleyen Osmanlı kuvvetleri Çaldıran'da 23 Ağustos 1514'te karşılaştıkları Safeviler'i ateşli silahlarıyla büyük bir mağlubiyete uğrattılar. Sultanın kararlılığı sayesinde büyük bir zafer kazanılmıştı. Yavuz, Çaldıran Muharebesi'ni kazandıktan sonra bir yerde kışlayıp, ertesi yıl tekrar İran seferine devam etmek istiyordu. Ancak devlet adamları ve yeniçeriler muhalefet ettiler. Aras Nehri kıyısına gelindiğinde yeniçeriler devlet adamlarının da tahrikiyle tekrar ayaklandılar. Bunun üzerine ordu Anadolu içlerine girdi. Kış Amasya'da geçirildi. Yavuz'un aklında sefere devam etmek vardı. Ancak devlet adamlarının tahrikiyle asker isyan ederek Vezir Piri Mehmed Paşa ve padişahın hocası Halimi Çelebi'nin evlerini basıp, mallarını yağma ettiler.
Bu durum üzerine canı sıkılan Yavuz Sultan Selim, veziriazam Dukakinzâde Ahmed Paşa'yı bizzat cezalandırdı. İstanbul'a döndükten sonra da yeniçeri subaylarını tahttan çekileceğini söyleyerek sıkıştırdı ve isyana sebep olanların isimlerini aldı. Bunun üzerine Divan-ı hümâyûnun önünde Tacizâde Cafer Çelebi, İskender Paşa ve Sekbanbaşı Balyemez Osman Ağa'nın boyunlarını vurdurttu.
Machiavelli'nin Osmanlı ordusuna bakışı
Osmanlı Devleti'nin Avrupa'ya karşı üstünlük sebeplerinden biri Osmanlılar'ın çok erken tarihte düzenli ordu tesis etmeleridir. Merkezî ordu Osmanlı Devleti'ni rakipleri karşısında savaş meydanlarında güçlü kılmakla beraber başkentte böylesine etkili bir gücün bulunuyor olması güç mücadelelerinde bu etkenden yararlanmak isteyenlerin ilk istediği şeydi. Bu yüzden merkezî ordunun farklı unsurları genellikle bu isyanlarda sonucu belirleyen en önemli etkenlerden biriydiler. Ancak bazen işler tersine de dönebilmekteydi.
Merkezî ordunun isyanlarda etkisini vurgulayan en önemli kişilerden biri de Machiavelli'dir. Machiavelli, Prens adlı eserinde "Türk prensleri bunlara dahil etmiyorum çünkü onun çevresinde her zaman 12 bin piyade ve 15 bin de süvari vardır ve krallığın güvenliği ve gücü bunlara bağlıdır, bu nedenle ve halk her açıdan itaatkâr olduğu için prens bu askerlerle iyi geçinmelidir. Prens tamamen askerlerin ellerinde olduğu için, halkı düşünmeksizin onlarla arasını iyi tutmalıdır" demektedir Machiavelli, Prens, çev. Semra Kunt, İstanbul 2001, s. 85).
Orduda bozulan denge
Osmanlı İmparatorluğu'nda 17. yüzyıldan sonra isyanların çok çıkmasının iki sebebi vardır. Birincisi çocuk ve yetersiz padişahlar yüzünden devlet otoritesinin sarsılması, ikincisi ise orduda dengenin bozulmasıdır.
Osmanlı ordusunun en önemli kısmını oluşturan Kapıkulu kuvvetleri asıl olarak yeniçeri ve sipahilerden oluşuyordu. Merkezde etkili olan bu iki askerî grubun birbirleriyle olan ilişkileri devletin tarihi seyrini hem de tepedeki hizipler arasındaki güç mücadelesini yansıtır. Osmanlı devlet adamlarının yanlış politikaları sonucu ordu içerisindeki denge bozulmuş ve yeniçeriler devletin başına dert olmuşlardı.
36 padişahın 12'si darbeyle tahtını kaybetti
Osmanlı İmparatorluğu'nda askeri isyanlar ve darbeler, Fatih Sultan Mehmed'in ilk hükümdarlığı zamanında 1446 Buçuktepe İsyanı ile başladı. Fatih'ten sonra isyanla yüzleşmeyen Osmanlı padişahı yok gibidir. 36 Osmanlı padişahından 12'sini isyan ve darbeyle tahtını kaybetmişti.
6 padişah tahttan indirildikten sonra öldürüldü
II. Bâyezid, II. Osman, I. Mustafa, Sultan İbrahim, IV. Mehmed,. II. Mustafa, III. Ahmed, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid askeri bir isyan veya darbe sonucu tahtını kaybeden padişahlardır. Tahtını kaybeden padişahların da yarısı, II. Bâyezid, II. Osman, Sultan İbrahim, III. Selim, IV. Mustafa, Sultan Abdülaziz tahttan indirildikten sonra öldürülmüşlerdi.
Erhan AFYONCU /BUGUN