Yangında İlk Kurtarılacak Şapka

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa'da düzenlenen '2023 Yılında Nasıl Bir Türkiye'' konulu toplantıya katıldı.

Bülent Arınç, sonunda işin 27 Nisan akşamı bir bildiriye kadar vardığını dile getirerek, şunları kaydetti:

''(Sözde değil özde laik olanlar seçilmeli, biz böylesine karşıyız, biz bunu istemiyoruz. Cumhuriyete, rejime sahip çıkmasını biliriz) Ooo bildik laflar depreşti yine darbecilik sevdası. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 27 Nisan akşamı bize aba altından sopa gösteriyorlar, 'siz bunu seçemezsiniz.' Sanıyorlar biz korkup kaçacağız. Geçmişte bunun örnekleri var. Şapkasını zor kurtardı birileri. Kaçarken ilk kurtarılacak şapka, onu aldı kaçtı. Eskiden devlet dairelerinde dolapların üzerine kağıt yapıştırırlar kasaların üzerine, 'yangında ilk kurtarılacak' diye. Babanın da en kıymetli şeyi şapkası, aldı gitti. Sordular 'neden gittin?', 'Ne yapacaktım yani, elbette şapkamı alıp gidecektim' dedi. Bizi de öyle sandılar. 28 Nisan sabahı derslerini aldılar. Sen benim emrimde memursun, anayasa babayasaya karışma. Cumhurbaşkanını parlamento seçecek, bu görevini yapacak sen de oturduğun yerde oturacaksın. İş bitti cumhurbaşkanını seçtik. 2007'nin Ağustosu geldi. Ne garip şeyler. Türkiye nelerle meşgul? AK Parti'nin, Hükümetin yaptıklarını çocuklara ders olarak okutacaklar. Türkiye'nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi konusunda neler yapıldı, diye doktora tezleri hazırlayacaklar, mastırlar, yüksek lisans çalışmaları yapacaklar.''

Seçimin ardından 30 Ağustos törenleri sırasında Cumhurbaşkanı Gül'ün Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne gittiğini anlatan Arınç, şöyle devam etti:

''Cumhurbaşkanı bulunduğu yerde selamlanır. 'Sayın Cumhurbaşkanım' diye selamlanır. Kürsüye geçti, sayın cumhurbaşkanı dedi. Zambiya'nın cumhurbaşkanından bahseder gibi, üçüncü kişi. Yurt dışına gitti arkasında hanımefendi var. Uçaktan iniyorlar. Sırayla herkesin elini sıkacaklar. Bu tarafta değerli bir komutan var. Eski oyuncakları aklına geldi köşe kapmaca oynamaya başladı. Oradan buraya zıpladı, atladı, hopladı. Hanımefendinin elini sıkmaktan kaçıyor. Aradan 3 yıl geçti her şey normalleşti. Artık topuk selamı veren, 'sayın Cumhurbaşkanım' diye söze başlıyor. Köşe kapmaca oynamaktan da vazgeçtiler. Şimdi hepsi sırada. 'Hanımefendi saygılar sunuyorum, hoşgeldiniz' diyorlar. Bize düşen sabır. Türkiye'nin menfaati, hayrı için bize düşen sabırdır. Gelecek nesillerin daha özgür yaşaması için bize düşen sabırdır. Ben daha sabırsızım ama Allah Tayyip beyden razı olsun. O sabır örneği bir insan, Hazreti Eyüp gibi maşallah. Nelere sabrediyor bir bilseniz. Bir insan düşünün 22 saat ayakta. Millet için gözünü kırpmadan çalışıyor.''

-''FİKİR BABASI RAHMETLİ ÖZAL''-

Bülent Arınç, sadece Türkiye'de değil dünyanın dört bir yanında iş yapabilecek konumda olunması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

''Bu işin fikir babası Rahmetli Özal'dır. Ben, Rahmetli Özal'a rakip siyaset yapmış biriyim şimdi çok methettiğime bakmayın. O zamanlar çok karşı karşıya gelmiştik, şimdi anlıyorum rahmetlinin kıymetini, Türkiye'nin önünü açtı. Benim siyaset çizgimi bilirsiniz. Biz çok acımasızdık o zamanlar. Ama şimdi anlıyoruz. 1983'ten sonra başbakan oldu. Yurt dışına gitti, uçaklarına iş adamlarını aldı. 'Bakın dünyayı görün' dedi. 'Türkiye'de de güzel şeyler yapın, kapalı ekonomilerle Türkiye'nin gelişmesi mümkün değil, akıllı insanlarsınız' dedi. O zamanlar nasıl alay ettiler adamla. 'Ne işi var iş adamlarının, uçaklarla götürüyorsunuz ne menfaatiniz var?' diye sordular. Ama arkası iyi geldi. Türkiye, üretim, ihracat, iş adamı yetiştirme ve mesleki eğitime ağırlık vermek durumunda kaldı.''

Arınç, 8,5 yıllık dönemlerinde, gittikleri her yere iş adamlarını yanlarında götürdüklerini vurgulayarak, ''Uganda'ya gittim 100 iş adamıyla birlikte. Orada İş Konseyi Toplantısı yapıldı. İlk toplantıda 600 milyon dolarlık iş bağlantısı yaptık'' dedi.

2023 hedefinde 2 trilyon dolarlık GSMH'yı, fert başına düşen 25 bin dolarlık milli geliri hesapladıklarını belirten Arınç, ''Biraz sonraki seçimleri değil 2023'de Türkiye hangi noktada olacak bunun hesabını yapıyoruz. İzmir'den İstanbul'a otoban ve köprü geçişine başladık. Kaç lira gidecek, 11 katrilyon gidecek. Yüksek hızlı trenlere kavuşuyoruz'' diye konuştu.

Bugün çok satan gazetelerden birini okuduğunu anlatan Arınç, şöyle konuştu:

''Bir iş adamına soruyorlar; 'senin partin iktidara gelebilir mi?' 'Hayır gelemez.' Mevcut parti iktidarını sürdürür mü?', 'Evet, sürdürür' 'Peki sen buna mı vereceksin?', 'Hayır ona vermeyeceğim buna vereceğim.', 'Niye?', 'Bunlar nasıl olsa iktidara gelecek, ekonomide işler tıkırında gidecek ama ben yine de buna vereceğim.' Bu çarpık bir tablodur. 1996'da RefahYol hükümeti zamanında da buna benzer çarpıklıkları duymuştum. 'Kötü mü idare ediyorlar' diye sordular. 'Hayır güzel idare ediyorlar.', 'Niye karşı çıkıyorsun?', 'çünkü başarılı olmalarından korkuyorum' dediler. Söylediklerimi lütfen iyi anlayın, bu bir cinayettir.''

-''BEN EŞİMİN BAŞINDAKİ ÖRTÜSÜYLE İFTİHAR EDİYORUM''- 

Arınç, Türkiye'de TBMM Başkanının eşinin başında örtü olacaksa, buna herkesin saygı duyması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

''Biz havaalanına gittik. Neredeyse Türkiye'de ihtilal oldu. 'Nasıl olur da kamusal alana meclis başkanının eşi, başında örtüyle gelir?' Ben de şaşırdım, bu düşmanlık neyin nesi. Biz kendimizi savunduk. Neresi kamusal alan? Havaalanına gelmiş her insanın başındaki örtüyü mü çıkarttıracaksın? Kamusal alan kamuya ait alandır, herkesin istifade edebileceği alandır. Anayasa'nın başka bir yerinde bir tarif mi var? Ben eşimin başındaki örtüsüyle iftihar ediyorum ona uzanacak dilleri de lanetliyorum. Bunu bütün hanımlarımız için söylüyorum. Kimliğimizden sıyrılacak halimiz yok. Kanun neyi emrederse onu yaparız biz. Ama başörtüsünü yasaklayan, bugüne kadar üniversitelerde bir kural yoktur, toplum hayatında kural yoktur. Türkiye'de devrim kanunları diye bilinen 2 kanun var. Birisi şapka hakkında kanundur, erkekleri ilgilendirir. Her memur başına şapka giyecek diyor. Vali yardımcım başına şapka giyeceksin. Sayın Kaymakamım, nerede şapkan, nerede fötrler? Bayanların kıyafetlerinini düzenleyen hiçbir kanun Türkiye'de yok. Olması mümkün değil, burası Türkiye.''

Cumhurbaşkanı seçileceği zaman Abdullah Gül'ü aday gösterdiklerini anlatan Arınç, ''300'den fazla milletvekilimiz var. Ortalığı birbirine kattılar. 'Efendim milli görüş geleneğinden geliyor, Cumhurbaşkanı olmaz', 'nerede yazıyor bu', 'yazmıyor ama ben öyle söylüyorum', 'eşinin başı örtülü cumhurbaşkanı olamaz', 'nerede yazıyor bu', 'yazmıyor ama ben öyle söylüyorum', sen kimsin be sen kimsin?'' 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri