Villa Kemal'in bilinmeyen yolsuzluğu!

"Sen ilk mektepten itibaren o kadar havuz problemi çöz, hayatta karşına çıkan ilk havuz problemi karşısında paralize ol."

Salih Tuna'nın yazısı

Villa Kemal'in bilinmeyen yolsuzluğu!

Sen ilk mektepten itibaren o kadar havuz problemi çöz, hayatta karşına çıkan ilk havuz problemi karşısında paralize ol.

Geçen gün Balat'ta öyle tuhaf bir "tartışmaya" rastladım ki, nerdeyse aklımı yele verecektim:

"Başbakanın villası kira oğlum..."

"Olsun! Havuzu kira değil ya!.."

"Bilip bilmeden konuşma lan. Havuzlu villa demek; havuz ayrı, villa ayrı demek değil..."

"Nasıl yani?.."

"Sen şimdi 'Gandi Kemal'i kiralamaya kalkışsan, Kemal'i ayrı Gandi'yi ayrı mı kiralayacaksın hıyar?.."

"Ben mi???"

"Yok, Önder Sav!.."

"Hö?.."

Hey kurban olduğum Allah şu yurdum insanının düştüğü hallere bak!

Ah Kılıçdaroğlu ah!

Milletin başına havuz muhabbetini sardın ya, havuzda yüzesin ama ıslanmayasın diyeceğim; lakin mübarek Ramazan ayında beddua etmek yakışık almaz.

Ben sana ne diyeyim?

Sebep olduğun alakasız, boş ve seviyesiz "tartışmayı" isminin önüne unvan olarak yerleştireyim de, "Villa Kemal" diyeyim bari.

Hiç kusura bakma, müstahaksın buna!

Referandumun yahut anayasa değişiklik paketinin havuzlu villayla ne alakası var Allah aşkına?

Muhalefet partisi lideri olarak neden "hayır" dememiz gerektiğini anlatacağına şu açtığın mevzulara bak!

Neden böyle yapıyorsun?

Daha evvel de kayısı fiyatlarını anayasaya meze yapmaya kalkışmıştın?

Bunu huy haline getirdin.

İlkin, demokrasi, hak ve özgürlükler için "hayır" diyeceğini ilan etmiştin.

Baktın olmadı.

Belki de utandın.

Avrupa'nın anayasa hukuku alanında referans kaynağı mesabesindeki Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu, anayasa paketini demokrasi, hak ve özgürlükler için destekleyeceğini söyleyince...

Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Hannes Swoboda, CHP sosyal demokrat olmak istiyorsa, anayasa değişiklik paketini desteklemelidir deyince...

Demokrasinden, hukuktan, özgürlükten bahisle "hayır" demenin ele güne karşı rezil olmaktan öte anlam taşımayacağını anladın.

Ve...

İşi kayısıya, villaya vurdun.

İyi de, anayasa değişiklik paketiyle büsbütün alakasız konuları, alakalı gibi göstermeye çalışmak ayıp günah değil mi?

Çalıp çırparak mal mülk edinmek ne kadar haramsa, yalanla dolanla siyasi çıkar elde etmek de o kadar haram değil mi?

Hatta...

Bir hakikati taammüden örterek yahut çarpıtarak çıkar sağlamak "haram kazanç"ların en müstekrehlerinden değil midir?

Demem o ki; yolsuzlukların hesabını soracaksan, her şeyden evvel "siyasi yolsuzluk" yapmayacaksın!

İşçinin, emeklinin, dulun ve yetimin oyunu kapmak için palavra sıkmayacaksın.

Madem bol keseden atıp tutuyorsun, "Nasıl yapacaksın?" yollu sorulara da adamakıllı cevap vereceksin!

Öyle, "Oyunu ver görürsün..." şeklindeki kaptıkaçtı cevaplarla olmaz.

Nasıl ki terör sorununun karşısında "Et ve Balık Kurumu" önerini açık seçik ortaya koydun, diğer sorunlara çözüm önerilerini de ortaya koymalısın.

Her çözüm önerinin "Et ve Balık Kurumu" kadar yaratıcı olması da şart değil hani.

Bir de (mümkünse) nasılsan öyle olacaksın.

Gündüz Gürsel Tekin akşam Önder Sav olma-yacaksın!

Hem sistemin değişmesine taraftarmış gibi görünüp, hem de sistemin bekası için meydan meydan dolaşmayacaksın.

Hem 35'inci maddeye karşıyım deyip, hem postmodern darbelere cevaz verecek şekilde düzenlenmesini önermeyeceksin!

Hem başörtüsü sorununu biz çözeceğiz diyecek, hem de "411 el"in çözdüğü sorunu Anayasa Mahkemesi'ne taşımayacaksın!

Uzun lafın kısası; bir öyle bir böyle olmayacak, "siyasi vurgun" peşinde koşmayacaksın!

Yeni Şafak

Gündem Haberleri