1992-1995 döneminde yargıdaki kadrolaşmanın üzerindeki perdeyi kaldırıyoruz.
O dönemi en ağır haksızlıklarla yaşayan, sürgün olan, dönemin tüm gazetelerinin ceza davalarına bakan ve 4 yıl boyunca kimsenin dil uzatmadığı İstanbul Basın Hakimi Mustafa Kutluk’un yaşadıkları Türk yargı tarihine kara leke olarak geçecek. Hakim Mustafa Kutluk, aynı şekilde verdiği birçok beraat kararının benzerini, Abdurrahman Dilipak’a da verince, mesleki hayatı karardı, Yargıtay’a seçilme yolu kesildi.
DİLİPAK’A BERAAT VERDİ, YÜKSEK YARGI ÜYESİ OLMASI ENGELLENDİ
Tüm gazetelerin merkezlerinin ve kitap yayıncılarının o yıllarda Sultanahmet-Cağaloğlu çevresinde olması sebebi ile Türkiye’deki basın davalarının yüzde 90’ının görüldüğü 1991-1995 döneminin İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Mustafa Kutluk, Dr. Rıza Nur’un, “Hayat ve Hatıratım” adlı eserini sadeleştirerek yayınlayan Abdurrahman Dilipak’ı beraat ettirdiği gerekçesiyle önce Bursa’ya sürüldü.
Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay tarafından Mustafa Kutluk hakkında inceleme başlatıldı. Mustafa Kutluk, Adalet Bakanlığı Müffetişi Mustafa Çakmak’ın sahte raporlarıyla kınama cezası aldı ve yükselmesine engel bulunmadığı halde bir kınamaya dayanarak 1. sınıf olma hakkı elinden alınmıştı.
Daha önce görev yaptığı yerlerdeki seri kararları ile öne çıkan ve en kritik mahkemelerden birisi olan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimliğine getirilen Mustafa Kutluk, 28 Şubat sürecinde baskılara dayanamadı ve 1999 yılında istifa ederek 25 yıllık meslek hayatını, 50 yaşında sonlandırdı.
Mustafa Kutluk’un; birçok basın mensubuna verdiği özgürlükçü kararlar çerçevesinde “beraat kararı verilmesi dışında bir karar verilme ihtimali olmadığı” gerekçesi ile Ceza Muhakemesi kanunu gereği Abdurrahman Dilipak’ın o zamanki yürürlükte olan CMUK 223/Son maddesi gereğince (Toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilecekse, sanığın dinlenmesine gerek yoktur) ifadesini almadan beraat ettirmesi, mevcut zihniyetin ayrı bir baskısıydı.
Dilipak hakkında 3 Eylül 1992 tarihinde verdiği beraat kararı, 4 yıl sonra arşivlerden çıkartılıp, Kutluk’un mesleki hayatının dönüm noktası oldu. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, Adalet Bakanı Müsteşarı Hakim Yusuf Kenan Doğan ve Genel Müdür Hakim İhsan Akçin tarafından 11 Temmuz 1995 tarihinde hazırlanan yazıda; Hakim Mustafa Kutluk’un, sanık Abdurrahman Dilipak’ın yargılandığı davada, dinlenmesine gerek olmadığı görüşüyle beraat kararı verdiği belirtildi ve Mustafa Kutluk hakkında disiplin yönünden gereğinin takdir ve ifası için soruşturmaya ait evrağın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) gönderilmesine karar verildi.
HSYK; 29 Şubat 1996 tarihinde toplandı Mustafa Kutluk hakkında 2802 Sayılı Kanunu’nun 65/1 maddesi uyarınca kınama cezasıyla cezalandırılmasını oy çokluğuyla kabul etti.
AYNI HAKİM CUMHURİYET GAZETESİ’NİN SANIKLARI İÇİN DE AYNI GEREKÇE İLE DİNLENMESİNE GEREK GÖRMEDEN BERAAT VERMİŞTİ
Abdurrahman Dilipak’ı duruşmada dinlemediği ve beraat verdiği gerekçesiyle Hakim Mustafa Kutluk hakkında işlem yapan dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, Cumhuriyet gazetesine verilen beraat kararlarını ise görmezden geldi. Mehmet Moğultay, Hakim Mustafa Kutluk’un Cumhuriyet gazetesinden Hikmet Çetinkaya, Celal Başlangıç, İbrahim Yıldız ve Orhan Dinç Tavanç’ı da suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle yasa gereği dinlemeden, CMUK 223-Son maddesi gereğince beraat ettirdiği hiç dikkate alınmadı.
Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, Adalet Bakanı Müsteşarı Hakim Yusuf Kenan Doğan ve Genel Müdür Hakim İhsan Akçin tarafından 11 Temmuz 1995 tarihinde hazırlanan yazıda; Mustafa Kutluk hakkında disiplin yönünden gereğinin takdir ve ifası için soruşturmaya ait evrak HSYK’ya gönderildi.
Hakim Mustafa Kutluk, verdiği birçok beraat kararının benzerini, Abdurrahman Dilipak’a da verince, mesleki hayatı karardı, Bursa’ya sürüldü. 1. sınıf olma ve Yargıtay üyeliğine seçilme hakkı elinden alındı.
yeniakit