Bu gün mail kutumu açtığımda çok hüzünlü bir mail aldım. Benimla aynı kaderi paylaşmış YAŞ mağduru edilmiş bir Askerin acıklı hayat hikayesinden bahsediyordu. Bu hüznü anlamanın başka bir tarifi olamazdı. Aynı acılara ortak olmuş ASDER Başkan Yardımcısı Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI duygularını dile getiriyordu. Rahmetli YAŞ'zedeyi tanımıyordum ama anlayabiliyordum. Çünkü aynı kaderi paylaşıyorduk.
Ne diyeyebilirimki. Bu vatanın evlatları olarak ancak sabır ve metanet diliyorum. Üzüntümü anlatacak kelimeleri bulamıyorum.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME
*****
Adını duyduğum her an içim ürperir,
Gözlerim dalar gider çok uzaklara,
Zihnimde binlerce soru canlanır yeniden,
Neden..? Neden..? Neden..?
LÜTFEN...ACELE EDİN..!
Allah'ın verdiği canı ancak Allah alır.
İmanlı bir yürek taşıyan,nefis müdafası dışında hiçbir cana kastetmez.
Kendi nefsine asla..!
Şahsen tanımasam da çok iyi biliyorum,O'da iyi bir mü'mindi,
Diğer binlerce kader arkadaşı gibi.
O'da dindar olduğu için ordudan ihraç edilmiş,
Yaş'zedeler arasında yerini almıştı.
İyi bir mü'min olduğu,Genelkurmay'dan tasdikli idi..!
Örnek bir insan,başarılı bir askerdi.
Başa gelen her halin bir imtihan olduğuna O'da inanırdı mutlaka.
En sıkıntılı anında bile,''Görelim Mevlam neyler,neylerse güzel eyler..''diyebilecek şuurda idi.
Fakat,neden canına kastetmişti..?!
Bir suikaste kurban gitmiş olma ihtimalini de düşünmüştüm.
Zira O'nu çok sevdiği mesleğinden ve ordudan atanlar,sivil hayatta da rahat bırakmamış,adım adım takip etmişlerdi.
İbrahim diyarı,Şanlıurfa'da bin bir zorlukla bulduğu işinden de etmişlerdi.
Peygamber şehri Urfa'da;Peygamberler yolunda yürüyen,bu yolda canını feda etmekten tereddüt etmeyecek bu güzel insan,öğretmen evinin terasından kendini aşağıya bırakıp hayata veda ediyor..!
Yüzlerce Yaş'zede arkadaşımla görüştüm.
Çok can yakıcı,iç parçalayıcı hikayelerini dinledim,
Kendi yaşadıklarımı da hatırlayarak.
Gözyaşlarıyla birlikte '' bıçağın kemiğe dayandığı an'' ları müşahede ettim birçoğunda.
Fakat,çok şükür O hariç intihar edeni duymadım,
İnşaallah yoktur ve temennim olmaz..!
Evet O,Yaşzede Binbaşı Abdülmuttalip Yıldırım'dı.
Geçenlerde ağabeyi ile tanışma fırsatım oldu.
O'da eski bir asker,hayat görüşleri farklı da olsa kardeş...
Zihnimdeki soruların cevabını ondan öğrenmeye çalıştım.
Bir suikaste kurban gitmediğini,intihar öncesi terasta yalnız olduğunu ve atladığını gören şahitler varmış.
Peki neden..? dedim...Neden intihar etmiş..?
Konuşmanın zor olduğu,kelimelerin boğaza düğümlendiği,gözlerin buğulandığı bir söyleşi...
İşsiz bırakılmıştı,
Üstelik emekli maaşı da kestirilmişti,
Eşi ve üç çocuğu O'nun eline bakıyordu,
Fakat O çaresizdi,
Sıkıntılar her gün daha bir büyüyor,dağ gibi üstüne üstüne geliyordu...
Yine bir gün akşam eve geldi,boynu bükük,eli boş...
Çocuklarından biri, bir ihtiyacını dile getirdi,
Fakat,alabilecek parası yoktu.
Hanımıyla göz göze geldi,
''Keşke dedi,keşke bu günü göreceğime ölseydim.''
Bu, onların duyduğu son cümleleri olacaktı,nereden bilsinler.
Yatsı namazını kılıp evden çıktı,
...Ve bir daha dönmedi,dönemedi...
Düşünüyorum,
İşsiz,aşsız bırakılmış,onuru zedelenmiş binlerce Yaş'zede,
Benzer sıkıntıları elan yaşıyor.
Her an tetikteyim ve endişeliyim...Sanki..!
Merak ediyorum,
Siz, endişe duymuyor musunuz..?!
Özellikle, Yaş'zedelere umut verenler...
Her geçen saniye,hayat ve gönüllerde bir şeyleri yok ederken...
Lütfen,acele edin...
Mustafa HACIMUSTAFAOĞULLARI