Erdoğan, Libya'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda ziyaretine ilişkin açıklamasının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, İzmir'de DTP konvoyuna yapılan saldırıyla ilgili görüntülerin ''demokratik açılım'' sürecini olumsuz etkileyip etkilemeyeceğini sorması üzerine, Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bir defa burada bir siyasi partinin toplantısı mıdır ve bir siyasi partinin lideri mi orada bir parti etkinliği yapacak? Yoksa terör örgütü mü orada bir toplantı yapacak? Bu çok önemli. Eğer bir partinin otobüsünde veya konvoyunun içinde terör örgütünün bayrakları olursa, bölücü terörist başının posterleri olursa buna tabii ki sıcak bakmak mümkün değildir.
Konuyla ilgili olarak gerek güvenlik güçlerimiz gerekse bu noktada yargı, tabii ki gerekli çalışmalarını yapmaktadır, yapacaktır. Bu tür görüntüler süreci bizim olumlu bakışımızın aksine etkilemektedir. Kesinlikle daha önce yaşadıklarımızı asla yaşayamayız. Buna da müsaade edemeyiz. Bunu çok açık, net söyleyeyim.''
Bugün İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile de bu konuyu ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, ''Kendisine de bunları açık, net söyledik. Herhangi bir yerde bu tür görüntülere asla müsaade edilmeyecektir, edilmemelidir. Müdahaleler de anında yapılacaktır, yapılmalıdır. Fakat tabii karşı grupların da tavırlarıyla, hareketleriyle, işaretleriyle, sloganlarıyla neyi temsil ettiklerini de herhalde anlıyorsunuz. Onu da benim söylememe gerek yok. Çünkü burada böyle bir çatışma ortamını hazırlama gayretleri de var. Bunlara da biz fırsat vermek istemiyoruz'' diye konuştu.
-''MAHMUR'DAN DÖNÜŞLER''-
Başbakan Erdoğan, Mahmur Kampı'ndan yeni gelecek grupla ilgili İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın ''bayramdan sonra yılbaşından önce'' ifadesini kullandığının hatırlatılması ve ''Tekrar aynı görüntülerin yaşanmaması için herhangi bir tedbir, çalışma yapılıyor mu?'' diye sorulması üzerine, şunları kaydetti:
''Mahmur'un içerisinde şu ana kadar teröre bulaşmamış olanlar var. Bunların içerisinde eğer ülkemize dönmek isteyenler varsa ki bunlar bizim vatandaşlarımız, silahla ilişkisi olmayan, teröre bulaşmamış, bunlara kapımızın zaten açık olduğunu söyledik. Ama bunun tabii ki bir gelişte, uygulamada ancak yakınları tarafından karşılanması, bunun dışında bundan önce olduğu gibi bir karşılamaya müsaade etmemiz kesinlikle mümkün değil. Onun da bütün tedbirlerini, her şeyini Bakanlığımız güvenlik güçleriyle alıyor, alacak. O şekilde bir kabul söz konusu olabilecek.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'ye yönelik saldırıların ardından ortaya çıkan durumun yapılan toplantılarda ele alındığını, ancak hala kapıların açılmadığını belirterek, ''Buraya Türkiye olarak bizler de yardım elimizi uzatmak istiyoruz. Bunun için bile bu konuda gerekli olumlu yaklaşım gösterilmemiştir. Biz İsrail'i bu konuları da olumlu bir şekilde ele almaya davet ediyoruz'' dedi.
Erdoğan, Libya'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Libya Genel Halk Komitesi Sekreteri Bağdadi Ali El Mahmudi'nin daveti üzerine bu ülkeye 3 günlük resmi ziyaret gerçekleştireceğini belirten Erdoğan, ziyaretinin uzun süredir Türkiye'den Libya'ya başbakan düzeyinde gerçekleştirilecek ilk ziyaret olacağını vurguladı.
Ziyaret sırasında kendisine, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, milletvekilleri ve iş adamlarının eşlik edeceğini kaydeden Erdoğan, görüşmelerde Libyalı muhataplarıyla siyasi, iktisadi ilişkilerin ve işbirliğinin mevcut durumunun gözden geçirileceğini söyledi.
İlişkilerin daha da geliştirilmesi ve karşılıklı olarak iki ülkenin çıkarına sonuçlar doğuracak şekilde yeni bir ivme kazandırılmasına yönelik görüş alışverişinde bulunulacağını dile getiren Erdoğan, ziyaretinin Libya ile bölgesel gelişmelere ilişkin görüş alışverişi imkanı sağlaması açısından da verimli olacağını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasına yönelik bir anlaşma imzalanmasının da söz konusu olacağını kaydetti.
Ziyaret çerçevesinde, Libya Lideri Muammer Kaddafi ve Libya Genel Halk Komitesi Sekreteri Bağdadi Ali El Mahmudi ile yapacağı temasların yanı sıra diğer Libyalı yetkililerle de görüşeceğini belirten Erdoğan, Türk-Libya İş Forumu toplantısına da katılacağını söyledi.
Heyetteki iş adamlarının bu ziyaret çerçevesinde Libyalı muhataplarıyla sektörel bazda bir araya gelme fırsatı bulacağını ifade eden Erdoğan, ikili ekonomik ilişkilere yeni boyut ve perspektifler kazandırılması amacıyla işbirliği imkanlarının ele alınacağını anlattı.
-SORULAR-
Başbakan Erdoğan, ziyarete ilişkin açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Erdoğan, partisince Kızılcahamam'da düzenlenen 14. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış konuşmasında muhalefete destek çağrısını yinelediğinin belirtilmesi ve ''Bundan sonraki süreçte şüpheleri gidermek için farklı bir yol izlenecek mi?'' diye sorulması üzerine, AK Parti'nin 6 ayda bir gerçekleştirilen mutat istişare ve değerlendirme toplantılarında ana başlıklar tespit edildiğini, bu çerçevede müzakerelerin yapıldığını anlattı.
14. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın ana başlığını da ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'' kapsamında ''demokratik açılım'' sürecinin teşkil ettiğini aktaran Başbakan Erdoğan, bu çerçevede İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bir sunum yaptığını, sunumun ardından milletvekillerinin de müzakere kısmında düşüncelerini ilettiklerinin ifade etti. Erdoğan, ''Bunlar bizim için ortak aklın oluşturulması sürecinde çok çok önemli. Kanaatlerin alınması anlamındadır'' dedi.
''Demokratik açılım'' sürecinin TBMM'de görüşülmesinin hemen ardından 78 ilde genişletilmiş il danışma meclisi toplantıları yapıldığını, sürecin anlatıldığını anımsatan Başbakan Erdoğan, ''İlkbaharın sonuna kadar bu çalışmalar devam edecek. Bunları gerekirse tek tek ta evlere kadar gitmek suretiyle anlatacağız. Biz, 'Bu bir devlet projesidir dolayısıyla muhatabı millettir. Öyleyse iktidarıyla ve muhalefetiyle herkesin burada taşın altına eline sokması gerekir' diyerek muhalefete tekrar çağrımızı yineledik. Olay budur'' diye konuştu.
-''BEN 13 YIL ÖNCESİNİN DEĞERLENDİRMESİNİ YAPMIYORUM''-
Başbakan Erdoğan, ''Libya'ya son olarak ziyaret 13 yıl önce gerçeklemişti. Sayın Erbakan gitmişti. Kaddafi ile görüşmesi ve bu görüşmede Kaddafi'nin yaptığı açıklamalar, özellikle sert üslubu çok tartışılmıştı. Bu yönden baktığınızda bir kaygı taşıyor musunuz?'' sorusuna, ''Benim şu ana kadar Sayın Kaddafi ile iki kez, farklı uluslararası toplantılarda ikili görüşmelerim oldu. Ben, 13 yıl öncesinin değerlendirmesini yapmıyorum. Şu anda mevcut durumumuzu değerlendiriyoruz. Biz farklı bir geleceği inşa etmenin gayreti içerisindeyiz. Libya ziyaretimizin ana teması budur'' yanıtını verdi.
AB Başkanı olarak atanan Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy'un daha önce Türkiye'nin AB üyeliğine karşıt görüşler dile getirdiğinin hatırlatılması ve bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, Van Rompuy'un daha önce farklı bir konumda bulunduğunu, şimdi ise AB Konseyi Başkanı olduğunu belirterek, ''Bunu hatta kendisi de açıkladılar. 'Burada AB'nin bu noktadaki ilkeleri neyse ben o ilkeler doğrultusunda hareket etmek durumundayım' dedi'' diye konuştu.
İngiltere Başbakanı Gordon Brown ile dün gerçekleştirdiği telefon konuşmasında da bunun açık ve net bir şekilde konuşulduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, Brown'un bu konuda ''Türkiye ile ilgili gerek bizim bakışımız gerek Başkan'ın bakışı aynı istikamette olacaktır. Bundan hiç endişeniz olmasın'' dediğini iletti.
-''FİLİSTİN-İSRAİL SIKINTISI BİZİM DE SIKINTIMIZ''-
Bir gazetecinin, İsrail Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı Binyamin Ben Eliezer'in Türkiye'de temaslarda bulunduğunu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştüğünü anımsatarak, Gazze ve Ortadoğu barış süreciyle ilgili nasıl bir süreç işleyeceğini sorması üzerine, görüşmenin ayrıntıları henüz bilmediğini belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türkiye olarak bizim yaklaşımımız, dış politikada düşman kazanmak değil, düşman üretmek değil. Biz dost kazanmanın gayreti içerisindeyiz. Ama bunu adalet çerçevesi içerisinde, barışa endeksli olarak yapalım. Komşularımızla özellikle bunu aynı şekilde sürdürelim.
Filistin-İsrail arasındaki bu sıkıntı aynı zamanda bizim de sıkıntımızdır. Bunu biz defaatle ifade ettik. Gazze ile ilgili olaylarda Şarm El Şeyh'te toplantılar yapılmıştır ama hala kapılar açılmamıştır. Oralarda bombalanan alt, üst yapı çökmüş vaziyette. Buraya Türkiye olarak bizler de yardım elimizi uzatmak istiyoruz. Bunun için bile bu konuda gerekli olumlu yaklaşım gösterilmemiştir. Biz İsrail'i bu konuları da olumlu bir şekilde ele almaya davet ediyoruz. Bu olumlu yaklaşımlar olduğu anda inanıyorum ki bölgede bizler herkesle çok rahat görüşürüz. Bugün geldiler, Dışişleri Bakanımızla görüştüler. Yarın da başka görüşmeleri olacaktır. Bütün mesele önce kendimizi barışa motive edelim.''
-''BİZİM DIŞIMIZDA DA OLUMLU GELİŞMELER VAR''-
Bir gazetecinin, ''Hamas'ın kaçırılan İsrailli askeri bu hafta içinde serbest bırakabileceği, bu konudaki görüşmelerin devam ettiği söyleniyor. Bu konuda Türkiye'nin rolü oluyor mu?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Biz bugüne kadar bunu İsrail ile yaptığımız, beş raunt devam eden görüşmelerde, yardımcı olabileceğimizi defaatle söyledik. Hatta belli bir noktaya kadar da o süreç gelmişti. Şu anda eğer Türkiye'ye yine böyle bir görev düşerse, biz yine bu konuda aracı olmaya, elimizden gelen desteği vermeye gayret ederiz. Ancak şu anda şunu da rahatlıkla söyleyebilirim; bizim dışımızda bazı olumlu gelişmeler var. Temenni ederiz ki bu olumlu gelişmeler her iki taraf için de olumlu bir şekilde neticelenir''
MEMURLARIN İŞ BIRAKMA EYLEMİ
-''YASAL OLMAYAN HAK OLAMAZ''-
Başbakan Erdoğan, memurların 25 Kasım'da, grev hakkı istemiyle iş bırakma eylemi yapacağının hatırlatılması ve hükümetin gündeminde bu yönde bir adım olup olmadığının sorulması üzerine, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu, hukuk devletinin içerisinde memurların da, işçilerin de hukuki olan haklarını rahatlıkla kullanabileceğini söyledi.
Erdoğan, ''Ama yasal olmayan bir hak herhalde olamaz. Yapılacak olan iş de yasal bir iş değildir. O zamanda tabii neticesine katlanırlar. Ancak bunu söylemek durumumdayım. Biz her şeyi masada konuşarak, görüşerek halletmek durumundayız. Masada konuşulan, görüşülen neyse biz de hükümet olarak bu adımları atarız'' dedi.
''Domuz gribi'' salgını nedeniyle Kurban Bayramı'ndan sonraki 4 gün için okulların tatil edilmesi yönünde bir karar alınıp alınmadığının sorulması üzerine de Erdoğan, bugün Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile görüşmelerinde daha çok ilaç sanayi ve eczacılarla ilgili konuların ele alındığını aktardı.
Başbakan Erdoğan, ''Griple ilgili son neticeler aslında endişelerin daha altında bir netice ortaya çıkmış durumda. Fakat çalışmalar kontrol altında, sıkı bir denetimle gidiyor. 'Bu konuda endişe daha da minimize olmuş vaziyette' deniliyor. Tedbirler tabii ki devam edecektir. Okullarla, kamu kurumlarıyla ilgili tedbirler bugüne kadar nasıl alındıysa bundan sonra da herkes görevini yerine getirmek suretiyle bu tedbir sürecini işletecektir'' diye konuştu.