Arınç, Antalya'nın Alanya ilçesinde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bedelli askerlikle ilgili bir soru üzerine, düzenlemeye ait detayların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacağını belirten Arınç, ''Tasarının açıklanması sanıyorum ki bu hafta başından itibaren mümkün olacak ve biz biran önce yıllardır konuşulan bedelli askerlik konusunu bitirmiş olacağız'' dedi.
Dövizli askerlik ile bedelli askerlik kavramlarının birbirine karıştırıldığını, yurt dışında belli bir süre çalışanların, belirlenen bir döviz karşılığında 21 gün askerlik yapmasının ''dövizli askerlik'' olarak tanımlandığını hatırlatan Arınç, ''Dövizli askerlik 30 senedir, 40 senedir var. Orada doğmuş, büyümüş, orada yetişmiş, orada çalışan, orada oturan insanlar diyelim ki 10 bin avro veya 15 bin avro verdiği zaman Burdur'a geliyor, biz onları 21 gün misafir ediyoruz. Askerliğini yapmış sayılıyorlar'' diye konuştu.
Başta Avrupa olmak üzere çeşitli ülkelerde milletvekili veya belediye meclis üyeliği yapan Türklerin olduğunu kaydeden Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
''Mesela Avusturalya'da Türk uyruklu olmasına rağmen milletvekili seçilmiş olanlar var. Bölge milletvekili, federal milletvekili. Melbourne'de belediye meclis üyeleri var. Şimdi onlar dövizli askerlik yapmak istiyorlar. Yapıyorlar da. Ama 21 gün Türkiye'de askerlik yapmalarını kendi parlamentolarında anlatamıyorlar. O ülkelerin çoğunda zorunlu askerlik yok. Şimdi Belçika'da 10 milletvekilimiz var. Bir ay önce gittiğim için biliyorum. Bir de bakanımız var. Bunlar parlamento başkanına 'Bana 21 gün izin ver, benim oraya gidip askerlik yapmam gerekiyor' dediğinde, 'Ben sana Parlamento Başkanı olarak nasıl izin vereyim. Bizim mevzuatımızda böyle bir şey yok' diyorlar. Bu konunun da halledilmesi lazım. Dolayısıyla yurt dışından dövizli askerlik yapmak için döviz ödeyen ama 21 gün de olsa Türkiye'ye askerlik için gelemeyecek insanlar fazla. Bizim Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımız var. Buraya iletilen en büyük taleplerden birisi de bulundukları konum itibariyle 'Türkiye'ye gelip 21 gün askerlik yapmamız mümkün değil' diye şikayet var. Bunu dikkate almamız gerekiyor.''
Yaş ve bedel karara bağlandı
Bedelli askerliğin bugüne dek 3-4 defa çıkarıldığını anlatan Arınç, yaşı geçmiş, bulunduğu konum itibariyle askerlik yapması hem doğru, hem de mümkün olmayan, bir kısmı da işini kurmuş, çoluk çocuğa karışmış, yani askerlik enerjisinin de bir kısmını kaybetmiş kişilerden oluştuğunu belirterek, ''Bunların 40 yaşında olanı var, 45 yaşında olanı var'' dedi.
Bedelli askerlik uygulamasının en son 1999'da yapıldığını dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, bu düzenlemenin yine yapılabileceğini ve bunun bir anayasa emri olmadığını söyledi. Burada önemli olan tek şeyin, Genelkurmay Başkanlığı'nın belirleyeceği asker ihtiyacı olduğunun altını çizen Arınç, ''Genelkurmayımızın, silahlı kuvvetlerimizin, 'Benim bu yıl, şu kadar asker ihtiyacım var. Eğer onun üzerinde bir talep gelirse, varsa o zaman bedelliyi yapabilirsiniz' şeklindeki düşüncesine dikkat etmemiz gerekiyor'' diye konuştu.
Bedelli askerlik konusunun önümüzdeki hafta Başbakan Erdoğan tarafından açıklanacağını da vurgulayan Arınç, şöyle konuştu:
''Önümüzdeki hafta Allah'ın izniyle bu açıklanacak. Ben kendimi geriye çektim, Sayın Başbakanımız hükümetimizi temsilen bu önemli beklentiyi bütün unsurlarıyla açıklayacaktır. Yaş konusu karara bağlanmıştır, bedel konusu karara bağlanmıştır. Sayısal olarak herkesin bundan istifade edeceğini düşünmemeliyiz. Geçmişteki oranlara baktığımız zaman bu yüzde 20-25'leri geçmemiş. Yani bedelliden yararlanmak isteyen veya yararlanabilecek 100 kişi var ama müracaat eden 25 kişi olmuş. Çeşitli sebepler de olabilir bunun içinde, para olabilir, psikolojik sebepler olabilir, moral sebepler olabilir. Dolayısıyla diyorum ki, birisi '500 bin kişi bundan yararlanacak' diye bir rakam söylese, sizin onun en az yüzde 30'unu kabul etmeniz lazım. Bunlar bizim teknik olarak üzerinde çalıştığımız konulardı. Bence bedelli askerlik uygulaması göreceksiniz herkesin hoşuna gidecek ve herkesin beğeneceği bir uygulama olacaktır.''
''CHP'nin teklifi ile en küçük bir benzerliği yok''
Terörle mücadele eden Türkiye'de, askerliği bir görev olarak bilen ve çocuklarını bu amaçla yetiştiren halkın, konuya nasıl baktığının ve kafasındaki soru işaretlerinin kendileri için önemli olduğuna işaret eden Arınç, şöyle devam etti:
''Biz bunu tatmin edecek bir düzenleme yaptık. Terörle mücadele aynen devam edecek ve eğer buradan bir gelir temin edilecekse, terör mağdurları, şehitlerimiz, gazilerimiz, özürlülerimiz ve malullerimizin öncelikli olarak istifade edeceği bir düzenleme yapıyoruz. Yani şu kanun çıktığı zaman 'helal olsun, aşk olsun, biz de buna dikkat etmiştik, biz de bunu arzu etmiştik' diyecekler.
Çok basit olarak söyleyeyim bizim yapacağımız düzenleme CHP'nin teklifi ile en küçük bir benzerlik göstermiyor. O yüzden Sayın Hamzaçebi veya Sayın Kılıçdaroğlu, 'bizim modelimizi uyguluyorlar' diye boşuna sevinmesin. Göreceksiniz bu uygulamanın içerisinde CHP'nin hiçbir düşüncesi yok. Çünkü onlar bedelli adı altında bedelsiz askerliği getiriyorlardı ve onların sisteminde askere gidecek 3 tane adam bulamazdınız. Böyle bir sistem. Bizim fikir ve düşünce itibariyle Sayın Bahçeli'nin söylediği yöntemle biraz yakınlığımız var. Yani halkın hissiyatını, duygularını, beklentilerini karşılayacak bir güzel yapı içerisinde bedelliyi getiriyoruz.''
''Vicdani ret talebinde bulunandan kamu hizmeti istenecek''
''Vicdani ret'' konusundaki görüşü de sorulan Başbakan Yardımcısı Arınç, bunun hukuki bir düzenleme olduğunun ve bu uygulamanın Avrupa'da bulunduğunu söyledi. Avrupa Konseyi'nin bu düzenlemenin yapılmasını istediğini de vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
''Bu, şu demektir. Zorunlu askerlik uygulamasının olduğu bir ülkede birisi çıkar da, 'benim vicdanım silah atmayı, adam öldürmeyi, sınırda beklemeyi, düşman veya dost olarak birilerini kabul etmeyi emretmiyor. Ben vicdanen askerlik yapmak istemiyorum'' dediği anda bizim kanunlarımızda 'askerlikten soğutma var', ceza yiyor. Alıyorsunuz askere götürüyorsunuz orada direniş yapıyor, bu sefer emre itaatsizlik var, cezaevinden çıkamaz hale geliyor. Cezaevinden çıkamaz hale gelince de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gidiyorlar. AİHM de vicdani ret konusunda 'bir hukuk düzenlemesi yapın' diye Türkiye'ye öneride bulunuyor. Şimdi bizim vazifemiz bir hukuki düzenleme yapmaktır. Çünkü konseyin bu talebini yerinde görüyoruz.''
''Benim vicdanım askerliği emretmiyor' diyen insana bir yaptırım getirilmesi gerektiğini de vurgulayan Arınç, bu uygulamayla zorunlu askerliğin kaldırılmadığının altını çizerek, ikisinin ayrı konular olduğunu kaydetti.
Zorunlu askerliğin devam edeceğini ama vicdani ret talebinde bulunan bir insana askerlik süresi kadar veya askerlik süresinden daha fazla kamu hizmeti yapmasını isteyeceklerini de dile getiren Arınç, ''Bunun Avrupa'da örnekleri vardır. Ya sağlıkta çalıştırırlar, ya eğitimde çalıştırırlar, ya özürlülerin hizmetinde çalıştırırlar. Vicdanı çok yufka olan insanlara böyle güzel hizmetler vermek lazım. Onlara inşallah uygun bir düzenlemeyi de yakın bir zamanda yapacağız'' diye konuştu.
Time Dergisi'nin kapağı
Arınç, bir gazetecinin, ''Başbakan Erdoğan'ın Time dergisine kapak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine, ''Time dergisi ABD'de ve bütün dünyada saygın bir dergidir. Yazıları, haberleri ve konuları hemen hemen bütün dünyada paylaşılır. Böyle saygın bir derginin kapağında yer almak ve içeriğinde de olumlu cümlelerle adından söz ettirmek bence önemli bir başarıdır'' dedi.
''Erdoğan'ın Yolu'' başlığı altında Başbakan'ın başarılı bir siyasetçi ve güçlü bir lider olarak taktim edilmesi ve pek çok sayfasında da geçmişten bu yana yaptığı hizmetlerden sitayişle bahsedilmesinin sadece Erdoğan'ı ve AK Parti'yi değil, bu partiye oy verenleri de memnun ettiğini vurguladı.
Time dergisinin geçmişten bu yana kapağına koyduğu çok az sayıda ünlü olduğunu dile getiren Arınç, ''Bunlardan birisi olmak bence büyük bir prestijdir. Sayın Erdoğan'ı da, Time dergisinde kendisinden sitayişle bahsedilen bir lider olması sebebiyle kutluyorum'' diye konuştu.
''Yanlışımız varsa bizi eleştirebilirler''
Eski RTÜK Başkanı ve tutukluluk sürelerine yönelik yaptığı açıklamaları hatırlatan bir gazetecinin, ''Bunu devlet adamlığı olarak mı görmeliyiz yoksa siyasetin dışında toplum mühendisliği olarak mı?'' sorusu üzerine Arınç, 40 yıldır siyasetin içinde yer aldığını ve siyasetin her kademesinde bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Benim bir özelliğim var. Yani hukuki bir anlamda doğru bildiklerimi zaman zaman dile getiriyorum. Bunda bir çıkarım, bir menfaatim veya lokal olarak 'şu anlamda bir şey söylersem faydalı olur' şeklinde bir düşüncem yok ama Türkiye'de böyle olması gerektiğine inandığım bazı konuları zaman zaman yüksek sesle telaffuz ediyorum. Bence bu her siyasetçinin yapması gereken ve her siyasetçide olması gereken bir meziyettir. Kim ne derse desin yanlışımız varsa bizi eleştirebilirler, doğrumuz varsa bizi destekleyebilirler. Ama orada, o zaman da, o şekilde bir konuşma yapmanın veya iş yapmanın ben şahsen çok doğru olduğunu düşünüyorum.''
Süleyman Demirel Üniversitesinin akademik yıl açılışı
Türkiye'de insanların ön yargılarından kurtulması gerektiğine ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Arınç, Isparta'da Süleyman Demirel Üniversitesi'nin açılışına davet edildiğini ve gittiğini, 'Efendim bu üniversite Süleyman Demirel'in ismini taşıyor. Sayın Demirel de buranın her sene açılışına gelirdi, ilk dersi de o verirdi. Acaba...'' şeklinde yazılar yazıldığını belirterek, şunları kaydetti:
''Ne acabası canım. Bu sefer o da davet edilmiş, ben de davet edilmişim. Ben geldim. Şimdi ne kadar basit bir şey. Yan yana otursak Sayın Demirel'dir, ben ona saygı gösteririm. Çünkü Cumhurbaşkanlığımızı yapmış, Başbakanlığımızı yapmış, 'siyaset tarzını beğenirim, beğenmem o ayrı bir şey'. Hayatımda hiç Demirel'le kesişmedim ben. Ama Cumhurbaşkanımızdır, Başbakanımızdır. Ona saygı göstermek benim borcumdur, görevimdir. Yani o gelseydi de o konuşsaydı. E ne yapalım ben geldim. Umduğunu değil bulduğunu yiyor millet. Ben geldim, açılışı ben yaptım ve ben konuşma yaptım. Bu demek değildir ki her defasında ben geleceğim. Sayın Demirel de gelebilir, sayın ne bileyim Kılıçdaroğlu da gelebilir, bir başkası da gelebilir. Üniversite herkese davette bulunuyor. Yani insanların böyle peşin yargılardan ön yargılardan kurtulmasına Türkiye'de ihtiyaç var. Demek ki Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi'nde gün gelecekmiş ki Bülent Arınç diye bir Başbakan Yardımcısı oraya gitmiş. Konuşmamda da iki üç defe kendilerine selamlarımı, saygılarımı gönderdim. Çok mutlu olduğuna da inanıyorum.''
Arınç, bir başka soru üzerine de radyo ve televizyonları güçlendirmek için çeşitli kolaylıklar getirildiğini, televizyon lisanslarının 5 yıldan 10 yıla çıkarıldığını hatırlatarak, dolayısıyla ödenen paranın yüzde 50 azaldığını, reklamlardan da alınan katkı payının yüzde 5'den yüzde 3'e düşürüldüğünü hatırlattı.